Geçen sene İzmir’in hastanelerini dolaştım . Amacım insanların genel anlamda en çok sıkıntıları olan rahatsızlıklarını ve o rahatsızlıklarının kaynağını araştırmak ve çareler bulmaktı. Bunun için nasıl bir yöntem geliştirmem gerektiğini düşünürken , hastanelerde verilen sıra numaralarının tüketiminden bu soruma cevap bulabileceğimi düşündüm ve sonuç ürkütücü idi .
Dahiliye , Genel Cerrahi , Diş vb. gibi bedensel hastalıklara hastanelerdeki birimlerin verdikleri randevu sıra numaraları sürekli bulunurken , bazı birimlerin sıra numaraları çok çabuk tükeniyor bir hafta sonrasına , hatta bir ay sonrasına randevu veren hastahaneler vardı.
Dikkatimi çeken birimlerden birisi göz polikinliği idi ve aklıma şu soruyu getirdi . Acaba İzmir ilinde çok mu kitap okunuyordu da insanların gözlerinde bu kadar problem vardı ? Zaten bir göz ya kitap okumaktan ya da televizyon , bilgisayar vb . gibi cihazların hayatımıza çokça girmesinden bozulabilirdi . İşte bu sebeplerden dolayı oluşan göz bozulmaları bu birimin numara sayısını artırmıştı ve randevu almak çok zordu . Bunun sebebi ya çok okumaktı ve ya çok izlemekti .
“ Güzel gören güzel düşünür “ düsturu ile kendi kendime ;
- İzmir kültür düzeyi yüksek şehirlerden bir tanesi olduğuna göre , bu gibi rahatsızlıkların genel anlamda artışı normaldir.
Deyip kendi kendimi teselli ettim .
Peki bu şehrin ve bu ülkenin güzel insanları gözünü bozar derecede hangi kitapları okuyorlardı ? Yani gözünün nurunu hangi kitaplar üzerinde akıtıyorlardı ? Yine “ güzel gören güzel düşünür “ düsturu yardımıma yetişti ve beni yine hüsn-ü zan deryasına yönlendirdi .
İnsan insan olduğunun farkında ise , madem ömür kısa , madem okunacak şeyler çok , madem bizi bekleyen bir ahiret hayatı var ve madem dünya o ahiret hayatının bir tarlası hükmündedir . O halde insanlar öncelikli olarak ahiretini kurtaracak kitaplara öncelik vermelidir ve “ çok kitap okumak değil , kitabı çok okumak “ düsturu ile başta Kur’an – ı Kerim olmak üzere , bizi manevi olarak besleyecek kitapları çokça tekrar ederek okumak lazımdır. Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiri olan Risale-i Nur’ları da bu katagoriden eserler içerisinde ilk sıralara koymalıyız ki gözün şükrü , gözün hakiki görevi , gözün hakiki mahiyeti ortaya çıksın ve o göz bu hakikatler ile nurlansın .
Hastahanelerde dikkatimi en çok çeken ve beni bir anlamda üzen birimlerin en üst kısmında “ Psikiyatri ve Ruh Hastalıkları “ birimi yer almakta idi ve neredeyse bu birimin hastalarının sayısı oldukça fazla idi . Kimisi bunalım , kimisi ruhi çöküntü , kimsi şizofreni , kimisi sinirsel hastalıklar , kimisi alkol tedavisi , bunun gibi say say bitmez bölümler bu birimin içerisinde yer almaktadır.
Peki neydi insanları bölük bölük bu birime sevk eden ? İnsan ruhunun kullanma kılavuzunu acaba iyi okuyamıyor ve bozuyormuydu ? İnsan mahiyetini iyi kavrayamamışmıydı ? Sadece et ve kemikten yaratılmadığını anlayamamış mıydı ? Ruhun , duyguların , latifelerin , sırların da bedenleri içersinde var olan manevi organlar olduğunun farkında değilmiydiler ? Her gün 3 öğün yerken bunlar benim bedenimin gıdasıdır vücudumun proteine , karbonhidrata ihtiyacı var deyip vücuduna verdiği değerin onda birini ruhuna verse idi acaba bu birimler bu kadar dolarmıydı ? Ruhunu manevi gıdalar ile beslese idi acaba bu kadar insan buralara gelirmiydi ? Diye üzülürken Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi imdada yetişti ve bana dedi ki ;
“ İman hem nurdur , hem kuvvettir. Evet hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir . Ve imanının derecesine göre hadisatın tazyikatından kurtulabilir . “
Hadiselerin ve olayların vermiş olduğu manevi tazyikler her insanı olumlu ya da olumsuz etkiler. Olumsuz etkilenenler ve bu hadiseler karşısında nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini bilmeyen kardeşlerime şöyle bir teklifim olacaktır.
Kur’an-ı Kerim’in menevi reçetelerini bize sunan Risale-i Nur eczanesine gidiniz ve her biri farklı manevi yaralarımıza merhem olacak ilaçları alıp tekrar tekrar okuyunuz . Göreceksiniz ki nurun himmeti sizlerin derlenip toparlanmanıza sebebiyet verecektir. Sizi bu manevi ilaçlar kalp ve ruhunuzun daire-i hayatına sokacaklardır.
Unutmayınız ki ; manevi yaralara maddi ilaçlar tesir etmezler. Bazı ruhi hastalıkların tedavisi bir satırda saklıdır ve o satırlar başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere Risale-i Nur’larda vardır arayınız ve bulmaya çalışınız .
Risale-i Nur okundukça hadiselere Allah namına bakacak ve tesirlerinden çok fazla etkilenmeyeceksiniz . Allah ve melekleri imanda , İslam’da , peygamberlerden , Kur’andan ve özgüvenden yani iyi değilim , kendimi kötü hissediyorum vb. gibi ye’is kokan , ümitsizlik kokan negatiflikten şüpheler yaymazlar . Nerede sıkıntı şek ve şüphe varsa orada şeytan ve avaneleri vardır. Kimdir onlar ? Şeytanlar , iman etmemiş cinler , ervah-ı habiseler , verbadi şerireler. Vehim ve negatifliklerin kaynağı bunlardır.
Bizler Cenab-ı Allah’ın bizlere vermiş olduğu akıl nimetini O’nun yolunda kullanmaz isek , aklımıza hakim olmaz isek , akıl anahtarını başkalarının eline teslim eder ve bir ömür boyu vaveyla ederiz. İşte Risale-i Nurlar bizlere akıl , ruh , kalp ve duygularımızı tanıtıyor ve mahiyetini bildiriyor ve onları ne şekilde kullanmamız gerektiğini öğretiyor.
Toplumdaki ahlaki çöküşün sebepleri ; Kur’andan uzak kalışımız , Efendimiz (asm)’ın sünnet-i seniyyesinden uzak yaşantılarımız , kendimizi okuyamamamız , manevi beslenme kaynaklarından uzaklaşmamız vb. gibi sebepler uzar gider …
Öyle ise çare-i yeganemiz ; kalp ve ruhun derece-i hayatına girerek maddi hayattan , beden-i hayattan uzaklaşacak manevi atmosferler içerisine kendimizi bırakmak.
Eğer böyle yaparsak , zannediyorum ki hastanelerdeki psikiyatri birimleri ve çalışanları , toplumu negatifliklerden uzaklaştırmak yerine onları daha fazla nasıl mutlu ederiz ? Pozitifliklerini nasıl daha fazla artırırız ? Gibi çalışmalara girerler . Halkımız bilinçlenmiş olsalar , hiç hastahane sıralarında uzun kuyruklar oluşturmayacaklar. Kur’anın ve onun manevi tefsiri olan Risalelerin peşinde sıraya girecekler ve Efendimiz (asm) gibi Üstad Hz. Gibi manevi profösörlerden reçete alacaklar ve hem dünya hayatlarını hem de ahiret hayatlarını saadete eriştireceklerdir İnşaAllah .
Selam ve Dua ile
Türker ELMAS