İnsan, doğal olmayan dünyada, çok etkileşimlerle birlikte kendisinden uzaklaşır hale geliyor. Yalnızca endüstriyel düşünceler ve bu amaçlar dahilinde, bununla birlikte gelebileceğini düşündüğü bir hayal üzerine odaklanan başka alan tanımayan bu evrim süreci insanı ?HOMOFABER'(teknik insan,robot insan) haline gelmiş, özünü ve erdemini yok etmiş, zihinsel ve ruhsal sapmalara sebebiyet vermiştir. ?Bir türlü doğal haliyle kal(a)mayan, sürekli evrelerden geçen bu nisyan kökenli insanın maarif derdi nedir?' diye bir soru aklımıza gelmektedir. Bunun için öncelikle tarihsel, toplumsal ve kültürel varlık olan insanın, bu zindanlardan kurtuluşunu ele almalı ve aslına ulaşmasındaki aydınlığa ulaşacak şimşeklerin çakışına şahit olmalıyız. Öncelikle eğitimci aydınlatıcı eğitimiyle birlikte, insanların zindanlarını aşmasını sağlayan ve sadece nefsi eğilimlerine tutukluluğundan kurtarıp hayvansı yönünü defederek insan-ı kamil olmasına yardımcı olan, sünnet-i seniyye dahilinde insanı insan yapan devrin Mus'ab Bin Umeyr (R.Anh) 'dir. Bu yüzden eğiticinin-öğreticinin mes'uliyeti muazzam derecede fazladır. Eğitim, öncelikle çocukluk döneminde yeme içme adabıyla başlagıç oluşturan bir eğilimdir. Bu görünüş itibariyle basit olabilir fakat jenerasyonumuzun en büyük problemi yeme içme ve nefsin arzularına tutuklu kalmanın ortaya çıkardığı problemler sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Bunun dizginlenmesi ölçülülükle alakalı olmakla birlikte, edeb ve ahlak çerçevesi içerisinde gerçekleştirilebilir. ?'İtidal yada ölçülülük çocuğa küçük yaşlarda öğretilmezse, çocuk ileride elde edeceği şeylere karşı tatminsiz olacak ve mutluluğu sürekli olarak başka şeylerde arayacaktır. Çocuklarımıza mutlu ve mutedil bir yaşam sağlayabilmemiz için öncelikle onlara şehvet duygusunun eğitilerek iffet merkezli bir yaşam biçimine odaklanmaları için gerekli öneriler yapılmalıdır. '' (Muhafazakar Dergisi; A.Akyol, İslam ve Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi) Öğrenmede öğretmenin sorumluluğu, öğrenmeyi büyük derecede desteklemektedir. Öğrencileri güdülemek, onlardaki varolan cevheri (töz) ortaya çıkarmak, farklı öğrenme kabiliyetine sahip olan öğrencileri farklı şekillerde hazırlamak, içeriğin ne olacağı konusunda fikir sahibi olmak, disiplini sağlamak, öğrencileri rehabilite etmek konusunda sürekli karar verme gereksinimi duymalıdır. Bu konularda öğretmeyi, eğitmeyi içselleştirmiş olmasıyla birlikte ?'önsezi''lerle donanmış olması gerekmektedir. ?'Kimi basit, kimi karmaşık, bazısı bilgi kazanımıyla, bazısı becerilerde ustalaşmasıyla ilişkili çok çeşitli öğrenme türlerinin bulunduğu görülmektedir. Ayrıca öğretmensiz öğrenilebilen bazı şeylerin yanında, bir çok durumda öğretmenin yardımının hayati önemde olduğunu hatırlatmaktadır.''(Öğrenme: Perspektifler, D. C. Philips,Jonas F. Soltis, Çev: Soner Durmuş) Öğretmenler öğrencilerin potansiyelleri ve fıtratları konusunda zihinsel olarak çeşitli oldukları fikrindedirler. Bazıları öğrencilerin eşit olarak aynı yeteneklere sahip olduklarını düşünürken, bazıları ise genetik ve fıtri bakımdan farklı olduklarını ileri sürmektedirler. ?'Bazıları öğrencilerin zihinlerini biçimlendirmede okulun büyük bir güce sahip olduğunu düşünürken, bazıları , okulun bu konuda çok daha az etkili olduğu görüşündedir.'' (Öğrenme: Perspektifler, D. C. Philips,Jonas F. Soltis, Çev: Soner Durmuş) Çağın eğilimlerini, ihtiyaçlarını, problemlerini ve ilerleyişini iyi şekilde benimsemiş, algılayabilmiş ve bağlamda, bu doğrultuda gelişen fikirleri iyice özümsemiş öğretmen, zamanını iyi okuyabilen ve bu konuda elde ettiği özü etkileyici şekilde ifade edebilir. Nurettin Topçu' ya göre göre içinden geçmekte olduğumuz yüzyılın temel meselesi, insanın değersizleşmesidir... Bu nedenle ilk iş olarak Topçu (1999:28) ?'insana kıymet vermeyi ve onu ihya etmeyi hedef olarak belirler. Yeni bir inkılâp olarak anlayışını savunur.''(Türkiye'de Muhafazakârlığa Nurettin Topçu'nun Eleştirel Katkısı, Mahmut H. AKIN - Ertuğrul MEŞE (Muhafazakâr Dergisi) Nurettin Topçu' ya göre milleti değer yaralarından (taklitçilikten, batılılaşmadan) onun kalbine uzanan el kurtarabilir. Bunu tedavi etmek ancak şefkatli bir kalp ile mümkündür. Öğretmen insani hassasiyetini kalbine işlemiş olan, her türlü şerrin mes'uliyetini vicdanında hisseden ve şefkatle(inkılâp anlayışı) yaklaşan kişidir. Bu inkılâp ?'kin ile fitnenin, cehaletle tecavüzün eseri değil, aşk ile yaratıcılığın, ilim ile sevginin eseri olacak'' bir kemal yolculuğudur. Hedef iyiyi ve doğruyu ahlak,edeb çerçevesi içerisinde vermek olmalıdır. ?'Bu topluma gayeye doğru şuurlu ve adım adım ilerledikçe yolunu daraltan ve o nispette derinleştiren insan mektebi lazımdır. Bu mektep, bu toplumu kendi ruhuna kavuştursun, her hareketin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin, her ferdine kendini milletin tarihi içinde aratsın ve vicdanlara her an Allah'ın huzurunda yaşamayı öğretsin.'' "Âlemi kurtarmak, kendini kurtarmaktır. Hakiki kurtuluş kurtarıştır. Kurtaran insan, dar ferdiyetinin ve onun bekçisi olan cemiyetin üstünde, ötesindedir, ferdiyete ve cemiyete cihad açmıştır. Biz bu insana şahsiyet sahibi olan diyoruz. Aramızda doğmasını istediğimiz işte bu insandır." Bütün neslin varoluşuna vesile olacak fikir işçileri olan öğretmenler, talebelerinin ruhlarına imanı ve imanın hakikatleri olan aşk iktidarını nakış nakış işlemelidir. Bizim ihtiyacımız olan şey incelik, hoşgörü ve aşktır. İnsanın varoluşunda, fıtratında varolan aşkın ortaya çıkarılması gerekmektedir. Yiyip içen,tüketim tutkusuyla kendini kaybetmiş bir mahlukat şerefli insan kategorisinden çıkmaktadır. Ezeli bir vecd içinde sarhoş ve çılgınca dönen yıldızdan farkımız olması için durup düşünmek gerekmektedir. Kendisini kendisi dışında arayan insan varoluşunu bulmaya çalışırken kendinden uzaklaştıkça, kendisine mesafeler koydukça nefsi muhasebesinden de uzaklaşacaktır. İnsan varoluşunun sebebini idrak etmelidir. Bir insan varoluşunun hedefine yöneldiği zaman iyi insan ve mutlu insan olur. İbn-i Miskeveyh'e göre; iyilikler insanın yaradılış amacına uygun şeylerde irade ve çabasıyla ortaya çıkan durumlardır. Kötüler ise, insanın kendi iradesi, çabası, tembellik veya ilgisizliğiyle bu iyiliklere ulaşmasını engelleyen şeylerdir. (İbn-i Miskeveyh,1983:19, Muhafazakar Dergisi; A.Akyol, İslam ve Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi) Davranış, düşüncenin düzgün olması çerçevesiyle birlikte ayırt etme sezisi oluşan bir eylem sonucudur ve bununla birlikte nefsin terbiyesi ortaya çıkmaktadır. Nefsin terbiyesi İbn-i Miskeveyh' e göre; düşünme hikmete, öfke cesarete, şehvet de iffet erdemine dönüştürüldüğü taktirde ahlak kendisini göstermektedir,edeb ortaya çıkmaktadır. Öğretmen, müderris, muallim, hoca; nefsin komutundan, şehvetin kuru gürültüsünden düşünme ve ayırt etme yeteneğini varoluş çerçevesi içerisinde çocuğa vermeli, buna bağlı olarak utanma duygusunun çıkmasına yardımcı olmalıdır. Utanma duygusu da akıl sayesinde güzeli benimsemeli, varolan kötülükleri iyiliğe çevirmelidir. İbn-i Miskeveyh'e göre, ?'çocuk eğitimiyle ilgili olarak yapılacak en önemli şeylerden bir diğeri de çocuğun aykırı kimselere karışmasından korunmasıdır. Çünkü çocuk, bu tip insanlarla oturup kalktığı zaman kendi doğası da bozulacaktır.''(İbn-i Miskeveyh, , Muhafazakar Dergisi; A.Akyol, İslam ve Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi ) İbn-i Miskeveyh'in bu düşüncesini Hadis-i Şerifle birlikte destekleyebiliriz. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Müşriklerle oturmayın, onlarla bir araya gelmeyin! Kim onlarla oturur ve onlarla seve seve birlikte olursa, onlardandır." (Semûre radıyallahu anh. Tirmizî.) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!" (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.) Bir diğer düşünce de İbn-i Miskeveyh'e göre ?'değer eğitiminin öncelikle aile içinde başladığını vurgulayarak, sağlıklı bir değer kazanımı için aile içi tutum ve davranışlarımızda nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda önerilerde bulunmuş, öncelikle varlığın hakikatini anlayan daha sonra da birbirini anlayan insanların nasıl varlık bulabileceğine dair çözüm önerileri sunmuştur.Kişi ailesinden aldığı terbiye ve ahlakla yaşamına devam etmektedir.'' (İbn-i Miskeveyh, , Muhafazakar Dergisi; A.Akyol, İslam ve Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi) ?'Ruh bu dünyaya beden penceresinden bakıyor. Onun aslı bedensiz olmaktır.''( Nurettin Topçu, Ruh Dünyası) Hırs ve iştahlarından gönlüne, kalbine, ruhuna dönmüş insan eğitmeliyiz. Ruhuyla dünyayı algılayıp ahirini düzenleyebilecek incelikte insanlar yetiştirmeliyiz. "Kafası karışmış bir dünyada yaşıyoruz; kim olduğumuzu, nerede olduğumuzu, nereye gittiğimizi bile bilmiyoruz artık. [...] İşte bu yüzden kaybedilen değerleri yerine koymanın ve küçük şeylere yeniden önem vermeye geri dönmenin zamanı geldi." (Ahlak Nizamı, Topçu Nurettin, Dergah Yayınları)