DİYANET HAK'KIN SÖZCÜSÜDÜR, HAZZIN DEĞİL

29 Nisan 2020, 15:11
Müslümanlar olarak tüm kalbimizle inanıyoruz ki, İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve zarar vardır. Yine biz inanıyoruz ki, İslam neyi helal kıldıysa onda temizlik, fayda ve ferahlık vardır.

Korona virüs dolayısıyla camilerin kapalı olduğu bir dönemde Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet TV’den naklen yayınlanan Ramazan’ın ilk Cuma hutbesinde; "Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, eşcinselliği lanetliyor. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim" diyerek Allah'ın emri ve İslam'ın hükmünü insanlara hatırlattı.

Diyanet İşleri Başkanı'nın Kuran ayetlerini ve İslam dininin temel kurallarını hatırlatması üzerine ki, bunları hatırlatmak kendisinin görevidir. Görevini yaptığı için başta Ankara ve İzmir baroları olmak üzere İslam karşıtı kesimler tarafından hedef alındı ve onun şahsında İslam dininin temel kurallarına saldırıya geçildi. İslam'ın çağları aydınlatan evrensel mesajları bu kesimi inanılmaz bir şekilde rahatsız etti.

ANKARA BAROSU'NUN SKANDAL YAZILI AÇIKLAMASI

“Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir. Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır. Görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp kadın düşmanlığının manevi zeminini dini söylemlerle meşrulaştırma çabası karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın deprem, LGBTİQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda 'cadı' diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz."

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş kendinden değil Kerim Kitab'ımızın tam ortasından konuştu. Onun söylediğini sanki bir suçmuş gibi duyuranlar, Ali Erbaş’a değil Allah’a savaş açmış azılı din düşmanlarıdır.

Şeytanın askerleri, sapık ve ahlâksız ilişkileri yaygınlaştırmak için sürekli Allah’ın dinine ve ona inanan Müslümanlara saldırıyor. Dünya döndükçe hak ile batılın bu amansız mücadelesi devam edecek. Kötüler cüretkâr olsa da, Allah’ın yardımıyla bu mücadeleyi cesur olan iyiler kazanacaktır.

Sözde hukukçu olan bu çürümüş zihniyete sormak lazım. Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasal bir kurum değil mi? Prof. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı değil mi? Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi İslam dininin emir ve yasaklarını insanlara anlatmak değil mi? Öyleyse Müslüman mahallesinde salyangoz satmak ne demek!

Bugün mücadele ettiğimiz salgın hastalıkla ilgili nasıl ki enfeksiyon uzmanlarının en çok söz söyleme hakkı varsa, dini konularda da söz söyleme hakkı doğal olarak Diyanet İşleri Başkanındır. Kaldı ki diğer alanlardaki uzmanlardan farklı olarak Profesör Ali Erbaş, kendi şahsi fikirlerini değil, İslam’ın temel kurallarını yani Allah’ın emir ve yasaklarını ifade etmiştir. Diyanet, sapıklıkların değil fıtratın; hazzın değil hakkın sözcülüğünü yapmakla mükelleftir.  

CHP, Ankara barosunun skandal açıklamasının yanında, Ali Erbaş’ın karşısında saf tutarken, Bahçeli ve Erdoğan ise Ankara Barosunun karşısında, Ali Erbaş’ın yanında yer adılar. Türkiye’deki siyasi yelpazenin temel taşlarını oluşturan partilerin bu açıklamaları, durdukları yeri göstermesi açısından son derece önemlidir.

CHP SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN AÇIKLAMASI

“İnanç sahiplerinin, inançlarını dile getirme hakkı vardır. Ancak bunu dile getirirken, birilerinin yaşam tarzı üzerinden NEFRET DİLİNİ KULLANARAK, DÜŞMAN YARATARAK bunu yapmamaları gerekiyor. Bu birilerini düşmanlaştırmak ve toplumu bölmektir.”

DEVLET BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMASI

"Milliyetçi Hareket Partisi Diyanet İşleri Başkanı'nın malum ve gündeme gelen, aynı zamanda manevi bir gerçek olan sözlerine aynen iştirak etmektedir. Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı’nı hedef alarak, ‘sesi çağlar öncesinden gelen şahıs’ olarak itham etmesi, nefret dilinden bahsetmesi, İzmir Barosu’nun aynı tıynetin yörüngesine girmesi Yüce Allah’ın kelamıyla birlikte Efendimize ve dinimize vahim bir saldırıdır."

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASI

“Bu zihniyetin bir başka yansımasını da Diyanet İşleri Başkanımızın İslam'a ve Kuran'a yaptığı değerlendirmelere gösterilen tepkilerde görmek mümkündür. Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bir kurumudur. Başkanımız bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevin yerine getirmiştir. SÖYLEDİKLERİ DE SONUNA KADAR DOĞRUDUR. Kendini bu sıfatlarla tanımayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir. Burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım. ÜLKEMİZDE EĞER İSLAM ADINA KONUŞMASI GEREKEN BİRİ VARSA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIDIR. Diyanet İşleri Başkanımız da herhangi bir konu dini noktada olduğunda çıkar hutbelerinde, nasihatlerinde gerekse kendilerini ziyarete gelenlere anlatma yetkilidir. Kalkıp bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini haddini bilecek. Ankara Barosunun açıklaması başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanı'mızın görüşlerine karşı kullanılan üslup, konu ve şahıs boyutunu aşıp doğrudan İslam'a yönelen kasıtlı bir saldırı halini almıştır. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devletimize yapılan bir saldırıdır. Diyanet İşleri Başkanımıza ve açıklamalarına yapılan her kavram karşımızdaki zihniyetin ilkelliğin ve içindeki bataklığın yansımasıdır.”

Müslümanlar olarak bu sapıklıkları meşrulaştırmaya çalışanlara diyeceğimiz şudur: Sizin dininizde sapıklık serbest olabilir. Benim dinim İslam haram diyor. Sizin dininiz size, benimki banadır. Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş görevi gereği Cuma hutbesinde Allah'ın emir ve yasaklarını yani İslam'ın temel hükümlerini insanlara hatırlatmıştır. Müslümanlar olarak tüm kalbimizle inanıyoruz ki, İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve zarar vardır. Yine biz inanıyoruz ki, İslam neyi helal kıldıysa onda temizlik, fayda ve ferahlık vardır.

Her ağzını açtıklarında nefret ve ötekileştirme söyleminden şikâyet edenlerin, nefretin asıl kaynağı olması bu ülkenin en büyük sorunudur. Bu karanlık zihniyet karşısında Ali Erbaş yalnız değildir.

Selam, sevgi ve dua ile...

Diğer Haberler
DÖVİZ KURLARINDA YAŞANAN HAREKETLİLİK
YEDİKLERİMİZ DEĞİL VERDİKLERİMİZ BİZİMDİR
İÇİMİZDEKİ ÇOCUK
NE OLDUYSA O KARARDAN SONRA OLDU
TANK PALETİ FABRİKASI GERÇEĞİ
AYASOFYA
MİLLET EĞİLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
ELVEDA ŞEHRİ RAMAZAN ELVEDA