Pek çoklarının Risaleleri anlamakta zorluk çekmesinin en büyük sebeplerinden birisi o Kur'ani hakikatler deryası olan Risalelerden öğrenmiş olduğu bilgileri yeşertmemek yani o hakikatleri hayatına ve İslami yaşantısına adapte etmemektir .
Risaleleri sadece düz olarak okumamak lazımdır . Kur'an okyanusundan Risale-i Nur deryasına oradan da kendi anlayış ve kavrayış nehrimize akan nurani ab-ı hayat sularında gezinen balıklardan bazımız küçük balıkları avlarız , bazımız büyük balıkları avlarız , bazımız birkaç balık ile yetinirken , bazımızın oltası ve ağı geniş olduğundan sürü halinde balıklar yakalayabiliriz . Risale-i Nur okurken herkes her meselesini anlamaz ancak istifadesiz de kalmaz . Fakat herkes her meselesini anlamıyor diye de bizlerin hedeflerimizden ve gayretlerimizden vazgeçeceğimiz anlamına gelmez . Biz oltalarımızı o deryaya atmalıyız (defalarca okumalıyız) ve sabırla anlayış ve kavrayış balıklarını ısrarla beklemeliyiz .
Üstad Hz. Ondördüncü Lem'anın İkinci Makamı'nda Besmelenin binler esrarından altısını açıkladığı İhtar kısmında şöyle diyor :
" Besmelenin rahmet noktasında parlak bir nuru, sönük aklıma uzaktan göründü. Onu, kendi nefsim için nota suretinde kaydetmek istedim. Ve yirmi-otuz kadar sırlar ile, o nurun etrafında bir daire çevirmek ile avlamak ve zabtetmek arzu ettim. Fakat maatteessüf şimdilik o arzuma tam muvaffak olamadım. Yirmi-otuzdan, beş-altıya indi. ( Sözler )
Görüldüğü üzere burada bizlere bir hedef verilmiş , nur avcılığı yani hakikat avcılığı da diyebileceğimiz gerek Kur'an-ı Kerim'den , gerek hadislerden gerekse tefsirlerden ve özellikle Risale-i Nurları okurken kendimizi bu avcılıkta yavaş yavaş geliştirerek daha çok hakikat ve nur avlayabilmek bizlere verilen ve hedef gösterilen bir görevdir . Bu görev bizleri daha dikkatli okumağa sevk edip daha iyi anlamaya ve kavramaya sevk edecektir .
Peki nasıl olacak bu avcılık ?
Üstadımız Mesnevi-i Nuriye Risalesi'nin Zühre Kısmının Onuncu Nota'sında marifetullahın delillerini anlatırken yine bu avcılığa ve ne şekilde yapılması gerektiğine işaret etmiştir .
... Çünki ben müşahede ettim ki: Marifetullahın şahidleri, bürhanları üç çeşittir.
Bir kısmı: Su gibidir; görünür, hissedilir, lâkin parmaklarla tutulmaz.
Bu kısımda hayalâttan tecerrüd etmek, külliyetle ona dalmak gerektir. Tenkid parmaklarıyla tecessüs edilmez; edilse akar, kaçar. O âb-ı hayat, parmağı mekân ittihaz etmez.
İkinci kısım: Hava gibidir; hissedilir, fakat ne görünür, ne de tutulur. Ona karşı sen yüzün, ağzın, ruhunla o rahmet nesimine karşı teveccüh et, kendini mukabil tut, tenkid elini uzatma, tutamazsın. Ruhunla teneffüs et. Tereddüd eliyle baksan, tenkid ile el atsan, o yürür gider; senin elini mesken ittihaz etmez, ona razı olmaz.
Üçüncü kısım ise: Nur gibidir; görünür, fakat ne hissedilir, ne de tutulur. Öyle ise kalbinin gözüyle, ruhunun nazarıyla kendini ona mukabil tut ve gözünü ona tevcih et, bekle; belki kendi kendine gelir. Çünki nur; el ile tutulmaz, parmaklar ile avlanmaz, belki o nur ancak basiret nuruyla avlanır. Eğer harîs ve maddî elini uzatsan ve maddî mizanlarla tartsan, sönmese de gizlenir. Çünki öyle nur, maddîde hapse razı olmadığı gibi, kayda da giremez, kesifi kendine mâlik ve seyyid kabul etmez."
Görüldüğü üzere Bediüzzaman Hz. Burada bize bu avcılığın var olduğunu ve ne şekilde yapılması gerektiğinin şifrelerini vermiştir . Bizlerde bu avcılıkta gelişmek ve daha çok anlayış ve kavrayış balıkları yakalamak istiyor isek Üstad Hz. nin izinden gitmeli , bastığı yerlere basmalı , yetişemesek bile , boyumuz yetmese bile o yolda olduğumuzu göstermeliyiz hiç olmazsa safımızı belli etmeliyiz .
Rabbimizin " Vermek istemeseydi istemek vermezdi " kaidesi ile anlaşılmasını istemeydi Risaleleri yazdırmazdı . O yüzden Risaleleri anlamayı istemek hem de çok içten bir şekilde dualarla istemek lazımdır .
" Yaşarsan anlarsın , anlarsan yaşarsın . Yaşamayan neyi anlasın ? Anlamayan neyi yaşasın ? " Öyle ise hep beraber yaşamaya gayret etmeli ki bu hakikatler ebede kadar yaşasın ve inşallah cennette hep beraber nutka gelelim ve haykıralım ve diyelim ki " Rabbim bizlerden razı oldu binler , milyonlar yaşasın ! "
Türker ELMAS