MÜSLÜMANIN KENDİNİ BEĞENMESİ, KİBİRLENMESİ, BÖBÜRLENMESİ (UCB)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Hani (o gün) çokluğunuz sizi böbürlendirmişti; fakat size hiçbir fayda sağlamamıştı.” (Tevbe; 25)
Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Siz hiç günah işlemeseniz bile, ben sizin için onun daha büyüğünden korkarım. O da ucb’dur, ucb’dur.” (Rezin)
Bilindiği gibi ucb; kalbi hastalıkların büyüklerinden biridir. İnsan kendisinde bulunan ucb hastalığından habersiz ise, ne kadar taat yaparsa yapsın kendisini zengin zanneden büyük bir fakirdir. Çünkü kalpte bulunan ucb; Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in buyurduğu gibi aynı ateşin odunları yakıp kül ettiği gibi, hayır ve hasenatını, taat ve ibadetini mahveder.
Şeyh Muhammed Muta El Haznevi k.s şöyle anlatmıştır:
Bir kişi vardı. Yürüdüğü zaman, daima bir bulut ona gölge yapardı. Bunu gören günahkar ve fasık bir kişi; “Ben bu adamın yanına gideyim, belki Allah onun hürmetine beni affeder.” dedi. Üzerinde bulut bulunan kişi, yanına gelen bu adamı küçük görüp; “Bu günahkar adam nasıl beni gölgelendiren bulutun altında yürüyebilir?” dedi. Ayrıldıkları zaman bulut o kimseyi terk ederek o fasık adamla beraber gitti. Çünkü o fasık adam tevbe etti ve tevazu gösterdi. O kişi de ucblandığı için evliyalıktan çıktı.
Bir gün Hz. İsa (Aleyhisselam)’ya; “Ey Ruhullah! Nasılsın?” diye sormuşlar. Hz. İsa (Aleyhisselam) bu soruya karşılık şöyle cevap vermiştir:
“Ben öyle biliyorum ki; yeryüzünde benden daha fakir kimse yoktur. Benim ruhum benim elimde değil, sıhhatim benim elimde değil, açlığım ve susuzluğum benim elimde değil, yani bütün her şeyim başka bir zatın elindedir. Böyle olan bir kimseden yeryüzünde daha fakir kimse var mıdır?”
Her insanın hali işte böyledir. Her şey Allah-u Zülcelal’in elindedir. Hal böyleyken ucblanmak çok yanlış bir davranıştır.
Bir kimse günahlarının sevaplarından fazla olmasından korkarsa ucb’a kapılmaz. Zaten böyle bir idrakte olan bir kimse nasıl ucb’a kapılabilir ki? Hiç kimse kıyamet gününde amel defterinde ne çıkacağını bilemez. Bir kimsenin ucb’u ve sevinci ancak kıyamet gününde amel defterini okuduktan sonra olabilir.
Şeyh Abdulkadir-i Geylani şöyle demiştir:
“İnsan neyi ile ucblanabilir ki? İlmi ile ucblansa o ilmi kendisine kim verdi? Konuşması ile ucublansa, dilini çeviren kimdir? Malı ile ucblansa o malı ona kim verdi? Ucblanmak akıl eksikliğidir.”
Şeyh Abdulkadir-i Geylani’nin bu sözü herkes için çok büyük bir derstir. İnsan ibadetini taatını eksik görmelidir ki, onunla ucblanmasın. İnsan yaptığı her amelde kendisini taksirat sahibi görürse, o kimse ucb’a kapılmaz. Onun için herkes kendisine dikkat etmelidir.
İnsanın nefsi ile arasındaki ilişki, ticari ortaklığa benzer. Nasıl ki ortaklar her işten sonra birbirleriyle hesaplaşır, zarar ettiklerinde birbirlerini uyarır ise mü’min de ticaret ortağı gibi her akşam nefsiyle hesaplaşmalıdır. Allahu Zülcelal’in gazabına neden olan bu ameli yaptığından dolayı ona, Allah-u Zülcelal’in azabının pek şiddetli olduğunu (Bakara; 211), ölümü, kabri, Münker ve Nekir’i, haşri, mizanı, sıratı ve cehennem azabını hatırlatmalıdır. Bu kötü amel Allah’ın gazabına neden olduğu için pişman olup tevbe etmeli, bir daha yapmamaya kendi kendine söz vermelidir. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun. METİN ALKAN
EĞİTİMCİ YAZAR