Fedakarlık nedir ? Bir aşk mı ? Bir tutku mu ? Şefkatin bir yansıması mı ? İmanın bir göstergesi mi ? Cihadın özü mü ? Hizmetin ruhu mu ?
Bediüzzaman Hz. gibi değil dünyanı ahiretini dahi feda etmek mi ? Milletin imanı için kendini ateşe atmak mı ? Hüsrev abi gibi günlerce yemek yemeden Nur Risalelerini yazmak mı ? Dikenler arasından ellerinin kanını gülün rengine karıştırıp da güller toplamak mı ? Gerekirse kutsi çiçekleri kanımızla sulayarak yetiştirmek mi ? Leyla arar gibi Nur arayanların Mecnun'u ve meftunu olmak mı ?
Peki Risale okumakta ki fedakarlık nedir ? Onu Televizyona telefona ve internete tercih etmek fedakarlıktır . Televizyon başından kalkıp yan odaya geçmek ve Risale okumak manevi bir cihattır . Bunu yapabilen belki de hicret sevabı alacaktır . Bu teknoloji çağında başarılan en güzel menfi ibadetlerden biridir . Çünkü " Mp3 çalarlar , o çalarlar , bu çalarlar bunların hepsi kitap okumaktan çalarlar ! "
Dizi meftunu olduğumuz , bir sonraki bölümünü iple çektiğimiz televizyon dizileri kadar değer vermemektir fedakarsızlık . Bir sonraki Risale bölümünde ne olacağını ? Ne anlatılacağını ? Hangi hakikat deryasına kayık açılacağını merak etmemektir fedakarsızlık .
Senin için , sevdiklerinin imanı için hapishanelerde sigara içenlerden biten paketleri toplayarak onlara Risale-i Nurları yazmaktır aşkın adı ve hapishanede mürekkep bulamadığı zaman jiletle koluna çentik atıp kendi kanıyla Risale-i Nurları yazmaktır fedakarlığın adı . Sıcak döşeklerinden çıkıp bir sohbete gitmeye bile üşenenlerin imanı için ayaklarının altı parçalanana kadar sopa yemektir fedakarlığın adı . Senin imanını senden çok düşünenlerin lezzetidir fedakarlığın tadı .
Allah'ın izni ile bu kadar çileler ile yazılmış , uğrunda işkenceler görülmüş Risale-i Nur gibi bir şaheseri yazabilmek için Üstad'ımız Afyon Hapsinde iken ? 10 ? 20 derecede zehirlenmiş bir vaziyette , battaniye yok , ilaç yok . Kimin için çekmiş bu ızdırapları ? Kimin için bu fedakarlıklar ? Bizim için çekmiş değil mi ?
Üstad Hz. belki lisan-ı hal ile bizlere şöyle diyor . " Bu eserler o kadar sıkıntılar içinde yazıldı . Hem ben o kadar soğuklar içerisinde bu eseri telif ettim . Sizler kaloriferli , sobalı ve rahat döşeklerde , rahat koltuklarda oturup çayınızı demleyip günde 5 ? 10 sayfa dahi olsa Risale-i Nur'dan okuyuverseniz , o Nur ile Kur'ana ve sünnete tutunsanız ve imanlarınızı kurtarsanız. Beni de bu güzelliğe vesile etseniz . "
Üstad Hz. lisan-ı hal ile böyle diyor ise bizlerde nefsin mırmırlarını yenip günde on dakikamızı dahi ayırıp bu eserleri okumalıyız. " Hastayım ! " deyip kitabı elimizden bırakmamalıyız , " Yorgunum ! " deyip kitabı elimizden bırakmamalıyız .
Nefsimiz ve şeytanımız " Okuma ! " dedikçe biz daha çok okuyacağız , Nefsimiz ve şeytanımız " Bu kitapları dağıtma ! " dedikçe biz daha çok dağıtacağız , yayacağız . Çünkü bizler Risale-i Nur'un meftunuyuz , aşığıyız , Risale-i Nur'a çok büyük bir iştiyak duyuyoruz . Nefs ve şeytandan gelen tazyikatlar onlar vasıtası ile Cenab-ı Hak tarafından bizlere vurulan bir kamçıdır . Bizim daha çok okumamıza gayret verecek olan şeylerdir. Onlar bize karşı tazyikat yaptıkça bizler de okumaya karşı tazyikat yapacağız.
Fedakarlık külliyat dağlarını tekrar tekrar aşmak ise okuma basamakları ile o dağları aşacağız . Fedakarlık külliyat deryasını tekrar tekrar geçmek ise okuma gemisi ile o deryayı gezeceğiz İnşallah .
Türker ELMAS