Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

OSMANLI TARİHİNDE SURRE ALAYI

15 Şubat 2020, 18:12

OSMANLI TARİHİNDE  SURRE ALAYI

                           Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

   İlk Surre Alayı Abbâsîler döneminde gönderilmiştir. Mahmili Şerif'de ilk defa Abbâsîler devrinde hazırlanmıştır. Bunu diğer Müslüman devletler olan Eyyûbîler ve Memlükler takip etmişlerdir.
   Osmanlılarda ilk Surre Alayı, Yıldırım Bayezid zamanında gönderilmiştir. Bunu diğer padişahlar takip etmektedir. Osmanlı döneminde birçok surre vakfı kurularak kutsal topraklara yardım gönderilmiştir. Kırk altı yıl süreyle hükümdarlık yapan Kanunî Sultan Süleyman en çok surre alayı gönderen padişahtır.

   Halifeliğin Osmanlılara geçişinden, yani Yavuz Sultan Selim’in Mısır Sefer-i Hümâyunu sonrasından itibaren, Osmanlı Devleti, her yıl, Haremeyn’e (Mekke ve Medine’deki mübarek mekânlara) armağan olarak para ve çeşitli armağanlar gönderirdi.

   Gönderilen paralar başta Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vessellem) ve Ashab-ı Kiram’ın torunları olmak üzere, bütün Medineli fakirlere dağıtılırdı.

   İstanbul her sene Peygamber diyarına hizmet edebilmenin hazzını yaşar, lezzetini duyardı.

   İşte bu armağanları Hicaz’a “Sürre-i Hümayun” da denilen “Sürre Alayı”, Eskişehir, Seyitgazi, Bayat, Bolvadin, Akşehir, Konya güzergâhını takip ederek Suriye’ye yolundan Mekke’ye götürürdü.

   Surre Alayı her yılın hac mevsiminde İstanbul’dan büyük merasimlerle uğurlanır, padişah İstanbul çıkışına kadar refakat eder, mübarek topraklara saygısından dolayı mutlaka yaya yürürdü.

   Bu merasim İstanbul halkı için çok büyük bir olaydı. Mübarek beldelere milletin ortak yüreğini götüren Sürre Alayı’nı seyretmek için büyük kalabalıklar toplanırdı...

   Merasimi seyredenler sevinçle ağlama arasında kalır, bazen kutsal mekânların hasretiyle gözyaşı dökerken, bazen de kutsal mekânlara armağan gönderen büyük bir millete mensup olmanın huzur ve neşesini yaşarlardı.

   Surre Alayı’nın götürdüğü armağanların en önemlileri, hiç kuşkusuz, Kâbe örtüsüyle, üzerinde devrin padişahının adının yazılı olduğu “Kâbe Kuşağı”ydı.

   Onların yanı sıra Medine’deki mübarek türbelere de (Ravza-i Mutahhara ve sahabe türbelerine) de yeni örtüler gönderilirdi.

Eski örtüler Mekke Emiri tarafından kara yoluyla İstanbul’a gönderilirdi.

   Örtüler hacc-ı ekber (Hac zamanında Cuma hutbesiyle Arafat’ta okunan hutbenin aynı güne rastlaması) olduğu yıllarda bütün olarak saklanır, diğer zamanlarda kesilip parçalanarak hacılara dağıtılır, camilere, türbelere gönderilir, levha halinde asılır veya sandukalar üzerine örtülürdü.

   Örtülerin İstanbul’a gönderilen kısmı önce Üsküdar’a, oradan da merasimle Eyüp Sultan’a nakledilir, bir süre Hazret-i Halid’in türbesine konurdu.

   Daha sonra âlimlerden, şeyhlerden ve devlet büyüklerinden oluşan bir topluluk taraflarından tehlil ve tekbirlerle Hazret-i Halid türbesinden alınıp Edirnekapı yoluyla Topkapı Sarayı’na götürülürdü.

   Saraya getirilen bu örtülerin bakımını Hazine Kethüdası denetiminde “avadancılar” yapardı (İyi sayılabilecek durumda günümüze kadar gelen bu örtüler, Topkapı Sarayı Müzesi Emanet Hazinesi’ne kaydedilmiş ve önceleri Hırka-i Saadet Dairesi’nin Silahdar Hazinesi’nde saklanmış, 1959-1960 yıllarında sarayın mutfaklar kısmındaki eski yağhane binası onarılıp kumaş deposu haline getirilince, örtüler de buraya nakledilmiştir).

   Surre Alayı ile birlikte yola çıkan ustalar hac yollarını ve çeşmeleri onarırdı.

   Surre Alayı ile Hicaz’a yıllar boyu gönderilen yardımı “Anadolu’nun mali kaynaklarını Arap çöllerine gömmek” olarak görüp eleştirenlere, şu kadarını söyleyeyim ki, Osmanlı Devleti’nin varlık sebebi “İ’lâ-yı Kelimetullah”dı (Allah adını yüceltme ve yayma). Varlık sebebi böyle özetlenebilen bir devletin, o inancın kalbine hizmet etme mükellefiyeti olur...

   Bu inançla Yavuz Sultan Selim, Mısır fethi esnasında okunan bir cuma hutbesinde, kendisinden, “Hâkimul Haremeyn” (Mekke ve Medine’nin hâkimi) olarak bahsedilince, hemen itiraz etmiş, “hâkim” değil “hâdim” (hizmetkâr) olduğunu hatibe hatırlatmıştı.

   Mekke ve Medine'nin Vehhâbîlerin yönetiminde kaldığı yıllar hariç 1915 yılına kadar kesintisiz sürdü. 1916 yılına ait surre, Şerîf Hüseyin'in isyanı sebebiyle Medine'de kaldı ve Mekke'ye ulaştırılamadı. 1917 ve 1918 yıllarına ait surre ise Dımaşk'a kadar gidebildi. Son Osmanlı padişahı VI. Mehmet, 1919'da Haremeyn bölgesindeki fakirlerin tek geçim kaynağı olan surre yollanması için hazırlıkların yapılmasını irade etti. 1919-1922 yılları arasında Haremeyn fukarâsına yine Sultan Vahîdüddin tarafından sadaka dağıtıldı. Bu şekilde Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar bu güzel gelenek sürdürüldü.

   Mısır ve Şam’dan gelen surre ve mahmiller Medine ve Mekke’de törenlerle karşılanır ve Arafat’ta birleşirdi. İstanbul’dan 1918 sonrasında mahmil yollandığına dair bilgi bulunmamakla birlikte Mısır’dan 1926’ya kadar kesintisiz gönderildi. Suudi hükümetinin karşı çıkması üzerine 1936’ya kadar ara verildi ve ertesi yıla ait mahmil Cidde’ye kadar gidebildi. 1952’ye kadar hacıların gidiş ve dönüş merasimlerinde Kahire sokaklarında görülen mahmil Temmuz 1952 Hür Subaylar ihtilâliyle son buldu.Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.

                    METİN ALKAN

                            EĞİTİMCİ YAZAR

Araştırmacı Yazarlar
 Araştırmacı Yazarlar internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Araştırmacı Yazarlar Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
ÖNCEKİ YAZILARI
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ZEKAT , FİTRE VE ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim