Düğün sezonu açılmışken;

Geçenlerde bir yerde yürürken bir düğün konvoyu geçiyordu. En önde gelin arabası kornaya basıyor. Buraya kadan her şey normal. Arkadan gelen araçlarda ise Sarı - Kırmızı - Yeşil fularlar, bayraklar. Onlar da düğün konvoyunda. Hepinizin tahmin edeceği gibi, düğün sahiplerinin kim olduğu belli. Her ne kadar bu 3 rengin bize ait olduğu söylense de, bunu kullananları hepimiz yakından tanıyoruz. Büyük ihtimal düğünlerinde de kendi gerilla (!) marşlarıyla halay çekecekler, kendi davalarını (!) düğünlerinde de cenazelerinde de yaşatıyorlar. Sadece onlar değil, bütün Avrupa nikahlarını kilisede papaza kıydırıp öyle dünya evine giriyorlar.

Bize düşen ise nedir? İslami düğün nasıl olur? Müslüman Türk nasıl düğün yapar?

Öncelikle söylemek gerekir ki düğünde, cenazede, camide, konferans salonlarında, evlerde kadın erkek karışık ortamlar caiz değildir. Bir Müslüman Türk genci evlenirken düğününü yaptığı ortam asla kadın erkek birarada olmamalıdır. Erkekler ayrı salonda kadınlar ayrı salonda olmalıdır.

Düğünlerimiz Mehter marşlı, Türk bayraklı, Kur'an-ı Kerim tilavetli olsun. Çalgı çengi çalınıp anlamsızca zıplayan hoplayanları oldum olası anlamamışımdır. Düğünler, sevincin doruk noktada olduğu yerlerdir. Mutlaka hepimiz eğlenmeli, sevinmeliyiz. Ancak bunu İslam ölçülerine göre yapabiliriz. Örf adetlere göre İslam'ın hoş gördüğü, kötü görmediği her şey yapılabilir. Önemli olan helal haram ölçülerine uymasıdır.

Düğün öncesi, gelin hanımın vekil tayin ettiği biriyle damat bey ve beraberindeki 2 şahit bir bilenin huzurunda nikah akdini gerçekleştirir.

Belediye nikahı için bizzat başvuru gerektiğinden dolayı dini nikahın önce yapılması daha uygun olur. Ancak burada da önemli olan bizzat gelinin olmaması, vekil tayin etmesi fitne bakımından daha uygun olur. Belediye nikahı da elalemin gözü önünde değil önemli olanın resmiyet olduğu için imzalar atılır ve evlilik cüzdanı alınır.

Gelin arabası bayraklarla süslensin, ancak mahalle aralarında amaçsızca kornalara basılmasın. Gelin evi önünde davul çalınması da ayrıca müstehabdır.

Gelin ve damat, gelin arabasının içinde mahremleriyle beraber salona giderler. Ancak gelin hanım:"Ömrümde bir defa nasılsa" diyerek saçını başını açmamalı hatta gelinliğinin üzerinden çarşafını çıkarmamalıdır.

Gelin hanım, kadınlar tarafına, damat bey ise erkekler tarafına geçerler. Bu zaman fitne zamanı olduğu için; gelin hanım yine kendine dikkat etmeli; uygunsuz haldeyken fotoğraf ve video çekimlerine dikkat etmelidir. Çünkü çekilen fotoğraf ve videoları sadece kadınlar görmeyecektir. Dışarıda çarşaf-ı şerifiyle edep ve iffet timsali olan kadın, cennet vesilesi olan evliliğinin gününde helal haram ölçülerine elbette ki dikkat etmelidir.

Düğün önce Kur'an-ı Kerim tilaveti ve kısa bir sohbetle başlarken, yine örfe göre eğlence şekilleriyle devam edebilir. Ancak def çalınması sünnettir.

Görgüsüzlük yapmadan, kimin ne hediye verdiği mikrofonla bağırılmadan takı töreni gerçekleşir. Bu arada yine davetlilere imkan ölçüsünde yemek ikramı yapmak sünnettir. Düğüne sadece durumu iyi olanlar değil aynı zamanda fakir ve garibanlar da mutlaka çağırılmalıdır.

Ana hatlarıyla İslâm'a uygun bir düğün bu şekildedir. Allah Teâlâ, bizi her anında kendine uyan kullarından eylesin. Bizi yolundan ayırmasın. Neslimizi kendi rızasına uyan nesillerden eylesin. Amin.