Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

ZEKAT VESADAKA

08 Temmuz 2014, 15:35

MAKALE ZEKAT VE SADAKA Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla İslam, insanların yeryüzü serüvenini barış ve esenlik ile sürdürüp ahiret hayatında da saadet ve gönül hoşluğu elde etmeleri için gerekli temel ilkeleri kapsayan tek dindir. Allah (c.c.), kadın olsun erkek olsun bütün insanları yeryüzünün idarecisi ve mimarı olarak görevlendirirken onların bu kutsal görevi en güzel şekilde yapabilmeleri için ihtiyaç duyacakları prensipleri de “İslam” ile bildirmiştir. İşte zekât, insanın yeryüzü serüvenini başarıyla sonuçlandırmak için ihtiyaç duyduğu ve İslam’ın şartları şeklinde de formüle edilen temel ilkelerden biri olarak oldukça dikkate değerdir. Zekât, insanı madden ve manen arınmaya ve olgunluğa ulaştıracak mali bir ibadettir. Allah zekâtı farz kılarak zenginlere, mallarının/paralarının belirli bir kısmını her yıl düzenli olarak fakirlere, ihtiyaç sahiplerine vermelerini emretmiş; bunu fakirin hakkı ve zenginin yerine getirmesi gereken bir görevi saymıştır. Kur’an’da Allah (c.c.), takva sahiplerinin yeryüzünde güzel davranan kimseler olduğundan bahsederken “…ve mallarında muhtaç ve mahrumların hakkı vardır.” (ez-Zâriyât; 51/19) “Bunlar sahip oldukları mallarda muhtaç ve mahrumun belli bir hakkı bulunduğunu unutmazlar.” (el-Meâric; 70/22-25) diyerek daha Mekke dönemindeyken Müslümanları bu kutlu vazifeye hazırlamıştır. Bu görevi yerine getiren kişiler, zekâtın kelime anlamına da uygun olarak kendilerini ve içinde bulundukları toplumu arındırmış olacaklardır: “Onların mallarından sadaka (zekât) al. Onunla kendilerini temizlemiş ve arıtıp geliştirmiş olursun.” (et-Tevbe, 9/103) Zekâta “sadaka” da denilmektedir. Sadaka, zekâttan daha geniş olarak Allah (c.c.) için gönüllü olarak yapılan her türlü bağış ve infakı içermektedir. Özelde zekât, genelde ise sadaka İslam’ın, bireylerin ve toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamada sosyal yardımlaşma aracı olarak devreye soktuğu ekonomik bir sistemi de ifade etmektedir. Şüphesiz insan, sosyal bir varlık olarak içine doğduğu toplumun fertleriyle çeşitli münasebetler içindedir. Bu ilişkiler ağında kendisi de tıpkı diğer insanlar gibi alan ve veren, bir başka ifade ile istifade edip faydalanan ve katkı sunan konumundadır. İnsanın içinde bulunduğu toplumun sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için, bu alışverişin belli bir denge ve uyum çerçevesinde sürmesi gereklidir. Bütün insanların insanca yaşayabileceği bir toplum hedefine sahip olan İslam, bu çerçevede, insanlar arasında varolan ekonomik farklılıkları en aza indirmek ve insanlar arasında barış ve kardeşliğin tesisinde en önemli faktör olan ekonomik dengeyi sağlamak için toplumun ihtiyaç duyduğu sosyal güvenlik kuruluşlarını da oluşturmuştur. İşte zekât ve sadaka ibadetleri ve bunlarla ilgili olarak oluşturulmuş kurumsal yapılar olan okul, köprü, aşevi, konaklama merkezleri, su kuyuları, yetimhaneler gibi sosyal içerikli hizmetler sunan hayır kurumları ve vakıflar, insanların insanca yaşamalarına bir katkı olduğu gibi, toplumsal barış ve huzur için de vazgeçilmezdir. Zekât ve sadaka ile geliştirilen bu sosyal yardımlaşma şekilleri toplumda zengin-fakir arasında varolan servet farkından kaynaklanabilecek dengesizlikleri en aza indirmek hedefindedir. İslam, servetin belli ellerde tekelleşmesine karşı tutumuyla oldukça dikkate değer bir ilkeye sahiptir. Toplumda zengin-fakir arasında oluşabilecek dengesizliği zekât ve sadaka ibadetlerine verdiği önem ile göstererek yalnızca zenginlerin değil, her ekonomik güç sahibinin kendinden daha zayıf konumda olana sahip çıkacak bir ahlaki duyarlılığı geliştirmesini beklemektedir: “…Ta ki mal, içinizden zengin olanlar arasında elden ele dolaşan bir servet hâline gelmesin…” (Haşr; 59/7) Bu hedefin gerçekleştirilmesi de öncelikle bireylerin mutluluğunu ve dolayısıyla da toplumun esenliğini sağlamaya yönelik önemli bir adımdır. İslam âlimleri, bir toplumda sadaka/infak anlayışının yeterli derecede gerçekleşmemesi neticesinde ortaya çıkabilecek toplumsal huzursuzluk ve olumsuzluklardan toplumun bütün imkân sahiplerinin sorumlu tutulacağına da dikkat çekmektedirler. Zira bir toplumda zenginlerin ve fakirlerin bulunması doğal olmakla beraber, zengin ve fakir arasındaki ekonomik farkın uçuruma dönüşmemesi, zenginin daha zengin fakirin de daha fakir düşeceği durumların oluşmaması için ekonomik durumu iyi olanın diğerini düşünerek hareket etmesi en temel insanlık görevidir. Zekât ve sadaka, insanın elinde bulunan her nimetin gerçek sahibinin Allah olduğunun hatırlanmasını sağlayan en önemli ibadetlerden biridir. Zengin olanlar, yeryüzünde çalışmalarının karşılığını elde ederken o kazancın Allah’ın lütfu ile kendilerine bağışlanmış olduğunun farkında olmalıdırlar. İşte bu farkında oluş, kişiyi varlığın esas sahibi için infaka yönlendirici bir muharrik güçtür. İnsan, Allah’ın kendine lütfettiğini yine Allah için, Allah’ın yarattığı insanlara ve mahlukata vermektedir: “De ki: ‘Şüphesiz Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Siz Allah için ne verseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe; 34/39) İnfak eden, infak edebilme gücüne sahip oluşunun şükrünü ve minnet duygusunu duyarak yaptığı her güzel işten kalbî bir emniyet hissetmekte, Allah’ın, bir vücudun azaları gibi oldukları muhtaç kardeşlerinin ihtiyacını kendi elleriyle karşılama lütfuna mazhar olmanın huzurunu yaşamaktadır. İnsan zaaflarla malul bir varlıktır. Bilhassa dünya hayatının çeşitli nimetlerinden sayılan mal, mülk ve servet sahibi olma hırsı onun terbiye edilmesi gereken bir özelliği olarak öne çıkmaktadır. İşte zekât ve sadaka ibadeti insanı mal ve servet hırsından alıkoymaya yöneliktir. İnsan, infak ahlakıyla mal tutkusundan kurtularak özgürleşir. Böylece hem sevgisini Allah’a yöneltmiş hem de içinde yaşadığı toplumun fertlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olur. Zekât ve sadaka insanlar arasında bir ilişki, iletişim ve paylaşım aracı olarak da görülür. Zira zekât veren bir Müslüman, toplumun fakir insanlarıyla ilgilenir, kardeşleri olan muhtaç insanları arar bulur, onların yardımına koşar. Şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.v.) de, bu yöndeki öğütleri ile Müslümanlar arası iletişimin daima canlı olması gerektiğine dikkat çekmektedir: “Bütün Müslümanlar bir kişi gibidirler; birinin başı ağrırsa hepsinin başı ağrımış olur, birinin gözü ağrırsa hepsinin gözü ağrımış olur.” (Câmiu’s-Sağîr) “Yanı başında komşusu aç iken tok yaşayan mümin olgun bir mümin değildir.” (et-Terğib ve’t-Terhîb, III. 358). Sonuç olarak zekât; bireysel kişiliğimizi geliştirip olgunlaştırıcı olduğu kadar toplumun sosyal barış ve esenlik içinde olmasını sağlayan, başka insanlar için bir şeyler yapmanın aynı zamanda kendi bireysel saadetimizin de anahtarı olduğunu öğreten önemli bir ibadettir. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun. METİN ALKAN EĞİTİMCİ YAZAR

Araştırmacı Yazarlar
 Araştırmacı Yazarlar internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Araştırmacı Yazarlar Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
ÖNCEKİ YAZILARI
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ZEKAT , FİTRE VE ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim