İnsanoğlu hayatı boyunca kendini geliştirmek, yenilikler eklemek zorundadır. Bunu yapabilmek için de insanın kendisini sürekli kontrol etmesi, kendi eksikliklerinin farkına varabilmesi gerekir. Aynı zamanda da kendi özeleştirisini yapabilmesi gerekmektedir. Bir insanın kendini kontrol edebilmesi için kendine bazı sorular sorması ve bu sorularda içten ve samimi cevaplar vermesi lazımdır. Bu sorular bireylerden bireye farklılık gösterse bile genel bazı sorular vardır. Mesela her insanın kendisi ve tüm insanlık için şu soruları cevaplaması gerekir:
Kendime ve içinde yaşadığım çevreye karşı ne kadar sorumluyum? Bu soru çok önemli; çünkü hepimiz toplumsal yaşamda birbirimize karşı görevleri olan kişileriz. Biz insan olarak gördüğümüz bir yanlışa veya haksızlığa eyvallah edemeyiz. Çünkü aynı şey bir zaman sonra bizi de bulabilir.
Ne kadar yardım severim? Bu da bireyin cevaplaması gereken bir sorudur. Çünkü yardım etmek yardım eli uzatmak, düşeni kaldırmak isteyene vermek bizim insanlığımızın tabii bir sonucudur. Aynı şekilde içinde bulunduğumuz kültürün de tarihten gelen uzantısıdır yardımseverlik.
Ne kadar adilim? Yani adalet, herkese hakkını tam ve eksiksiz vermeyi, yine kendi hakkını gözetmeyi bilmektir. Birey insan olarak ne adaletten vazgeçmeli ne de haksızlık etmeli. Yani haksızlıkta yapmamalı haksızlığa uğramamalı. Ancak devlet eliyle dağıtılan haklarda kendi ölçülerimizi değil, karmaşıklığa yol açmamak için yöneticilerin benimsemiş olduğu ve ortaya koymuş olduğu hakkaniyet ölçülerine saygılı olmalıyız.
Ne kadar vatanseverim? Vatanseverlik devletine yurduna her şeyiyle sahip çıkmakla olur. Vatanseverlik slogan atmakla, birilerini beğenmemekle maalesef olmaz. Vatansever insan için yurdun her karışı kutsaldır. Vatansever insan için bu sınırlar içindeki her türlü değer önemlidir. Vatansever geçmişini bilir sahip çıkar geleceğe bakar. Umutları vardır vatanseverin yurdu için. Vatansever ülkesinin kalkınması için öncelikle kendisini geliştirmesi gerektiği bilincine ulaşan kimsedir.
Ne kadar tarzında başlayan soruları çoğaltmak mümkündür. Bunlar sadece birkaçıydı. Yazıyı bu tarz sorulara boğmak yerine birkaç tanesiyle beyin jimnastiği yapmak yeterli olacaktır sanırım. Asıl olan sadece sormak değil sorulara cevap verebilmektir. Bu sebeple her birey içinde yaşadığı topluma karşı ve kendine karşı sorumlulukların bilincine varmalı bence ve sananecilikten vazgeçmeli “BİZ” bilincine yükselmelidir. Çünkü muasır medeniyetlerin seviyesine ulaşmak ve onları geçmek için buna muhtaçız.
İkinci dünya savaşında harabeye dönmüş ve yıkılmış bir memleket olarak çıkan Japonya bugün her şeyiyle iyi bir noktaya gelmeyi başarmıştır. Bunun en büyük nedeni birleşmeleri kenetlenmeleri ve”BİZ” bilincine ulaşmış olmalarıdır. Ne kadar bölünürsek o kadar çabuk yem olur yutuluruz. Şimdi kendi kendimize soralım: “biz bu sorulara nasıl cevap veriyoruz ve biz bilincinin nesrindeyiz?”