Bir kalbimiz var ki içimizde nereye koysak sığmıyor,kimsenin kalbine sığmıyor kalbimiz,kimsenin gönlüne,vefasına...
Sevdiğimiz yer sadece kalbimiz mi?Ağacı oyar gibi oyulan,cam kırar gibi kırılan yine kalbimiz mi?Birileri bize ihanet ettiğinde sadece kalbimiz mi acı çeker?Oysa bedenlerimizin her uzuvu bu ihanetten haberdardır...Kalbimizin bir yerden haberi yok mudur acaba?O biz acı çekerken de hayat devam ediyor der gibi hala vücudumuza kan mı pompalar da birşeylere aldırış etmez...Sana vefana ihanet edilse de,ne kadar acı çekersen çek der gibi hala kanını vücuduna pompalar da sana birşeyleri bitmediğini sessiz çığlığıyla ifade eder...Bütün yükü bunları en yüksek çığlığın olan,hiç unutamayacağın beynine mi yükler?İşte beynine yükler...
Ağacın kökleri gibidir aslında kalbimiz,bütün uzuvlarımıza herşeyi yollar,her eksikliğimizi giderir ama kırılan yine dallar olur...Kıran ne olursa olsun kırılan yine dallar olur,giderler yerine yenileri gelir ama kırılan gitmiştir,kırılmıştır...Sen ne dersen de birşeyler kırılıyor,birşeyler devam ediyor...Hayal ufkunda ne kadar kırıksız düşüncelere açılırsan açıl yine real olanlar ortaya çıkıyor ve hayallerini darmadağın ediyor.Gerçekler ben burdayım diyor ve seni senden alıp başka bir yerlere götürüyor aslında senden içre olan ama bir o kadar da senden uzak olan...
"Yağmıyor yağmurlar, bitmiyor lâle / Acep bu hâlimiz böyle mi kala / Rahmet deryasından gelen bu ile / Vakitlerde esen yeller perişan!.." Suzi
Sözden uzak olan kırılmış özümle bir kelamımı daha sonlandırdım...Vesselam...