Biraz düşününce, gece düşüyor üzerime; savaşıyoruz neresi ak neresi kara diye...!
Doğrudur...
Aşk; yüreği yakar. Yandıkça pişer yürek ve asla satılık değildir. Gözden göze, gönülden gönüle, elden ele dolaşmaz...!
Hele hele sokak aralarında, sessiz sedasız parklarda; el ele, göz göze, diz dize kesinlikle gezintiye çıkmaz. Seviyorum, aşığım diye içkileri kafaya dikip, umarsızca eylemlerde bulundurmaz...
Evet, yine doğrudur...
Aşk; yakar, kavurur, acıtır, ağlatır ve süründürür, fakat bunlar sokak aralarında değil... Gönlünün Aşk-ı muhabbet diyarında, bir sen bir "O", bir seccadenin baş ucunda sessizce yaşanır...!
Aşk; alıp götürmüyorsa canı Hakk'a; neylesin bu can, Leyla'yı da Mecnun'u da bu Dünya'da...!
...
Mil çekilmiş gözlerine,
Kuşlar uçuşur,
Küflenmiş yalnızlığın üzerinde...!
Geceye nice gitmeler karışır,
Yalnızlığa yalnızlık yakışır,
Sönerken mutluluğun kandilleri,
Sevdanın boynu bükük,
Yüreği yetim kalır...!
Dibi delik heybemdeki tüm kelamlar,
Akıp giden zamanda kayboldular,
Yüreğimi aşk ile uyuturken,
Gözlerimin sesi semaya uzanır,
Toprağa damla damla aşk karışır...!
Yüreğimde sonbahardan kalma rüzgar,
İçim çekilir, içimin derinliklerine,
Ahlar büyür yüreğimin derinliklerinde,
Avuçlarıma acıları dolayıp,
Yürüyorum,
Sonunu bilmediğim gidişlere...!
Bil/sen de olur bilme/sen de,
Yorgunum Dünya teninde,
Sev/sen de olur sevme/sen de,
Üzgünüm Dünya teninde...
Bir yürek harbinden çıkıp,
Yollara düşmeyi kolay sanma...
Parça parça, bölük bölük acılarla sabahlayıp,
Tebessümü taçlandırmayı kolay sanma,
Unutmalara nakşeylemedim hiç gönlümü,
Dualara yüz sürüp, gözyaşlarıyla sardım hüznü...!
Şimdi yüreğimden söküp atabilsem,
Kaldırabilir miyim dualarımın ağırlığını,
Gelip geçen zamanı eleyip ömrüme ek yapsalar,
Biliyorum, yine düşersin dualarıma gözyaşlarıyla...
Kimin duasıyla düştün ki ömrüme,
Hâr oldun düştün yüreğime,
Nar oldun düştün ellerime,
Hâr-ı nar oldun düştün yutkunamadığım cümlelere...
Narbuhar oldun; yüreğimde nar, elimde nur oldun...
Bu aşk; şehit düşer mi ki yüreğimde...!
Damla gözyaşlarım damla, Pınar gibi ol...
Yürek yansın hâr-ı nar olsun, Pınar'a dolsun...
Şimdi acı bir nefes gibisin, kalbimin ritmisin...
Pınar'a düşen sert bir ç/ağlayan gibisin...
Büklüm büklüm yüreğim bükülür...
Gözlerimin yası yine Pınar'a dökülür...!
Şimdilerde;
Zemheri ayazlarda kaldım,
Dışarıda nice nice kurtlar uyur,
Dalıp dalıp kaybolduğum aşka,
Nice gözler kurulur.
Acıları hiç esirgemedim kendimden,
Kaçmadım ki hiç sîretine namzet kayıp suretinden,
Kaçtım hep nefsimden...!
Gecenin bir yarısı ve sessizlik insanı içine çektikçe çekiyor. Dilimde aşk, gözlerimde yıldızlar... Avuçlarımın arasından süzülerek geçen, bağrında pınarların kokusunu saklayan serin rüzgar...!
Fısıldıyor içimde ki ses, aşk nedir diye?
Sessizce ruha işleyen, hücrelere ilmek ilmek işlenen,
Arayıp da bulamadığın, bulup da doyamadığın,
Sessizce yakan, sessizce kavuran, göz yaşına sarılan,
Dünya kabuğuna sığmayan, yürekte can atan,
Ve;
Esiyor içimdeki nefes ruhuma!
Aşk; Allah'tır...!
Diye...
Aşk ALLAH'tır!
Dua ile...