Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

MEVLİD KANDİLLERİNDE

02 Aralık 2017, 07:12

                                       MEVLİD KANDİLLERİNDE

                                     Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz, Cenâb-ı Hakk’ın en sevgili kuludur. Kur’ân-ı Kerîm, baştan sona O’nun mehdiyle doludur. Bazı âyet-i kerîmeler doğrudan Efendimiz’i medhederken bazıları da işareten medhetmektedir. Cenâb-ı Hak, biz kullarına da, çok sevdiği habîbini medhetmemizi, O’nu sevmemizi ve Sünnet-i Seniyye’sini adım adım takip etmemizi emretmektedir. Bunun en mühim esası ise muhabbettir. Ümmet-i Muhammed, Allah ve Rasûlü’nü çok sevmenin, her fert üzerine bir farz-ı ayn olduğu husûsunda icmâ etmiştir. Hatta dinin esâsı muhabbettir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

   “De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana tâbî olunuz ki Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allâh Ğafûr ve Rahîm’dir/son derece mağfiret ve merhamet edicidir.” (Âli İmrân, 31)

   Âyet-i kerîmede ifade edilen hakîkat şudur: Allah Teâlâ’yı sevdiğini iddia eden kişi, Peygamber Efendimiz’in Sünnet’ini ihyâ ederek bu sözünü ispat etmelidir. Kişi Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i büyük bir titizlikle taklit ederse, Cenâb-ı Hak, o kulunu sever ve günahlarını affeder. Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’i Cenâb-ı Hakk’ın istediği şekilde tam olarak taklîd edebilmek için de onu büyük bir sevgiyle sevmemiz lâzımdır. Aksi takdirde, Yüce Rabbimiz, Efendimiz (s.a.v)’e karşı ilgisiz kalanları küfre düşmekle tehdit etmektedir. Yukarıdaki âyet-i kerîmenin devamında şöyle buyrulur:

   “De ki: Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin! Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âli İmrân, 32)

   Şu muhakkak ki tam bir müslüman olabilmek için Peygamber (s.a.v) Efendimiz’i çok sevmeye ihtiyacımız vardır. O’na karşı beslediğimiz muhabbeti artırmak için de muhtelif vesilelere muhtacız. İşte bu vesilelerin en güzeli Mevlid Kandili merasimleridir.

   Mevlid kandillerinde Rasulullah (s.a.v) Efendimiz’e bol bol salât u selâm getirmeliyiz. O’nun ibadetlerinden, ahlâkından, hadîs-i şerîflerinden mûcizelerinden ve mübarek hayatından bahsetmeliyiz. Bu şekilde O’nu daha yakından tanıyarak Sünnet-i Seniyye’sini hayatımıza tatbik edebilir ve O’na olan muhabbetimizi artırabiliriz. Bunlar da bize âhiretteki ebedî cennetin ve ebedî saadetin yolunu açar. Zira Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e muhabbet beslemek, kâfirlere bile fayda sağlamıştır. Buhârî’de şu rivâyet yer alır:

   Urve bin Zübeyr (r.anhümâ) şöyle der: “Süveybe (r.anhâ) Ebû Leheb’in câriyesi idi. (Efendimiz (s.a.v)’in doğum müjdesini getirince) Ebû Leheb sevincinden onu âzâd etti. Süveybe (r.anhâ) bir müddet Peygamber (s.a.v) Efendimiz’i emzirdi.

   Ebû Leheb öldüğü zaman, âilesinden birine rüyâsında fenâ bir hâlde göste­rildi. Akrabası ona:

   «−Neyle karşılaştın?» diye sordu. Ebû Leheb:

   «−Sizden ayrıldıktan sonra hiç­ hayır yüzü görmedim. Yalnız Süveybe’yi âzâd ettiğim için şuradan sulandım!» (diye başparmağıyla şehâdet parmağı arasındaki bir deliği gösterdi).” (Buhârî, Nikâh, 20)

   Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

   “De ki: «Ancak Allah’ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” (Yûnus, 58)

   Cenâb-ı Hak, burada bize Allah’ın rahmetiyle sevinmemizi emretmektedir. Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz ise en büyük ilâhî rahmettir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

   (Rasûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (el-Enbiyâ, 107)

Peygamber Efendimiz’in doğuşu, bütün âlemler için büyük bir rahmet ve berekettir. Bu sebeple herkesin muhtelif ibadetlerle Cenâb-ı Hakk’a şükretmesi îcâb eder. Zira Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e, pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda, şöyle buyurmuşlardır:

   “O gün, benim doğduğum, peygamber olduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür.” (Müslim, Sıyâm 197, 198)

   Mü’minlere rahmet olan bu nevi diğer günler için de Allah’a şükredilir. Nitekim Allah Rasûlü (s.a.v) Medîne’ye geldiğinde yahûdîlerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını görmüştü. Sebebini sorduğunda yahûdîler:

   “–Bu büyük bir gündür. Allâh Teâlâ, bu günde Mûsâ (a.s)’ı kurtardı, Firavun hânedânını ise denizde boğdu. Mûsâ (a.s) da Allâh’a şükür için o gün oruç tuttu.” dediler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

   “–Ben, Mûsâ’ya sizden daha yakınım.” buyurdu­lar. O gün oruç tuttular ve mü’minlere de o gün oruç tutmalarını emrettiler. (Buharî, Enbiyâ, 24)

Hatta buna o kadar ehemmiyet verdiler ki, şöyle buyurdular:

   “Her kim sabahleyin bir şeyler yediyse, günün geri kalanında bir şey yemesin, (oruç tutsun)! Her kim bir şey yemediyse, o da hemen oruca niyetlensin! Zira bugün âşûrâ günüdür.” (Buhârî, Savm, 69)

   Kandil geceleri ve onlara benzer diğer gün ve geceler birer örf, âdet ve gelenek olup dinin aslına taalluk etmez. Dolayısıyla bunları meşrû ya da sünnet diye tavsif etmek doğru değildir. Bu tür faaliyetler, dinin aslî hükümlerinden biriyle de çelişmez.

   Ancak insanlar, muayyen gün ve mekânlarda, geçmişteki mühim hâdiselerle daha kolay irtibat kurabilir ve ulvî heyecanları daha rahat hissedebilirler. Bunlar vesilesiyle, içinde bulunduklar anda geçmişi hatırlar, görünenden görünmeyen âleme kolayca intikal edebilirler. O hâlde böyle muayyen günlerde insanların bir araya gelmesini fırsat telâkkî etmeli, onları hayra ve sâlih amellere teşvik etmelidir. Zira bu günlerde -vaktin tespitinde ister hata, ister isabet edilmiş olsun- büyük kalabalıklar camilere toplanmaktadır. Bu insanların, Allah’ın zikri ve Rasûlü’nün muhabbeti sebebiyle toplanmış olmaları bile Allah’ın rahmetini ve fazlını celbetmeye kâfîdir.

   Ancak Peygamber (s.a.v) Efendimiz’i sadece Mevlîd Kandili’nde hatırlamak, bizim için büyük bir eksiklik olur. Hâlbuki biz Rasûlullah (s.a.v)’i her zaman hatırlamalı, kalplerimiz daima onunla meşgul olmalıdır. Mevlîd Kandili de, Efendimiz’i bize hatırlatan vesîlelerden sadece biri olmalıdır.

   Sultan I. Ahmet Han, her gün sabahleyin bir kâğıda “Muhammed” ismini yazar ve sarığının kıvrımları arasına yerleştirirdi. Bununla:

   “Benim büyüklüğüm tâc sahibi olmakta değil, senin ism-i şerîfini her gün başımda taşımakladır Ya Resûlallah!” demek isterdi. Yine bu yüce Sultan:

   “−Rasûlullah’ın kabrinin kandillerinde zeytinyağının yanması muvâfık değildir” diyerek Türbe-i Rasûlullah’ın kandillerinde yakılmak üzere gül yağı vakfetmiştir.

   Hayatımızın her ânında Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in Sünnet-i Seniyye’sini yaşayarak dâimâ O’nunla beraber olmalıyız. En azından bol bol salât u selâm okuyarak, Efendimiz ile alâkamızı canlı tutmalıyız. Zira salevât-ı şerîfenin feyiz ve bereketi pek çoktur. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

   “Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salavât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!”(el-Ahzâb, 56

   Peygamber Efendimiz’e salevât getirmenin o kadar çok faydası vardır ki saymakla bitmez: Bir salevât getirene, Cenâb-ı Hak on rahmet eder, on derece yükseltir, on sevap verir ve on günahını siler. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz, onun salât u selâmına cevap verir ve kıyamet günü ona şefaatçi olur. Salevât hürmetine dualar makbul olur. Kıyamet günü Efendimiz’e en yakın olacak kişi, en fazla salevât getiren kimsedir…

   Rivayet edilir ki Hindistan’da bir ayakkabı tamircisi, hem çekiç vurur hem de onunla âhenkli bir şekilde salevât getirirmiş. Bir gün yanına bir kişi uğramış. Tamircinin bu hâlini görünce:

  “‒Sen nerede Muhammed nerede? O seni duyamaz!” demiş. Bu hâdisenin üzerinden dört sene geçtikten sonra Cenâb-ı Hak bu zâta hacca gitmeyi nasîb eylemiş. Efendimiz (s.a.v)’i ziyaret ettiği esnâda Hücre-i Saâdet’in önünde durunca içeriden, çekiç sesiyle birlikte ayakkabı tamircisinin nağmeli salât u selâmını işitmiş. Cenâb-ı Hak, bu şekilde, mü’minlerin salât u selâmının Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e arzedildiğini açıkça göstermiş. (es-Seyyid Muhammed bin Alevî el-Mâlikî, Havle’l-ihtifâl bi’l-Mevlidi’n-Nebeviyyi’ş-Şerîf, s. 15). Allah CC

selamı bereketi Rahmeti mağfireti üzerinize olsun.

                                   METİN ALKAN

                                 EĞİTİMCİ YAZAR

 

Araştırmacı Yazarlar
 Araştırmacı Yazarlar internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Araştırmacı Yazarlar Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
ÖNCEKİ YAZILARI
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ZEKAT , FİTRE VE ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim