BİL EY NEFSİM!...

  Rabbine karşı isyan ettirecek kadar hem de!

       Cennet’ten kovulurken Şeytan, o ilk zaferinin tadını çıkarıyordu. Hep Şeytan’ı biliriz, suçlu koltuğuna oturtuveririz ya! İşte size bir soru; Bizi hep Şeytan saptırır, günahtan günaha sürükler. Peki ya Şeytan’ı kim saptırıp Rabbine asi etti? Cevap tam da burada işte. Efendimizin de buyurduğu gibi, sırtını yere getirdiğimizde bizi en güçlü pehlivan yapan NEFSimiz.

       Bu minvalde başlayan nefs mücadelemiz, insanoğlu dünyada yaşadıkça şekil değiştirdi, kılık değiştirdi, taktik değiştirdi. Ama hiç bitmeyen, Sur’a üflenene kadar da sürecek olan bir mücadele!

      Esasında günümüze bakmak isterim. İnternet denilen illete ve ona köle olan millete. Nefsin yeni saldırı cephelerinden en güçlüsü! Gençlerin, yaşlıların, kadının, erkeğin elinde bir telefon. Kafasını kuma gömen devekuşu misali, zombiler gibi sokaklarda etrafını görmeden, parmaklar seri bir ritim kazanmış. Yazıyor da yazıyor. Güya iletişim aracı ama ne gariptir ki iletişimsizliğin ana sebebi! İnstagram, Whatsapp… sosyal medya adı altında ne varsa. Bir hastalığa dönüşmüş. Baş rollerde yine nefs. Beni takip et, beni öv, resmime yorum yap, bilmem nerede bilmem ne keyfi. Bana bak, beni yaz, benden bahset ben, ben, ben…. Ve yine ben. Yani enemi tatmin et. Nefsimi…!

       Kendini nefsinin elinde bu derece oyuncak eden, onun kölesi olmuş zavallı insan Rahman’ını nasıl bulsun? Nasıl fark etsin içine düştüğü pislik kuyusunu? Üstünde yürüdüğü toprak onun gibi kaçını yuttu? Sonunda sana da aynısını yapacak. Zerre kadar şüphe etme.

     Allah Rasûlü’nün de buyurduğu gibi; “Rabbim beni göz açıp kapayana kadar bile olsun nefsimle baş başa bırakma”

        AMİN!

    Allah’a emanet olunuz.

       Kul