İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’ân-ı Kerim okunurken çeşitli şekillerde dinleyebilirsin.
1. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nübüvvet kürsüsüne çıkıp insanlığa hitaben Kur’ân’ın âyetlerini tebliğ ederken, kıraatini kalben ve hayalen dinlemek için kulağını o zamana gönder. O fem-i mübarekinden çıkar gibi dinlemiş olursun.
2. Veya Cebrâil (a.s.) Hazret-i Muhammed’e (a.s.m.) tebliğ ederken, her iki hazretin arasında yapılan tebliğ-tebellüğ vaziyetini dinler gibi ol.
3. Veya Kab-ı Kavseyn makamında, yetmiş bin perde arkasında Mütekellim-i Ezelînin (Ezeli kelam sahibinin) Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma olan konuşmasını dinler gibi hayalî bir vaziyete gir. (Mesnevi-i Nuriye – Zeylü’l Habbe)
Zamanım yok, yorgunum deyip okumamazlık yapmamalıyız . Nefsin mırmırları kedinin mırmırları gibidir. Zafiyet bizlerde. Okuma konusunda çok eksiklikler yaşıyoruz . Risale-i Nur’ları okumaya kendimizi tam anlamı ile verememişiz. Risale-i Nur’lar içerisinde bizleri ubudiyete , takvaya , salih amele götürecek yerleri görmüyorsak hata bizlerde.
Risale-i Nurları kabul ederek, kanaat ederek okumalı ve dinlemeliyiz, iyi bir dinleyici olmalıyız . Risale-i Nur’u dinlemeliyiz çünkü en iyi dinleyici Efendimiz (s.a.v) ’ di . O (asm) vahyi dinliyor ve yorumluyordu. Kulak dilden öncedir. Allah (c.c) bizlere iki kulak vermiş bir ağız vermiş demek ki iki dinleyip bir konuşmak lazım gelir .
Evvela dinlemeliyiz ! Risaleleri okumak da bir dinleme şeklidir . İlk okuyuşlarda kendimizi biraz yalnız hissedebiliriz . Risale-i Nurları okurken sıkılıyorum , anlamıyorum diyenler bu dönemi hala atlatamamış demektir . Risale-i Nur okuyorlar fakat yalnız okuyorlar . En azından bir müddet tecrübeli bir abinin dizinin dibinde okunmalıdır . Daha sonra yavaş yavaş kendimizi Üstad’ımızın rahlesinin önünde sanki Risale-i Nur’lar yeni yazılıyormuş gibi bizlerde o katiplerin yanında bir kenarda dinliyormuş gibi hissederek okumalıyız . Daha sonra Efendimiz (asm) Üstad’ımıza ders verirken o hakikatleri bir kenardan dinliyormuşçasına okumalıyız . Daha sonra Kudreti Ezeliye’nin meleklere verdiği sünühatı Üstad’ımızın kalbine bahşederken bir kenardan dinliyormuşçasına okumalıyız . Risale-i Nur’u okumayana Risale-i Nur’u dinletmek zordur. Önce okumak sonra okumada kemalata ulaşma gayreti içerisinde olmalıyız .
Risale-i Nurlarda sonsuza açılan pencereler vardır . Risale-i Nur çok büyük bir saray hükmündedir . Risale-i Nurlarda sınır yoktur . Risale-i Nurları okumakta sınır yoktur . Risale-i Nurları anlamakta sınır yoktur . Her okuyuşta ve her kişide farklı manalar açılımlar olabilir .
İtiraz etmeden , sahiplenerek okumalıyız ! Anlamıyorsak “ Rabbim kolaylaştır , bu eserlerin sırlarının hazinelerinin anahtarlarını bizlere lutfet” demeliyiz . Hangi öğrenci öğretmenine itiraz etmiş de diploma almış , biz Kur’ana talebeyiz, talebeliği bırakıp Kur’ana Risale-i Nurlara öğretmenlik yapmaya kalkıyoruz.
Okuduğumuz eserleri anlamadığımızda oflayıp, püfleyip sıkılmamalıyız. Çünkü bu bir imtihan olabilir. Şükredip , okumaya devam etmeliyiz. Israrla ve kabul ederek ve devamla okumalıyız . Kişi bilinç altının çocuğudur. Ne okuyorsak biz oyuz. Risaleler baştan mücmel gider, gittikçe genişlenir, aydınlanır. Bu da çok okuma ile başarılabilinir .
Her an okuyoruz, önemli olan doğruyu doğru bir şekilde okumak . Doğru okumayı doğru öğreten Risale-i Nur’dur. Bütün varlık bir kitaptır. Varlığı okumak isteyen Risale-i Nur okusun.
Bir eser okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman, evvela yani: “Kim söylemiş? Kime söylemiş? Niçin söylemiş? Ne makamda söylemiş?” olan bir kaide-i esasiyeyi nazar-ı itibara almalı. Evet, kelâmın tabakatının ulviyeti, güzelliği ve kuvvetinin menbaı, şu dört şeydir: Mütekellim, muhatap, maksat ve makam. Yoksa, her ele geçen kitap okunmamalı, her söylenen söze kulak vermemelidir. Meselâ, bir kumandanın, bir orduya verdiği arş emriyle, bir neferin arş sözü arasında ne kadar fark vardır. Birincisi, koca bir orduyu harekete getirir; aynı kelâm olan ikincisi, belki bir neferi bile yürütemez. ( Sözler – Konferans )
Sahabe efendilerimiz ayda bir Kur’an hatimi yaparlarmış . Ey Kur’an şakirdi ! Ey Risale-i Nur şakirdi ! İki gün geçti külliyattan hala bir yer okumadın! Öyle ise daha neyi bekliyorsun ? İlla bir mucize mi bekliyorsun ? Bir keramet mi bekliyorsun ? İlla Peygamber Efendimiz (asm) gelip Kur’anı Kerim’i Risale-i Nurları elimize mi versin ? Üstad’ımız gelip bunları okuyun mu desin ? Hiç kimse merak etmesin çünkü diyorlar . Gözle görmesek bile manen sürekli bizimle beraberler .
Öyle ise ey şikemperver ve okumayı sevmeyen nefsim ! Sevgili ile buluşman için yerinden kalk ! Sonsuza açılan pencereler olan Risalelerin önüne set geren bilgisayarın , televizyonun başından kalk ! Fenafi’l Kur’an ol ! Fenafi’l Risale ol ! Vesselam …
El Bâki Hüve’l Bâki
Kardeşiniz
Türker ELMAS