Amerikanın hatta bir çok dünya ülkesinin şımartılmış ülkesi,şımartılmış çocuğu İsrail.
Bir çoğunuz gibi ben de bu ismi duyunca artık aklıma bir devlet değil sadece ve sadece dünyanın dur diyemediği ve/veya dur demediği bir çok haksızlığa ve bir çok zulme imza atan devlet aklıma geliyor. İsmini değil telaffuz etmek duymak bile istemiyorum,istemiyoruz.
Son gelişmelerden sonra bu terorist ülkeye karşı içimizdeki nefret biraz daha artmış oldu. Bu hadiseler yaşanınca her köşe yazısında her tv kanalında bu ülkeden ve bu ülkenin yaptıklarından bahsedilir oldu yine. Bütün bunları dinlerken aklıma başka bir şeyler takıldı benim. Acaba neydi bu İsrail,nerden çıktı, ne zaman çıktı, hatta ne demekti bu İsrail?
Yakup (as) peygamberin gönderildiği dönemde bir gün; güreş yaptığı biri ile yenişemeyip, güreş yaptığı kişinin topuğunu incitmesi üzerine bu olaya istinaden aldığı İsrail lakabı o günden sonra Yakup(as) ın adı ile anılır olur. Hatta o tarihten sonra İbranî tarih bile İsrailoğulları tarihine dönüşür. Yani o topluluk bundan sonra İsrailoğulları diye anılır. İşin acayip hatta komik olan kısmı ise; Meğer Yakup(as) ile güreşen kişi Yehova(Tanrı) imiş!…
Dolayısıyla Yakup, bu olay sebebiyle “tanrı ile güreşen” veya “Tanrı ile uğraşan” manasına gelen “İsrail” lakabını alır. Tanrıyla güreşmesine dair anlatılan bu muharref kıssadan itibaren Yakup’un(as) adı onur ünvanı olarak “İsrail” (Yisrael) adıyla; O’nun çocukları da “İsrailoğulları” (Bney Yisrael) unvanıyla tarihe geçmiştir.
Yakup’un (as) sözüm ona Tanrı ile güreşi muharref Tevrat nüshalarında şöyle anlatılmaktadır:” Kervanları gönderdikten sonra bulunduğu yerde ailesi ile bir gece konakladı. Sabah Yabbuk Irmağı'nın sığ bir yerinden ailesini karşıya geçirdi. Kendisi arkada kalmış iken bir adamla karşılaştı. Adamla güreşe tutuştu ve gün ağarıncaya kadar güreşmelerine rağmen yenişemediler. Adam yenemeyeceğini anlayınca Yakup'un uyluk kemiğini yerinden çıkarttı. Yakup buna rağmen güreşi bırakmadı. Adam, "Bırak beni, bak gün ağarıyor" dedi. Yakup kendisini kutsamadığı sürece bırakmayacağını söyledi. Bunun üzerine adam, "Senin adın "İsrail" olsun, çünkü Tanrıyla ve insanlarla güreşip yendin" dedi. Yakup Rabbi ile güreştiğini anladı ve canı bağışlandığı için bulunduğu yere Paniel adını verdi.”( Tekvin-Yaradılış 32:28)
Bundan sonra Tevrat nüshalarında bahsedilen ve Yakup’a İsrail lakabının verilmesi hadisesi de şu şekilde anlatılmaktadır:”… Tanrı Yakup'a tekrar görünerek onu kutsadı; "Sana Yakup diyorlar, ama bundan böyle adın Yakup değil, İsrail olacak" diyerek onun adını İsrail koydu. "Ben her şeye gücü yeten Tanrı'yım" dedi. "Verimli ol, çoğal. Senden bir ulus ve uluslar topluluğu doğacak. Kralların atası olacaksın. İbrahim'e, İshak'a verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım." Sonra tanrı Yakup'tan ayrılarak onunla konuştuğu yerden yukarı çekildi. Yakup Tanrı'nın kendisiyle konuştuğu yere taş bir anıt dikti. Üzerine dökmelik sunu ve zeytinyağı döktü.( Tekvin-Yaradılış 32)
Bu kısa açıklamalarda bize bu ülkenin bu ismi nereden aldığını gösteriyor. Biz muharref olmayan Tevrat nüshalarında böyle ifadenin olmayacağını çok iyi biliyoruz ve bu güreş hadisesini kabul etmiyoruz. Ancak ismin geliş yerini kabul ediyoruz. Buraya kadar anlattıklarımız Yahudi kaynaklarına göre bu ismin geldiği anlamları içeriyordu. Şimdi de kısaca İslam kaynaklarında bu konuda neler söylendiğinden kısaca bahsedelim.
İslam tarihçileri ve müfessirler; Arapça olmayan İsrail kelimesine,Tevrat ’ta yüklenen manadan başka anlamlar yüklemişlerdir.
Öncelikle “Yahudi kaynaklarında bu kelimenin anlamı konusunda verilen bilgiler İslâm’ın ulûhîyyet ve peygamberlik inancıyla bağdaşmadığı için Müslüman bilginler bu hususta farklı açıklamalar getirmişlerdir.”( Kur’an yolu Türkçe meal ve tefsir; D.İB, c.I, s.112)
Yine İslam kaynaklarına göre; “İsrâîl kelimesinin anlamı Allah’ın kulu (Abdullah)tır.”( Tefhimu’l Kur’an; Mevdudi, c.I, s.69)
Bu konuda bize en güzel şekilde bilgi veren kişi de ilk dönem İslam alimlerinden ve sahabenin önde gelen bilginlerinden Hz.İbn-i Abbas(ra)tır. “İbn Abbas der ki: İbranicede “isra” kul demektir, “il” de Allah demektir. “İsra” kelimesinin Allah’ın seçtiği, “il” kelimesinin ise Allah demek olduğu söylendiği gibi “isra” kelimesinin sağlam yapmak ve bağlamaktan geldiği de söylenmiştir. Buna göre İsrail, Allah tarafından sağlam bir şekilde güçlü olarak yaratılmış gibi bir anlam ifade eder.
Es-Süheylî der ki: Hz.Ya’kub’a İsrâîl adının verilmesi, onun yüce Allah için hicret ettiği vakit bir gece yürümesinden dolayıdır. Bundan dolayı ona “isrâîl” adı verilmiştir, yani: İsrail:Yüce Allah’a geceleyin giden ve yürüyen, anlamındadır. Bu son açıklamaya göre ismin bir bölümü ibranice bir bölümü de Arapların söyleyişine uygun olur. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.”( İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 2/7-8.)
İslami kaynaklara göre de bu ismin anlamını açıklayınca ortaya şöyle bir sonuç çıkmaktadır: Yahudi kaynaklarında zikredilen hadiseler kesinlikle aklın ve mantığın ötesinde kabul edilmesi mümkün olmayan açıklamalardır. Bu açıklamalar haşa Tanrıyı bile ayaklar altına alabileceklerini düşünecek kadar kibirli olan Yahudi zihniyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Bu da bize onların tarih boyunca ve bugün yaptıklarının zihinsel alt yapısını ortaya koymaktadır. Bu onların yaptıklarının haklı olduğunu asla ortaya koymaz. Ancak şuan da karşımızda bulunanların nasıl bir fikri alt yapıya sahip olduklarını gösterir.
Bu milletin nasıl bir karakterde olduklarını en güzel biçimde bize anlatan ve üstat Necip Fazıl KISAKÜREK’e ait olan bir söz ile konumuzu sonlandıralım; “Yahudiler mi dediniz? Onlar, yumurtalarını pişirmek için, Dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lanetlilerdir"NFK