İSLAM HUKUKUNDA LGBT
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
LGBT NE DEMEKTİR?
Cinsellik, kadın-erkek ilişkilerini özellikle cinsel ilişkiyi ifade eden bir kavramdır. Kişilerin cinsel ilgi ve istekleri normal olarak karşıt cinslere dönük olabildiği gibi anormal olarak hemcinslerine karşı da olabilmektedir. Fakat bu hiçbir zaman altından kalkılamaz, çözülemez bir problem gibi karşımıza çıkmaz. Aksine akıl, irade ve tedavi ile bu sorunlar ortadan kaldırılabilir. Bu bağlamda literatürde üç tür cinsel yönelim karşımıza çıkmaktadır. Duygusal ve cinsel anlamda karşıt cinslere ilgi duyanlar için heteroseksüel; sadece hemcinslerine cinsel ilgi duyanlar için homoseksüel veya eşcinsel; karşı cinse hem de hemcinsine cinsel ilgi duyanlar için ise biseksüel kavramları kullanılmaktadır. Erkek eşcinselleri ifade etmek için gay/gey; kadın eşcinselleri ifade etmek için de lezbiyen kavramları da sıkça kullanılmaktadır.(1. Dr. Üzeyir Köse, Eşcinsellik ve İslam Ceza Hukukundaki Yeri)
İSLAM FIKHINDA; LGBT FRAKSİYONLARINDAN HANGİSİ NE OLARAK ELE ALINMAKTADIR? BUNLAR HAKKINDA İSLAM FIKHI NE DEMEKTEDİR?
İslam hukukunda erkekler arasındaki eşcinsellik yani gay/gey; livata sözcüğüyle ifade edilirken, kadınlar arasındaki eşcinsellik denilen lezbiyenlik ise sihâk sözcüğüyle ifade edilmektedir.( M.Kâmil Yaşaroğlu,“Livâta”, TDV İslam Ansiklopedisi (DİA)
DOĞUŞTAN ÇİFT CİNSİYETLİ OLAN BİRİSİNİN HANGİ CİNSE GÖRE DAVRANMASI GEREKİR?
Kendisinde her iki cinsel uzvu da barındıran kimselere hünsâ denir.( İbni Abidin, Reddü’l-Muhtar, Hünsa Kitabı) Böyle bir kimse idrarını hangi uzvundan yaparsa hüküm ona göre verilir. Yani idrarını erkeklik uzvundan yaparsa erkek; kadınlık uzvundan yaparsa kadın olduğuna hükmedilir.
ERKEKLİK VE KADINLIK HORMONU AYNI OLAN BİRİSİ, DİNİ HAYATINI YAŞARKEN HANGİSİNE GÖRE YAPMASI GEREKİR?
Rabbimiz, insanın yeryüzüne gönderildikten sonra başıboş bırakılmadığından (Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyamet, 36)
ve sürekli imtihanlara tabi tutulacağından (Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara, 155) bahsetmektedir. Öncelikle bir Müslüman, bu durumu bir imtihan olarak görmeli ve Allah’ın kendisine verdiği akıl ve irade ile bu imtihanla mücadele etmelidir. Ayrıca bu durum bir hastalık olarak da görülmelidir. Nasıl ki Allah, bazı insanları akciğer bazılarını da kalp hastalıkları ile imtihan ediyorsa bu durumdaki bir kardeşimizi de hormonal bozukluk diyebileceğimiz bir hastalık ile imtihan etmektedir. Bu durumdaki birisi evvela tıbbi tedavi görmelidir. Ardından kendisi yaratılış bakımından bir kadın ise; kadınlara göre İslam’ı yaşamalıdır. Erkek ise; erkeklerin mükellef olduğu hususlara göre İslam’ı yaşamalıdır. Fakat bu durumdaki kadın olsun erkek olsun; şayet kendi cinsiyetlerinden olanlara da ilgi duyuyor veya şehvet hissediyorsa ihtiyatlı davranarak daha dikkatli olması gerekir.
CİNSİYET DEĞİŞİKLİĞİ CAİZ MİDİR?
Bir şey kime ait ise o şey üzerinde tasarruf yetkisi de sahibine aittir. Bedenlerimizi bize veren Allah’tır ve emanet olarak bize vermiştir. Dolayısıyla emanet olarak verilen bedenlerimiz üzerinde bir tasarruf yetkisine sahip değiliz. Sonuç olarak bir kimsenin cinsiyetini değiştirmesi asla caiz olamaz. Nitekim “Peygamberimiz erkeğin kadına benzemesini; kadının da erkeğe benzemesini dahi net bir şekilde yasaklamıştır.” Ebu Davud, Libâs,28”
İSLAM HUKUKUNDA YA DA TOPLUMUNDA EŞCİNSELLERİN HAKLARI VAR MIDIR?
a. İslam hukuku duygusal tanımlamayı içeren farklı cinsel yönelimlerini, Allah’ın belirlediği sınırı aştıkları için günah ve suç olarak tanımlar. Çünkü Kur’an’a göre her insan tek cinsiyetlidir.
b. Eşcinsellik sadece kişisel bir tercih olarak kalmamakta, tercih doğrultusunda gereken hukuki düzenlemelerin yapılması talebi arkasından gelmektedir. Buna karşılık eşcinselliğin hukukileşmesinin, uzun vadede toplum güvenliğini yok edici bir yönü bulunmaktadır. Çünkü toplumlar nesillerin çoğalması ile varlığını devam ettirmektedir. Eşcinselliğin hukukileşmesi, neslin devamının gelmesini engelleyecektir.
c. Burada “bireyin bir anlık hazzı mı yoksa toplumsal yarar mı esastır?” sorusu akla gelmektedir. İslam hukuku, toplumsal yararı bireysel hazzın önüne geçirmektedir. İslam hukukunun belirlediği beş öncelikten birisi, toplumsal yararı öne çıkartan neslin korunması ilkesidir. Eşcinsellik, neslin korunması ilkesi açısından değerlendirilirse; eşcinselliğin İslam hukuku açısından yasal zemin bulamayacağı söylenilebilir. Çünkü Allah’ın koyduğu düzen, toplumların devamı için meşru yoldan nesillerin çoğalması ile gerçekleşir, eşcinsellik ise bu meşru yolun dışında bir yol önermektedir, bu da kesinlikle kabul edilemez.
BAZI ERKEKLERİN BAYANLARA, BAYANLARIN DA ERKEKLERE ÖZENDİĞİ YA DA HİSLERİNİN KARŞI YÖNDE AĞIR BASTIĞI BİLİNMEKTEDİR. BURADAN YOLA ÇIKARAK EŞCİNSELLİĞİN YARATILIŞTAN GELEN BİR ÖZELLİK OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?
“Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık…”( Hucurat, 13) ayeti yaratılış açısından insanın iki cinsten yaratıldığını söylemektedir. Yani üçüncü bir cinsten bahsetmemektedir. Ama bunun yanında bazı hormonal bozukluklardan kaynaklanan birtakım problemler kişiyi farklı bir noktaya da sürükleyebilmektedir. Bu durumu şöyle açıklayalım; aslında hepimizin vücudunda karşı cinsin hormonları da az miktarda bulunur. Zaten, öyle olmasa, bütün erkekler aşırı sert, bütün kadınlar ise aşırı kırılgan olurlardı ve cinslerin birbirini anlayıp hissetmesi pek de mümkün olmazdı. Ancak normalde var olan bu minimal yönelimler, genetik ve hormonal bozulmalar sonucu, bazı kişilerde ileri düzeylere varabiliyor. Bundan dolayı ortaya doğuştan eşcinselliğe yatkın bireyler çıkabiliyor. Genel olarak bir yaratılış biçimi olmamakla beraber hormonal bozukluklardan kaynaklanan bir hastalık diyebiliriz. Rabbimiz, bazı insanları para, makam vb. şeyler ile imtihan ederken bazılarını da cinsellikle imtihan etmektedir. Bu tür bir hastalık da söz konusu durumda olan bir kişi için imtihan sebebi de olabilir. Buna teslim olmaktansa tedavi yoluna gitmeli ve bu hastalıktan kurtulmalıdır. Yoksa bunu yaratılışın bir türü olarak kabul etmek mümkün değildir. METİN ALKAN
EĞİTİMCİ YAZAR