TÜRKÜN MUHTEŞEM DESTANI ÇANAKKALE
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Bugün 18 Mart, “Şehitleri Anma Günü” aynı zamanda, Türk ve dünya tarihinde emsali görülmemiş bir kahramanlık destanının, “Çanakkale Zaferi”nin 106. yıl dönümüdür.
1071 Malazgirt Zaferinden, Kılıç Arslan’ın Haçlıları bozguna uğratışına, Balkanların fethinden büyük bir geri çekilmeye Anadolu’ya dönüşe kadar milyonlarca şehidimiz bu topraklarda harman olmuştur.
Ardından destanlar yazılacak o kadar çok zaferimiz, sayısız adsız kahramanımız ve şehidimiz var ki..
Bu destanlardan biri Çanakkale, diğeri de Milli Mücadele’de kazanılan büyük zafer. Bunlar Türk milletinin ne ilk ne de son zaferidir. Şurası da bir gerçektir ki; bugün üzerinde yaşadığımız ve birer ferdi olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin doğmasında Çanakkale muharebelerinin yeri ve önemi büyüktür.
Çanakkale muharebeleri, sadece bir milleti esarete sürüklemek isteyenlere karşı, Türk milletinin yaptığı bir mücadele değildir. Çanakkale, azın çoğa karşı; yokluğun varlığa karşı; mananın maddeye karşı; mazlumun zalime karşı, dik duruşunun muharebesidir!
Çanakkale, alelade bir savaş değildir. Çanakkale bir kıyamettir! Adeta bir mahşerdir! Çanakkale, öyle bir destandır ki; ne görenin gördüğünü, ne de, duyanın duyduğunu layıkıyla anlatamadığı, Türk’ün muhteşem bir destanıdır!
Çanakkale, Türk insanının inancı, bükülmez bileği ve kutsal vatan sevgisinin birleşimi sonucu elde edilmiş manevi bir destandır!
Çanakkale, dünyanın gözü dönmüş bütün – sözde – medeni milletlere karşı Anadolu insanının tek yürek, tek bilek olarak karşı duruşunun destanıdır!
Çanakkale, askeri dehasıyla dünyanın bütün komutanlarına, savaş stratejisi dersi veren Mustafa Kemal Atatürk’ün ve iki yüz elli bin şehidimizin destanıdır!
Bu destanı yazan kahramanlarımız, (Türkülerimize de girdiği gibi) 15’lilerdi. Yani 1315 doğumlulardı. Bunlar o zaman 15-16 yaşlarında daha bıyıkları bile terlememiş gençlerimizdi.
Rüştiye talebelerimizdi, lise öğrencilerimizdi. Nitekim Çanakkale’den sonraki yıllarda İstanbul Erkek Lisesi, Balıkesir Muallim Mektebi ve pek çok rüştiyemiz, (öğrencileri Çanakkale’de şehit düştüğü için) 4-5 yıl mezun verememişlerdi.
Aynı destan, Osmanlı Paşaları “Hattı müdafaa vardır, o satıh, bütün vatandır.” Diyerek subay yedek subayları; aydınları, öğrencileri; kadını, erkeği; köylüsü, şehirlisi; doğulusu ve batısıyla Anadolu’da başlattığı mücadele sonucu kazanılan zaferdir.
Bugün bu topraklarda özgürce yaşayabiliyorsak, ölüme gülerek giden binlerce, şehit atalarımızın sayesindedir.
Türk’ün tarihine bakıldığında erkeklerimiz kadar kadınlarımızın da aktif roller alarak cephede erkeğine, evladına destek verdiğine tanık olunur. Türk analarının ve kadınlarının ne kadar vefakar ve cefakar oldukları görülür.
Toprağa düşen her şehit geride bağrı yanık analar, eşler ve evlatlar bırakmıştır. Dün olduğu gibi bugün de, o analar, evlatlar cepheye gitmeye ve şehit olmaya hazırdır.
Kahraman milletimizin birliğini ve bütünlüğünü korumak için canını feda etmekte tereddüt etmeyen vatan evlatları, Çanakkale’de, Sakarya’da, Kıbrıs’ta olduğu gibi, Cudi’de, Zap’ta, Gabar’da da bu vatana kem gözle bakanlara gereken dersi vermekte ve vermeye de devam etmektedir.
Aziz vatanımızın ve necip milletimizin bekasının, şehitlik ve gazilik ruhu kazanmış kalplere sahip olan nesiller yetiştirmekle mümkün olduğu bilinmeli; bunun için Çanakkale ve Sakarya destanlarını; onun arkasındaki ruhu çocuklarımıza-gençlerimize anlatmalı ve öğretmeliyiz.
Bu duygularla, bugünlere ulaşmamızı sağlayan Çanakkale Zaferini ve şanlı tarihimizdeki sayısız zaferleri bizlere armağan eden; vatanın bölünmez bütünlüğünü ve Türk milletinin huzur ve güvenliği için hayatlarını etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.. UNUTMAMAK DİLEĞİYLE… RUHLARI ŞAD OLSUN…
METİN ALKAN
EĞİTİMCİ YAZAR