Bir insanın acaba hayatta en çok korktuğu şey nedir?Kısa bir beyin jimnastiği ile şunları sıralayabiliriz.Savaş,ölüm,açlık,trafik kazası,kuş gribi,,domuz gribi,yatalak olmak,görememek,zindanda çürümek… Evet bunların hepsi olabilir ve bir çok insanın korkuları bunlar üzerinde birleşir.Bu konulara benzeri daha bir çok konu eklenebilir.Bu konularımızın temeli temel ihtiyaçlardan yoksun olmayı içeriyor.Aslında bunların dışında korkularımız var.Bu korkularımızı toplumsal ihtiyaçlar veya duygusal ihtiyaçlardan kaynaklananlar diye tanımlayabiliriz.Nedir mesela bütün korkularımız sevilmek,sevdiğimizi kaybetmek,başarılı olamamak,,bir baltaya sap olamamak,terk edilmek,eşinin veya düşünmek….vs. bu tür korkularımızı çoğaltabiliriz.Evet çoğaltabiliriz,çünkü bunlar bizim henüz karşılaşmasak bile,acaba karşılaşır mıyım,tarzında düşünerek zihnimizde var etmiş olduğumuz korkular,düşünceler.
İnsanoğlunun hayatının tadını alamamasını içinde bulunduğu zamanı ve şartların güzelliklerini görememesinin en büyük sebebi virgül yaşamını mahfeden hatta hayatı çekilmez kılan asıl şey az önce yukarıda saymış olduğumuz sebepler değil. Onları hepsi bizim var oluşumuzun doğal bir sonucu aslında. Yani onlarsız bir dünya yoktur, olmaz, olamaz. Bu sorunların olmadığı dünya ancak filozofların ütopyasında bahsettikleri, ama sadece düşünce ve kitaplarda kalmış olan sevimli, küçük odacıklardan ibarettir. Öyle bir dünya yok ama öyle bir yaşam yani problemlerin olmadığı, sorunların olmadığı, bir yaşam var.oda bu dünyada değil ahrette,sonsuzluk aleminde,cennette.
Peki, o zaman öyle sorumsuz bir dünya yoksa ve bunların hepsi var oluşumuzun bir sebebi ise sorun nerede sorun bizde. Biz sorunsuz ortamlarda bile sorun yaratan varlıklarız. İşte o sorunlarımızın da baş nedeni korkmak değil, bizatihi KORKU’ nun kendisi. Evet, asıl sorun korkulacak olan şeyler değil, korkunun bizim içimizde yerleşmiş olması, korkunun bizi esir alması. Böyle olunca ortada korkulacak bir şey yokken bile zihninizde ki birçok düşüncenin olumsuz etkisi ile hayatı maalesef kendimize esir ediyoruz.
Hayatı kendimize zehir etmememizin yolu korkuyu içimizden atmaktır. Bu olumsuzluklara karşı vurdumduymaz bir tavır içine girme anlamına gelmiyor. Bu korkulacak şeyi üstüne gitmeyi onu yani korkumuzu yenmeyi içeriyor. Etrafımızda biraz zengin olup da biraz parası olup da ya batarsam ya iş tutmasa gibi düşüncelerle korkularla parasını yastık altına yatıran birçok insan görebilirsiniz. Yine kaza yaparım korkusuyla araba kullanmayan veya kullanamayan insanlar görürsünüz. Liseyi bitirdiği halde kazanamam korkusuyla sınava girmeyi bile denemeyen birçok genç görebilirsiniz. Hâsılı; korkular, korkular omuzları düşmüş bir insan. Unutmayın asıl korkulacak şey korkunun kendisidir. Anlatmak istediklerimi çok güzel özetleyen bir sözü sizlere aktararak yazımı sonlandırmak istiyorum. Hepimizin tanıdığı birisi ünlü yazar çağlar aşan düşünür SHAKESPAR diyor ki;
İnsanların çoğu;
Sevmekten korkuyor; kaybetmekten korktuğu için,
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için
Konuşmaktan korkuyor eleştirilmekten korktuğu için
Unutulmaktan korkuyor dünyaya iyi bir şey bırakmadığı için,
Yaşamaktan korkuyor gençliğin kıymetini bilmediği için,
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.