Su gibi aziz ol derdi mübarek(babaannem)
Su gibi berrak, temiz.
Ulaştığın yeri ya serinlet, ya temizle.
Ya da en güzeli hayat ol nebatat alemine.
Zira başka bir şey olmak, değmiyor alaka-i kalbe.
Issız çöllere düşsen, kanınla bitki yetiştireceksin dedikleri de buymuş meğer.
Her kes su kadar aziz olabilseydi eğer, bitiverecekti hüzünler.
Su olup yürekleri serinletmek madde yönüyle değil, mana yönüyleymiş meğer.
Manayı anlamayan ne bilsin suyun manasını, suyun mahiyyetini.
Her yudumda doyumsuzluk her yudumda minnet her yudumda mutluluk olur manayı bilene.
Manayı merak ettik değilmi azizim; o halde manayı bilelimki mana "
Manalar alemi, hakikatlerin akıl ile anlaşılması ve tasvirinden ibarettir. Her bir eşyanın var olan hikmet ve faydaları ve sair objeler ile olan münasebetleri, bir cihetle aklın okuma ve beslenme alanıdır. Yani manalar alemi dediğimiz şey aslında aklın, eşyanın mahiyetini ve aralarındaki münasebeti okuyup idrak etmesinden ibarettir. Eşya, mana ve akıl üçlüsünün cevelan ettiği aleme "manalar alemi" diyebiliriz.
Mesela, elma denildiği zaman tadı, kokusu, yumuşaklığı, ağaç ve güneş ile olan bağlantıları, insanın bedenine olan faydaları, bunların hepsi manalar aleminin malzemeleri olup, akıl bu malzemeler ile elmaya bir tasvir ve değer biçiyor. Elmanın nasıl somut bir cismi varsa, bütün bu özellikleri itibari ile soyut bir manalar zinciri de vardır. Nasıl kokuyu burun, lezzeti dil ile hissediyor isek, bu manalar zincirini de akıl aleti ile hissedip anlıyoruz.
Bu noktadan alem-i mana çok geniş ve kapsamlı olup, Allah’ın varlığını ve birliğini ve kainat üstünde tecelli eden isim ve sıfatları da içine alıyor.
O yaşımda anlayamadim mübareğin neyi kastettiğini, şimdi anliyorumki mana aslında her şeyin en başıymış.
Selam ve dua ile dostlar