MÜ'MİNİN HAYASI İMANINDANDIR
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
İbni Ömer (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) utangaç kardeşine bu huyunu terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçerken ona: “Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu. (Buhari, İman, 24)
Efendimiz (s.a.v)'in “Hayâ imândandır” sözüyle anlatmak istediği şudur: İman insanı fena davranışlardan nasıl alıkorsa, utanma duygusu da tıpkı iman gibi insanın fenalık yapmasına fırsat vermez, onu kötülüklerden vazgeçirir. İnsana insanlığını hatırlatır. Onun herhangi bir hayvan olmadığını, aklına eseni yapamayacağını hissettirir. İşte bu nevi telkinlerle hayâ imanı besleyip olgunlaştırır. Böyle olunca da haya insana ancak hayır kazandırır ve onun tamamının hayır olduğu ortaya çıkar.
Hayâ İmanın Kemâle Ermesine Yardım Eder
Ebu Hüreyre (ra) dan rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "İman yetmiş küsür şubedir. Haya imandan bir şubedir." (Buhari, İman, 9)
Enes (ra) dan rivayet edilmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır: "Her dinin kendine özgü bir ahlakı vardır. İslam'ın ahlakı ise hayadır" (İbn Mace, Zühd, 4321)
Demek oluyor ki, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, hayâ duygusu baştan sona hayır olup insana ancak hayır kazandırır.
Zannedildiği gibi bu asil duygu insanın hakkını elde etmesine engel olmaz.İnsanın rızkını kazanmasına, hakkını elde etmesine engel olan utanma duygusu değil, çekingenliği, korkaklığı ve beceriksizliğidir. Hayâ duygusuyla bu olumsuz özelliklerin hiçbir ilgisi yoktur.
Bu güzel duygu günümüzde maalesef bazı telkinlerle zayıflatılmaktadır.
Açılıp saçılmayı, utanma duygusunu bir yana atmayı çağdaş olmanın bir gereği gibi gösterenler, ne pahasına olursa olsun vazifesini lâyıkıyla yapmayı bir nevi aptallık sayanlar, kaytarmayı ve gününü gün etmeyi işbilirlik kabul edenler insana en büyük fenalığı yapıyorlar. Onun fıtratındaki utanma duygusunu ve vazife aşkını tahrip etmek suretiyle, kendini mükemmelleştirmesine engel oluyorlar. (Riyazü's-Salihin, Terc. ve Şerhi, Komisyon, C.4, s. 79 Erkam yay.)
Hz. Peygamberin Hayası
Muhakkak ki sen yüce ahlak üzeresin. (Kalem, 68/4) Hz. Aişe'ye Hz. Peygamber (s.a.v)'in ahlakı nasıldır diye sorulduğunda Hz. Aişe: "Siz Kur'an'ı okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur'an'dır." buyurdu. .(Camiu's-sağir, 2/ 423, 6831)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’ şöyle dedi: Resûlullah (sav) örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık. (Buhari, Edep, 72)
Ebû Saîd el-Hudrî hazretleri Peygamber (s.a.v)’ın sahip olduğu üstün hayâ duygusunu gereği gibi anlatabilmek için, Onu bu açıdan bir genç kıza benzetmektedir.
Onun bu üstün edebi, Allah’a veya insanlara ait bir hak çiğnendiğinde, olayın ayıp veya çirkin oluşuna bakmadan derhal müdâhale etmesine engel teşkil etmezdi. (Riyazü's-Salihin, a.g.e )
Hz. Peygamber insanların en hayalısıydı. (Buhari, Tefsir, 4793) Ebu Eyyüb'den (ra) rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Dört haslet peygamberlerin özelliklerindendir: Haya, güzel koku sürme, misvak kullanma ve nikah" (Tirmizi, Nikah, 1101)
Ben-i Asar'dan Eşecc şöyle rivayet etmektedir. Hz. Peygamber bana şöyle buyurdu: "Sende iki huy vardır ki Allah Azze ve Celle onları sever. Onlar da: Hilm (yumuşak huyluluk) ve hayadır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 18305) Enes (r.a) şöyle buyurdu: Nebi (s.a.v) ahlakça insanların en güzelidir. (Buhari, Edeb, 6203)
Hayasızlığın Zararları Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap
Ebu Mes'ud el-Bedrî rivayet ediyor. Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır. "Peygamberlik sözlerinden insanlara ilk ulaşan söz: Utanmazsan dilediğini yap!" (Buhari, Edeb, 78/6120)
Allah Bir Kulun Helakini Dilerse
"Allah bir kulu helak etmeyi dilediği zaman ondan hayayı alır. Ondan hayayı aldığı zaman artık ona Allah'ın gazap ve cezası gelir. Allah'ın gazabı geldiğinde de ondan emanet duygusu çekilip alınır. Güvenirlilik alındıktan sonra o kimse hainleşir. O hainleşince de ondan merhamet çekilip alınır. Ondan merhamet alındığı zaman da o kimse artık kovulmuş ve lanetlenmiş olur. Kovulup, lanetlendiği zaman da İslam bağını boynundan çıkarmış olur ." (İbn Mace, Fiten, 4190)
Hayasızın Gıybeti Olmaz
Enes b. Malik (ra) dan rivayet edilmiştir. Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim haya perdesini üzerinden atarsa onun (hakkında konuşmak) gıybet sayılmaz." (Beyhaki, Şehadat, 21443)
Şu halde mü’min, başkalarının yanında yapılması ayıp olan davranışlardan kaçınmalıdır. İnsana utanç veren hareketleri başkaları yaptığı zaman bundan rahatsızlık duymalıdır.
Haya ve Edepten Mahrum Olan İnsanlardan Her Türlü Kötülük Beklenir
Öncelikle haya duygusunu kaybeden ve ar perdesi yırtılan insanın kaybedecek başka bir şeyi kalmamıştır. Kısaca bunlara kötülüklerin yuvası olarak bakılabilir. Başta büyük günahlar olan zina, kumar, haksızlık, gasp, içki, adam öldürme, namussuzluk, zayıfları ezme, kaba hareketler, saygısızlık, başkalarının haklarına riayetsizlik, anne ve babaya itaatsizlik vb. diğer her türlü kötü fiili bunlardan bekleyebiliriz.
Hayanın Getirdiği Faydalar
"Haya, ancak hayır getirir." Büşeyr b. Ka'b hikmet konusunda yazdığı mektubunda şöyle demiştir: "Vakarlı (ağırbaşlı) olmak hayadandır, sekinet (gönül huzuru) de hayadandır." (Buhari, Edeb, 6117)
Haya İmandandır; İman İse Cennete Götürür
"Haya imandandır, iman ise cennete götürür. Ahlaksızlık ise cefadandır. Cefa ise sahibini cehenneme götürür." (Tirmizi, Birr, 2140)
"Haya ve utanma duygusu imanın birer parçasıdır. Ahlaksızlık ve insanlara gösteriş için söylenen sözler nifaktandır." (Tirmizi, Birr ve's-Sıla, 2159)
Hz. Peygamberin huzurunda iki sahabinin tartışması Hucurat süresinin inmesine sebep olmuştur.
Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır. (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir. (Hucurat, 49/1-2)
Tefsirlerde Ben-i Temim kabilesinden gelen bir kafilenin dışardan yüksek sesle "Ey Muhammed dışarı çık" diye seslendiklerini ve bu ayetin de onların bu kaba davranışlarını zemm maksadıyla nazil olduğu bildirilmektedir.
Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır. (Ahzab 33/53)
Gerek fert ve gerekse toplum açısından ele alındığında edep ve haya kişilik gelişimi, ruh sağlığı ve insanlar arası ilişkilerin sağlıklı yürümesi için önemli bir yere sahiptir.
Allah’tan Hayâ Etmek
Ey Allah'ın elçisi ihsan nedir? Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: "Allah'ı görmesen de O'nu görüyormuşçasına ibadet etmendir. Sen O'nu görmezsen de O seni görüyor." (Müslim, İman, 106)
Haya ile iman, haya ile eylem arasında var olan ilişkiler, temelde insanın Allah’tan hayâ etmesi gerektiği noktasında birleşmektedir. Kısaca, hayâ duygusunun esası, Allah’tan hayâ etmektir denebilir. Allah’tan hayâ etmek, O’nun emirlerine karşı gelmekten, yasaklarına uymamaktan kaçınmak şeklinde dışa yansır. Bu yansımanın temelinde, kulun; Allah’ın, istemediği bir iş ve hal üzere bulunmaktan uzak durma yönelişi yer alır.
Bu da bilinç ve kişinin kendini kontrol etmesi, davranışlarını ayıklamaya tabi tutması, Allah’ın her an kendisini görüp gözetmekte olduğunu unutmaması ile gerçekleşir. Erişilen bu şuur ve bilinç halini Hz. Peygamber (s.a.s.) “ihsan” diye nitelemektedir. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun. METİN ALKAN
EĞİTİMCİ YAZAR