Risale-i Nurları başkalarına öğretmek için değil, kendi hastalıklarımızı düzeltmek için okuyacağız. Kendi istifademize okuyacağız . Hepimiz manen hastayız . Risale-i Nur’u 1.2.3. dönem talebeler kendilerine okudular çok istifade ettiler. Daha sonrakiler başkalarına okudular hiç istifade edemediler. Risale-i Nur’a en çok bizim ihtiyacımız var. Nefsimizin ihtiyacı var . Küçük bir kağıda ‘nefsime okuyorum’ diye yazıp şahsi okurken ve sohbet ederken önümüze bu kağıdı koymalıyız.
Risale-i Nurlar pür-merak ve pür-iştiyak ile okunmalıdır. Risale-i Nur okuyan “hel min mezid” ( daha yok mu ? ) demelidir. Böyle diyen okuyucularına Risale-i Nurlar Ayatü’l Kübra Risalesinde gezen o seyyah gibi bütün eserlerini ve bölümlerini ve bütün sırlarını bir bir açacak ve o bölümler “ bize de bak , bizi de oku!” diyecekler.
Risale-i Nur’u manay-ı harfi ile okumalıyız . Manay-ı ismi ile okursak , sadece bilim kazanma yönünde , mantıken okursak , kalbi ve imani meseleleri katmadan okursak felsefeye ve bilime kayarız . Manay-ı Harfi ile Risaleleri okumak her satırda Allah’ı görmek demektir. Risale-i Nurlar tevhid eksenli okunmalıdır . Her satırdan Allah’a çıkacak bir yol bulunmalıdır .
Bu remzler öyle hayret-bahş ve harikanüma eserlerdir ki okuyan ilim aşıklarına ezvak-ı namütenahi ve hissiyat-ı ulviye-i rakika bahşetmektedir. Ne kadar okursanız okuyun, bir daha ki okuyuşunuzda hiç okumamış gibi olursunuz hadsiz bir zevk-i manevi ve nihayetsiz bir hazz-ı ruhi ile okursunuz.
Devamlı okumalıyız , Risale-i Nur’lar canlıdır . Eserler her gün kendini yeniler , bir defa okuduğumuz yeri tekrar okuduğumuz zaman sanki hiç okumamış gibi hissederiz . Güneş gibi her gün başka şekilde doğar, her okumada ayrı güzellik vardır.
Bakmak görmek demek değildir. Duymak işitmek demek değildir. Ebu Cehil Efendimiz (asm) a baktı ama göremedi, duydu ama işitemedi. Bizlerde Risale-i Nurları okurken görmeli ve işitmeliyiz. Risale-i Nur gözü ile bakmak Kur’an gözü ile görmektir , her bakan göremez .
Her Risale birbirine bağlıdır o yüzden bütününü okumalıyız yani bütün külliyatı bir bütün olarak tahlil edebilme yeteneğimiz olmalı . Külliyata hakim olacak derecede çok tekrarla külliyatı bitirmeliyiz . Risale-i Nur’un bütün cüz’leri birbirine bağlıdır. Manen bağlantıları vardır. Okuyana ve dinleyene sırran derler ki: Bu okuduğun kitapta bizdeki hakikatların uçları da kokuları da ve işaretleri de var. Dikkat etsen görür, çalışırsan anlarsın. Kendini versen açılır , gül çiçeği gibi açılır.
Risale-i Nurlar mürşidane ve çok yüksek olduğundan gayet dikkatli tahlil ederek okunmak icab ediyor. Serdeylediği delail-i akliye ve mantıkiye o kadar tatlı ve hayret-bahştır ki, insan okudukça okuyor ve nammütenahi bir zevk-i manevi hissederek hiç elinden bırakmak istemiyor. Bu sebeple bir defa okumak kafi değil. Hepsi yanında bulunup daima okunmalıdır.
Risale-i Nur’un mübtelası , aşıkı , meftunu olmalıyız . Mecnun için Leyla ne ise şakirt içinde Risale-i Nur o olmalıdır . Eserler ilk okunuşta hazm edilmez. Latifeler doymadan anlaşılmaz . Akıl , kalp , ruh bütünü ile o hakikatlari hazm etmeden anlaşılmaz . İlk başlarda tarama okuması yapıp hızlı gidebiliriz ama daha sonraları gayet yavaş ve dikkatli okuyup, anlamaya çalışmalıyız, takıldığımız noktaları tecrübeli okuyanlara sorarak istifade daha fazladır.
Risaleler bize hem çok yakın , hem de çok uzaktırlar. Bizler yakını uzak ediyoruz. Risale-i Nur’dan Nur almaya bakalım. Risaleler Nur fabrikası her bir eser Nur mağazası, her bir bölüm nurlu birer elmastır.
Anlamaya çalışma ! Okumaya çalış ! Çok okumaya alış ! Külliyatın içine karış ! Allah’a ulaşmak için satırlarda yarış ! Vesselam …
El Baki Hüve’l Baki
Kardeşiniz
Türker ELMAS