Aslında Arapça bir kelime kurban; Arapçada yakınlaşmak, yaklaşmak anlamlarına gelmektedir. Kelimenin köküyle yapılan eylem arasında sıkı bir bağlantı bulunmaktadır.
Kısaca hatırlayacak olursak; İbrahim Peygamberin uzun zaman çocuğu olmamış ve Allahtan kendisine evlat nasip etmesi için dua etmişti. Duası kabul olursa da en sevdiği şeyi Allah yolunda kurban edeceğini vaat etmişti. Mevla yıllar sonra İbrahim Peygamberin duasını kabul etmişti. İbrahim peygamberin bir değil birkaç çocuğu olmuştu. Aradan geçen zaman içinde rabbine verdiği söz gelince aklına İbrahim Peygamberi bir telaş sarar. Çünkü duası gereğince en sevmiş olduğu şeyi rabbine kurban edecektir. En sevdiği şey ise biricik oğlu İsmail’dir. İsmail’i o kadar çok sever ki; İbrahim Peygamber aslında onu kurban etmek istemez. Ama verilen söz Allahadır ve şimdi zaman samimiyetin ölçüleceği zamandır.
İbrahim Peygamber bu zor durumu oğlu İsmail ile paylaşır. Durumu çok iyi anlayan geleceğin peygamberi İsmail tam bir teslimiyet ile babasına vermiş olduğu sözü yerine getirmesi gerektiğini bu durumda oğluyla ilgili kaygılanmamasını söyler. Başka bir yol olmadığını gören İbrahim Peygamber oğlunu rabbine kurban etmek üzere şehrin dışına gider. Göz yaşları ile oğlunu kurban etmeye hazırlanırken oğlu İsmaildeki teslimiyette onu iyice hüzünlendirir; çünkü kurban edilecek olan İsmail hiç zorlanmadan yatar ve babasına rabbine vermiş olduğu sözü yerine getirmesini ister. Baba ve oğul bu çok zor imtihanı Allah katında başarıyla geçmişlerdir ve Allah tam o esnada İbrahim Peygambere Cebrail (as) aracılığıyla bir koç yollar ve onu kurban etmesi konusunda emir buyurur.
Kurban samimiyet sınavının bir neticesidir ve Allah her sene zengin sayılan kullarının mallarının bir kısmını kullanarak sırf kendisi için kurban kesilmesini emreder. Kurbandan maksat ne eti, ne de derisidir. Kurbandan kasıt samimiyettir, vefadır, ahde sadakattir, İbrahimlerin İsmailleri Rabbi için feda etmesidir.
Kurban önce Allaha yakınlaşmaktır sonra Allahın kullarına yakınlaşmaktır; çünkü kurban bayramın habercisidir. Kurban bayramın şifresidir; YAKINLAŞMAK. Hem Allah’a hem tüm insanlara. Bu yüzden deriz ki; küskünler barışmalı, inananlar dargınlığa bu zaman diliminde son vermeli. Bu yüzden bizim peygamberimiz kurban etinin üçte birini kendimize, üçte birini komşulara, son üçte birini de fakirlere dağıtmamızı emreder. Komşuya fakir olmasa da vermemiz veya yedirmemizi neden ister Allah Resulü? Çünkü aramızdaki kırgınlıklar bitsin isterde ondan.
O zaman bileceğiz ki kurban bir koçu vs. alıp kesmek değildir. Zaten son nebi de öyle buyurmamış mı: “kestiğiniz kurbanın Allah ne etine ne derisine muhtaç değildir. Kurbanınızın ne eti nede derisi Allaha ulaşmaz; fakat kurbanınızdan Allaha sizin samimiyetimiz ulaşır.”O halde kurbandan maksat samimiyettir,kurbiyettir.Allah’a ve Allah’ın kullarına yakınlaşmadır. İnsanlarla barışma, herkesi kucaklama, dargınlıkları, küskünlükleri bir kenara bırakmanın adıdır kurban.
Bu bayramı bu duygularla geçirmemizi ümit eder tüm okuyucularımızın, Araştırmacı Yazarlar sitesinin değerli çalışanlarının ve tüm inananların bayramını en içten duygularla tebrik ederim. Bayramımız BAYRAM olsun.