20 Eylül 2016, 23:04 -
YAHUDİLERE VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR..!
TEHLİKE KAPIDA 2.BÖLÜM
Kuran bize, bizim Peygamberimiz s.a.v den önce gelmiş Peygamber ve kavimlerinin kıssalarını, ders almamız ve ibret almamız için özetle anlatır. İsrailoğullarının Arzı mev-ud inancıda, Tevhide bağlı kalırsak başarılı olacağımıza, Allah’ın İnayetinin bizimle olacağına, Allah tarafından dünyevi nimetlerlede mükafatlandırılacağımıza, Tevhidden uzaklaşıp, tefrikaya düştüğümüzde, Allah tarafından farklı musibetlerle cezalandırılabileceğimize örnek olması bakımından önemli bir kıssadır. Tabi Allah cc Kuran da Allah indinde tek din İslam âyetiyle tahrif edilmiş kitapların hükümlerini yeni hükümlerle değiştirmiş, eskileri hükümsüz kılmış ve dînini tamamlamıştır. Dolayısıyla daha önceden Tevrat’ta bildirilen ve vaadedilmiş topraklar olarak inanılan Arzı mev-ud inancıda hem Tevhidden uzaklaşmaları, hemde Kitabı tahrif etmeleri nedeniyle kitaplarının hükümsüz olması ile ortadan kalkmıştır. Fakat İsrailoğullarının bu meseleyi etnik kökene, yani millet unsuruna dayandırması ve kıyamete kadar Arzı mev-ud kendilerinin olarak inanması ve bu uğurda Protestan Hıristiyanlar içinde sayısı 2004 yılına göre 500 milyonu aşan Evanjelik diye bir grup oluşturarak onları âdeta mankurtlara dönüştürüp, İsrailoğullarının Arzı mev-ud u kıyamet öncesinde fethetmesi karşılığında Allah’ın onlara âhirette Cennet vereceği gibi akıl almaz bir safsatayla kandırmış olmaları önümüzde kıyamet öncesi erken bir kıyamet olarak duruyor.
KURAN'IN TARİFİYLE ARZI MEV-UD..
Maide suresinde şöyle buyruluyor :
‘’Ey kavmim! Allah’ın size (vatan olarak) yazdığı arz-ı mukaddese (Kudüs’e) girin ve (düşmandan korkarak) arkanıza dönmeyin; yoksa (dünya ve ahİrette) zarara uğramış kimseler olursunuz. ‘’ (21)
‘’(Onlar: ) Ey Musa şüphe yok ki orada zorbalar topluluğu vardır. Bu yüzden doğrusu biz, (onlar) oradan çıkmadıkları müddetçe oraya asla girmeyiz! Fakat oradan çıkarlarsa, gerçekten bizde (oraya)girecek kimseleriz’’dediler.(22)
‘’(Allah’dan) korkanlardan, Allah’ın kendilerine nimet verdiği (emre uymayı nasip ettiği) iki adam (Yuşa ile Kalep) şöyle dedi: Onların üzerine şehrin kapısından girin! İşte oraya bir girdiniz mi, artık şüphesiz galip kimselersinizdir; artık (gerçekten) müminler iseniz, o halde ancak Allah’a tevekkül edin.’’(23)
‘’(İsrailoğulları:) Ey Musa! Doğrusu biz,(onlar) orada bulundukları müddetçe, oraya ebedi olarak girmeyiz; onun için sen,Rabbinle git,artık (onlarla)ikiniz savaşın, doğrusu biz (onlarla harb etmektense)burada (bu Tih Sahrasında) oturacak olan kimseleriz’’dediler. (24)
‘’(Musa:)Rabbim! Şübhe yok ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahib olamıyorum; bu sebeble bizimle bu fasıklar topluluğunun arasını ayır!’’ dedi (25)
‘’(Allah:) Artık şübhesiz orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl haram kılınmıştır. O yerde (Tih Çölünde) şaşkın şaşkın dolaşacaklardır, bu yüzden o fasıklar topluluğuna üzülme!’’ buyurdu. (26)
TEVRAT'TA TAHRİF EDİLMİŞ HALİYLE ARZI MEV-UD..
Tevrat’ın tahrif edildikten sonra yaygın olarak faydalanılan beş ayrı nüshasından alıntılarla devam edelim.TEKVİN, SAYILAR, ÇIKIŞ, YE’ŞU, TESNİYE gibi kitaplarında farklı farklı tariflerin olması aslında tahrifatın boyutunu gözler önüne serer.
Hz. İbrahim a.s ın Mezopotamyanın Ur şehrinde başlayan hicretler silsilesinin Allah’ın kendisine bahşettiği vaat edilmiş topraklar, Arzı Mevud içindeki Hebron (El Halil) şehrini mesken edinmesiyle yerleşik hayata döner. Allah (İbrahim a.s) a bu toprakları sana miras olarak vermek için Ur kentinden seni çıkardık der. Hz. İbrahim El Halil’e yerleşinceye kadar Ur, Harran, Kenan, Şekem (Nablus), Beytel, Ay, Mısır’da göçebe hayatı yaşamıştır.
TEKVİN’e göre, ayak basacağınız yer sizin olacak, sınırlarınız çölden Lübnan’a, Fırat ırmağından Akdenize uzanacak denmektedir. Bahsedilen bu yerler İbrahim a.s ın Fırat kenarındaki Ur yada Harran’dan Nil kenarına, Mısır’a kadar yaptığı hicrette ayak bastığı yer olarak tarif edilmiştir.
SAYILAR kitabı Mezopotamyayı da dahil etmiştir. Her nekadar farklılıklar olsada haritada gösterilen yerler konusunda kitaplarının büyük çoğunlukla mutabık olduğunu söyleyebiliriz.Peki bu fetihler nasıl yapılmıştır, biz yine onların kitaplarındaki savaş adabınıda anlayalımki bugün fosfor bombaları, atom bombaları ve hertürlü kimyasal silahı üreten fakat ürettirmeyen zihniyetinde aslında dini bir anlayış olduğunu hep birlikte görelim.
YE-ŞU, ÇIKIŞ ve TESNİYE kitaplarına baktığımızda Kenan’a girip oradaki tüm varlıkları katletmeleri şeklinde teşvik edildiğini görüyoruz.
YE-ŞU da herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girdi. Böylece kenti ele geçirdiler. Kadın, erkek, genç, yaşlı, küçük ve büyükbaş hayvanlardan eşeklere dek, kentte ne kadar canlı varsa, hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler. Sonra kenti içindekilerle birlikte ateşe verdiler. (Altın, Gümüş, Turunç hariç) (Hitit, Amor, Kenan, periz, Hiv, Yevus) krallıkları..
Efrayimoğulları Kenandakilerden bir kısmını öldürmeyip köle edindiği yazar...
Burdaki inanış şekline baktığımızda Arzı mev-ud haritası içinde bulunanların, İsrailoğulları tarafından orada işgalci olarak görüldüğü, bu hedefe ulaşıncaya kadar her türlü katliamın onlar açısından mübah olduğu, bölgenin hangi nimetlerinden faydalanılacağı ayrıntılı olarak tahrif edilmiş Tevrat'ta yazılı olduğunu ve bizzat dînî inançları doğrultusunda hareket ettiklerini açık bir şekilde görüyoruz.
Demek oluyorki burada İslam Âleminin önünde iki seçenek var. Birincisi Ortadoğu'da Nil ve Fırat arasında kalan bölgeyi yada geniş haritada bulunan Mezopotamyanın da bir bölümünü İsrailoğullarının eline teslim etmek, ikincisi ise bu tehlikeyi topyekûn ortadan kaldırmak ve Siyonizm’in belini kırmaktır. Riyakarca birbirimize gülmemiz, ticari ve siyasi ilişki kurmamız veya problemli olan ilişkileri düzeltmemiz onların nezdinde bir kıymet ifade etmiyor, hattâ dahada etrafı saracak fırsatı verip iştihalarının kabarmasına fırsat vermiş oluyoruz.
Burada yazılı olan herhangi bir cümle veya paragrafı kopyalayıp google ekranına yapıştırıp, sorgulayıp çok rahat bir şekilde daha geniş bilgilere ulaşabilirsiniz. Yazdığımız her şey belgeli fakat oluşturulan sahte kamuoyu nedeniyle aklımıza gelmeyen, kulağımızın duymadığı, gözümüzün görmediği gerçeklerdir. Bizlere servis edilen kamuoyu ile maalesef perde arkası kamuoyu aynı değildir. Bir önceki yazımızda örnek verdiğimiz gibi 30 yıl önceden Abd başkanı tarafından işaret edilen İsa a.s ile Deccal savaşı nedeniyle Suriye güvenli bölge haline getirilmelidir deyip, 5 yıldır Suriye'de taş üzerinde taş bırakılmıyorsa bizi uyandırmak için başka hangi gizli ajandaların servis edilmesi lazımdır. ..
Bir sonraki yazımızda Medya üzerinde Yahudilerin ve Evanjelik Protestan Hıristiyanların etkinliği, dünya genelinde kamuoyu oluşturmak için uygulanan yöntemleri, hangi ülkede ne kadar Evanjelik yaşadığını, ülkeleri karıştırmak için neler yaptıklarını, paralel dahil kullandıkları camialarla neler hedeflediklerini ayrıntılı olarak yazacağız İNŞAALLAH. ..
SEYFETTİN KÜRNE
YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.
Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları, okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan Araştırmacı Yazarlar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
DİĞER Seyfettin KÜRNE HABERLERİ
- HZ. ALİ'ye (r.a.k.v) ACEM ... İslam kin tutmayı Kuran'da yasaklamışken, Peygamberimiz s.a... Eklenme: 03 Eylül 2019
- MAVİ BONCUKLU DİYANET..! Skandal Hutbeye Cevap.. Eklenme: 31 Ekim 2016
- (3) YAHUDİ VE EVANJELİK HRİSTİ... BU BİR YAZI DİZİSİDİR. -3.BÖLÜM- Eklenme: 25 Eylül 2016
- İŞTE YAHUDİ VE EVANJELİK HRİST... (BU BİR YAZI DİZİSİDİR) - (TEHLİKE KAPIDA - 1 ) Eklenme: 16 Eylül 2016
- ESKİ HÂL MUHAL, YA YENİ HÂL, Y... ..... Eklenme: 11 Eylül 2016
- AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI !! Âlemi İslamın Güzide Bahçesi Türkiye'yi Örselettirmeyin. .. Eklenme: 07 Eylül 2016
- Hem Demokrasi Dersi Hem Din De... Geçtiğimiz günlerde Ahmet Hakan Sunumuyla Cnn Türk'te Yayın... Eklenme: 01 Eylül 2016
- Sayın Cumhurbaşkanımızdan Bekl... Sn. Cumhurbaşkanım Ve Değerli Kamuoyu.. Eklenme: 29 Ağustos 2016
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…