Bazı tarihler vardır hayatımızda unutmamamız gereken. Bazı tarihler vardır unutulmaması gereken ve bu tarihlerde hatırlamamız gereken tarihe adını altın harflerle yazdırmış olan şahsiyetler vardır. Bazı tarihi şahsiyetler sadece devletler için anlam ifade ederken bazı tarihi şahsiyetler hem devlet hem din hem de dava adına önem taşır. 4 Mart 1193... Bu tarihi duyduğumuzda aslında bir çoğumuzun aklına gelmeyecek önemli bir şahsiyeti hatırlamamız gerekir. Zihinlerimizin şöyle bir yoklasak acaba nasıl bir sonuca ulaşabiliriz? 4 Mart 1193 tarihi İslam dininin ilk kıblegahı olan Mescidi Aksa'nın bulunduğu Kudüs şehrinin 1096 da başlayıp 1270 de son bulan Haçlı seferlerinde haçlılar tarafından ele geçirdikten sonra 2 Ekim 1187 de müslümanlar tarafından tekrar fethini gerçekleştiren Selahaddin Eyyubi'nin vefat tarihi. Evet Kudüs 1096 da başlayan ve 1099 da biten ilk Haçlı seferinde Müslümanların elinden alınmış 1187 ye kadar haçlıların elinde kalmıştı. İslam dünyası adına en büyük hayali müslümanların ilk kıblesini tekrar müslümanlara kazandırmak olan Selahattin Eyyubi 2 Ekim 1187 tarihinde, ki bu tarih Miraç gecesine tekabül etmektedir, kutsal beldeleri tekrar Müslümanların hakimiyeti altına almıştı. Kudüs'ü fethetmekle kalmayıp Kudüs, Mısır, Suriyeyi İslam dünyasının önemli ilim ve fikir merkezi haline getirmişti. Onun bu hizmetlerine istinaden "Hâdimü'l-Haremeyn" Mekke ve Medine'nin hizmetkarı ünvanı verilmişti. Bu ünvana İslam tarihinde layık görülen ilk Müslüman devlet adamıdır Selehaddin Eyyubi. Selahaddin Eyyubi'nin 2 Ekim 1187 tarihinde Kudüs'ü fethinden sonra 1917 yılına kadar Kudüs İslam dünyasının hakimiyeti altında kalmıştır. Kudüs fethedilinceye kadar kendisine gülmeyi dahi haram kabul eden bu büyük şahsiyetin vefat yıldönümünde hatırlanması gerektiğine inanıyorum. Yaşadığı dönemde birçok insanın kendisine hayranlık duyduğu Selahaddin Eyyubi'nin bugünün insanına bırakmış olduğu bir müslüman duruşu olduğuna inanıyorum. Onun bu duruşu bugün bizlere Kudüs ve Mescidi Aksa İsrail zulmü altında inlerken ilgisiz kalmamamız gerektiğini oradaki Müslüman kardeşlerimizin acısını sıkıntısını paylaşmamız gerektiğini hatırlatıyor. O ki kendisine Kudüs fethedilinceye kadar gülmeyi bile haram addetmişken bizlerin ve tüm İslam dünyasının yapılan zulümler karşısında bu kadar duyarsız kalması biz inananlara hiç ama hiç yakışmayan bir tavır olsa gerek. Kudüs ağlarken biz gülemeyiz. Kudüs yanarken biz olduğumuz yerde rahat oturamayız. Kudüs yıkılırken biz susamayız. Kudüs unutulamaz. Kudüs unutulmamalı. Biz biz olursak Kudüs böyle olmazdı. Kudüs'ü bu zulümden kurtarmak için bir Ömer bir Selehaddin mi bekliyoruz? Kudüs'ü elde tutan Sultan Abdülhamit Han'ın torunları olarak vazifemizi yapamıyoruz. Susmak çözüm değil. Kalben buğzetmek çözüm değil. Uyanmak lazım. Uyanık kalmak lazım. Uyuyanları uyandırmak lazım. Hesabını veremeyeceğimiz bir davadır Kudüs. Rabbim Kudüs fatihi Selehaddin Eyyubi' ye rahmet etsin. Makamını ali eylesin. Bizleri de onun gibi dirayetli,basiretli,samimi müminler eylesin.