Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

GÜNÜMÜZDE SADAKA-İ FITIRIN ÖNEMİ

14 Haziran 2017, 07:07

              GÜNÜMÜZDE SADAKA-İ FITIRIN ÖNEMİ

                                                    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

   Sadaka-i fıtır Ramazan ayının sonuna yetişen ve nisap miktarı mala sahip kadın, erkek, hür, köle ve çocuk her Müslüman üzerine vâcip olan mâli bir ibadettir. Bu ibadetin vacip olduğunu belirten hadislerden çok önce, nübüvvetin ilk yıllarından itibaren Kuran’da açların doyurulması, fakirlere, miskinlere, yetimlere, yolda kalmış çaresizlere Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için teberrüken yardımda bulunulması mükerrer ayetlerde tavsiye edilmiştir. Muhtaç olana yardım Kur’an ve sünnette sık sık vurgu yapılan İslamın temel ilkelerindendir. Bu anlamda fıtır sadakası bir taraftan mü’minin Allah’ın hoşnutluğunu kazanmasına, diğer taraftan da fukaraya gıda desteği sağlanmasına vesile olmaktadır.

   Hicretin ikinci yılında Ramazan orucunun farz kılındığı yılda zekattan önce emredilen ve fitre olarak telaffuz edilen fitre ya da fıtır sadakasının parasal değerinin ne olduğu bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Bu problem sadaka-i fıtrın hangi gıda maddelerinden ne miktar verileceğinin hadislerle belirtilmiş, belirtilen miktarların o gün için birbirleriyle müsavi iken bugün parasal değerlerinin farklılaşmış olmasından kaynaklanmaktadır.

   Özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde şâfii mezhebini taklid eden Müslümanların yoğunlukta olması hasebiyle, bu mesele her yıl Ramazan ayının en önemli gündem maddeleri arasında yer almaktadır. Bunun da en önemli sebebi, şâfii fıkhına göre fıtır sadakasının ancak gıda mallarından verilmesi gerektiği şeklindeki hükümdür. Bununla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı her sene yaptığı araştırmalar sonucunda fitre miktarını belirleyip sorunu çözme yoluna gitmektedir. Ancak bu da yıllarca DİB’in sadece Hanefi fıkhı üzere görüş bildirmesi sonucu, bunun da Hanefi mezhebine göre bir hüküm olduğu gerekçesiyle şâfii mezhebi mukallitlerince kabul edilmemektedir.

   Bu yazımızda fitre ile ilgili tüm şer’i nassları ele alıp değerlendirme yoluna gitmeyeceğiz. Ancak bu nasslara istinaden fıkıh mezheplerinin fitre sadakasının miktarı ve hangi tür maldan verilmesi ile ilgili görüşlerini belirttikten sonra tarihi süreç içerisinde bu ibadetle ilgili bir takım yeni içtihatları ve bunların günümüzde nasıl değerlendirilmesi veya nasıl anlaşılması gerektiği üzerine görüşlerimizi belirtmeye çalışacağız.

   Hanefi mezhebine göre fitre dört şeyden verilir: Buğday, arpa, hurma, kuru üzüm. Miktarı ise buğdaydan yarım sa’ arpa, hurma ve kuru üzümden bir sa’dır. Bununla birlikte fitrede sayılan bütün gıda maddeleri için para, ticari eşya veya istenilen herhangi bir maldan kıymet ödemek caizdir. Çünkü Hz. Peygamber(s.a.v): “Böyle bir günde fakirlerin ihtiyaçlarını giderin.” Buyurmuştur.

   Cumhura göre ise fitre hububat maddelerinden ve yiyecek olarak kullanılan hurma gibi meyvelerden ödenir. Bunun ölçüsü de-aralarında bir takım farklılıklar olsa da bir sa’dır. Bunun da miktarı ortalama 2751 gr.dır.  Cumhura göre fitre ödenecek gıda maddelerinin kıymetini ödemek yeterli değildir. Çünkü ibn-i ömer: “Resulullah(a.s) fitreyi kuru hurmadan bir sa’ arpadan bir sa’ olarak farz kıldı.”diye bildirmiştirBuna uyulmadığı zaman farz kılınan şey terk edilmiş olur.

   Fitrenin miktarı ve hangi tür maldan verilmesi ile ilgili hadis kaynaklarında çok sayıda rivayet mevcuttur. Bu rivayetlere bakıldığında hem Hanefilerin hem de cumhurun görüşünü destekleyen rivayetleri de bulmak mümkündür. Bu rivayetlerin iyice anlaşılması için belki de sadaka-i fıtır’ın maksadı/hikmeti ve o günkü tarihi gerçekliklerin dikkate alınması gereklidir. Bunlar dikkate alınmadan fitrenin  sağlıklı bir şekilde anlaşılması mümkün değildir.

   Her sene Ramazan ayının en önemli konusu olarak fitrenin hangi tür maldan ve ne kadar verileceği meselesi önümüze çıkmaktadır. Bu meselede özellikle Şafii mezhebi mukallitlerinin fitrenin sadece gıda maddelerinden ve en çok da buğdaydan verilmesi gerektiği şeklindeki direnişleri dikkat çekmektedir. Kanâtimizce bu direnişin altında yatan iki sebep vardır. Birincisi aşırı bir mezhep taassubu ve şimdi yeni din mi icat edelim, imamlarımız meseleye son noktayı koymuştur. Bize bugün mezhep imamlarımıza uymak vaciptir, şeklindeki bir yaklaşımdır. İkincisi ise, bunun ekonomik olarak daha cazip gelmesidir. Ne eseftir ki cumhura göre fitre gıda maddelerinden verilir hükmüne dayananlar hurma, kuru üzüm, yağ gibi gıda maddeleri dururken buğdayı ön plana çıkarmaktadırlar. Zira bugün buğdayın parasal değeri diğer gıda maddelerine nazaran çok düşüktür. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, bugün fitresini buğday olarak verecek olan bir Müslüman 2751 gr.X60 kuruş=1.65 tl olarak verir, yine bir gıda maddesi olan hurma veya kuru üzümün kg ortalama 8 tl olduğuna göre 2751 gr.X 8 tl=22 tl’ye mükâbil olur. Görüldüğü üzere bu fark hiç de azımsanacak kadar az değildir.

   Yukarıda vermiş olduğumuz örnekte de görüldüğü üzere bugün bu gıda maddelerindeki kıymet farklılığı, bu miktarların yeniden değerlendirilmesini elzem hâle getirmiştir. Çünkü Hz. Peygamberden farklı gıda maddelerinden farklı miktarlarda fitre verilmesi şeklindeki rivayetler tarihi realite içerisinde ele alındığı zaman bunların kıymetinin eşit olduğu görülecektir.  Şimdi aşağıda tarihi süreç içerisinde bazı sahabe ve müçtehitlerin mevcut duruma göre konuyla ilgili bazı düzenlemelerini aktarmak istiyoruz.

   Hz. Ali Basra’ya geldiğinde mallarda bolluk ve fiyatlarda ucuzluk görmüş, halka hitap ederek “Allah bugün size zenginlik vermiştir. Artık her şeyden bir sa’ verin” demiştir (Nesei, Zekat, Hadis No. 2464; Ebu Davud, Zekat,Hadis No. 1381).

   İbn Ömer’den gelen bir rivayette Hz. Resulullah (s.a.) arpa ve hurmadan birer sa’ verilmesini emretmiş, daha sonra insanlar bunlara bedel olarak buğdaydan iki müd (yarım sa’) vermeye başlamışlardır (Buhari, Zekat, Hadis No.1411).

    Ebu Said el Hudri anlatıyor: “Biz fıtır sadakasını Rasulullah (s.a.) zamanında buğdaydan bir sa’, hurmadan bir sa’ arpadan bir sa’, yağsız peynirden (keş peyniri) veya kurutulmuş yoğurttan bir sa’, kuru uzumden bir sa’ olarak verirdik. Muaviye Medine’ye geldiğinde, Şam buğdayından bunlara muadil olarak iki müd verilmesinde bir sakınca görmediğini soyledi.(İbn Mace, Zekat, Hadis No. 1819)

   Ömer b. Abdulaziz’in o günkü gıda maddelerinin kıymetini dikkate alarak, hilafeti döneminde “Artık buğdaydan da hurmadan da bir sa’ verin.” şeklindeki görüşü de aktarılmaktadı

    Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere fitreden maksadın Allahın hoşnutluğunu kazanmakla birlikte, Ramazan Bayramında ihtiyaç sahiplerinin nisap miktarı mala sahip Müslümanlar tarafından gözetilip ihtiyaçlarının karşılanması olduğu açıkça görülmektedir. Bunun da her dönemin şart ve ihtiyaçları dikkate alınarak farklı şekillerde ifa edildiği gözlemlenmektedir. Yoksa sırf adı geçen gıda maddelerinden verilmesi hususu kastedilmemiştir. Nitekim rivayetlere daha çok gıda mallarının yansımasının sebebi de o günün insanın bu maddelere daha çok ihtiyaç duyduğu gerçeğidir. Zira o dönemlerde rivayetlerde adı sık sık geçen gıda maddelerine olan ihtiyaç ya bizzat tüketilmek veya o malları pazarda ihtiyaç duyulan başka bir mal ile takas etme şeklinde görülmektedir. Bu nedenle sahabe ve tabiin  alimleri tarafından ölçü birimi olarak kullanılmışlardır.

    Sadaka-i fıtır’ın miktarı ile ilgili benzerlik göstermesi açısından, yemin kefaretindeki yoksul doyurmada ve Ramazan orucunu tutamayanların vermesi gereken fidye miktarındaki genel ilke esas alınabilir. Bu ilke “Aile efradınıza yedirdiğinizin orta hallisinden yediriniz.” (maide,89) Şeklindedir. Buna göre fitre sadakasının miktarını mutlak bir şekilde belirlemek yanlış bir tutum olacaktır. Ancak herkesin kendi durumunu dikkate alarak bir miktar belirlemesi daha doğru olacaktır. Rivayet ve içtihatlarda belirlenen miktarların en asgari miktar olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.

   Günümüzde fitrenin miktarı ve hangi tür mallardan verilmesi hususunda cumhurun görüşünü benimseyip de fitrelerini ısrarla gıda maddelerinden ve de özellikle buğdaydan vermeye özen gösterenlerin yaklaşımı doğru değildir. Nitekim cumhura göre Hz. Peygamber devrinde Medine havalisinde yiyecek maddesi olarak buğday mahsulü  pek bulunmadığından fitre malzemesi olan gıda maddeleri arasında yer almamıştır. Buğday fitre verilecek gıda maddeleri arasına daha sonra sahabeler tarafından eklenmiştir. Şimdi, fitresini taklit ettiği mezhebin imamı buğdaydan verilecek dediği için bunda ısrarcı olanlara sormak istiyoruz! Sahabelerin, Hz. Peygamberin fitre verilecek maddeler arasında bahsetmediği halde bu malzeme arasına buğdayı sonradan ilave etmeleri ve Cumhur-u Ulemanın da zamanın şartlarını dikkate alarak buğdayı ön plana çıkarmaları hata mıdır? Eğer bu soruya cevabımız hayır ise o halde günümüz şartlarında buğday veya diğer gıda maddeleri yerine onun parasal değerini- ki bu ihtiyaç sahibinin gözetilmesi için daha faydalıdır- vermek de yanlış olmaz. Yok, buna cevabımız evet ise o zaman hata olduğunu düşündüğümüz bir görüşün benimsenmesi ayrıca bir hata olacaktır.

           Şimdi bütün bunları dikkate alarak günümüzde fıtır sadakasının, bir Müslüman’ın Ramazanda günlük mutfak masrafının parasal değeri ölçüsünde verilmesinin maksada daha uygun olacağını söyleyebiliriz. Ancak cumhurun görüşünü benimsemekte ısrarcı olup da fitrelerini gıda maddelerinden verme yolunu tercih edenlerin de, rivayetlerde geçen diğer gıda maddelerinden(hurma, kuru üzüm, yağ vb.) veya günümüzde en çok tüketilen (pirinç, mercimek, nohut, fasülye vb.)  gıda maddelerinden vermeleri bayramda ihtiyaç sahiplerinin gözetilmesi için daha uygundur. Bütün bunlarla birlikte maddi seviyesi ortalamanın çok üstünde olanlar hariç, DİB’in her yıl fitre ile ilgili görüşünü en asgari ölçü olarak benimsemek de yanlış bir tutum olmayacaktır.

   Bugün İslam Hukuku alanında fitrede olduğu gibi daha birçok meselede koyu bir mezhep taassubu veya mezhep imamlarının/müçtehitlerinin görüşlerinin meseleyle ilgili söylenecek son söz şeklindeki bir yaklaşım tarzından kaynaklanan birçok problemle karşılaşmaktayız. Aslında bu meselelere yaklaşırken, konuyla ilgili hükümlerin tarihi arka planını dikkate almak ve hükümlerden maksadın ne olduğunu tespit etmek daha sağlıklı bir yaklaşım tarzı olacaktır. Zira kendilerini her anlamda taklit etmeye özen gösterdiğimiz ilk dönem müçtehit imamların kendileri de yaşadıkları zaman ve coğrafyanın şartlarını dikkate alarak nasları değerlendirip görüşlerini maksatlara en uygun şekilde serdetme yoluna gitmişler. Burada takip edilmesi gerekli olan şey müçtehit imamların yol ve yöntemleri olmalıdır…Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.

                                 METİN ALKAN

                               EĞİTİMCİ YAZAR

 

Araştırmacı Yazarlar
 Araştırmacı Yazarlar internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Araştırmacı Yazarlar Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
ÖNCEKİ YAZILARI
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ZEKAT , FİTRE VE ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim