Zaman zaman yüreğinin çatı katında inzivaya çekilir, en güzel hayalleri nakış nakış işlersin aşkın en güzel yüzüne...!
Ömrünün tüm baharlarını avuç arası yalnızlıkta toplar, en güzel duaları en değerli kıldıklarının kalplerine dikersin...
Uzaktan göründüğü gibi değildir hiçbir şey... Göze güzel görünen, hayalleri süsleyen malzemelerin içini görmeden, kabuğuna yaslanan hasret yanıltır insanı... Büyüttüğün değerler bir söz ile yıkılır bir gün... Tozları dolaşır ruhunda, diktiğin en güzel kıyafetler asılı kalır zamanın askısında... Ve; "hayır" kelimesinde oluşmaya başlayan tüm yaraların, dualarındaki hakikate uzanan, istenen o hayırlı kapı açılır ve yıkılır kalırsın yanılgının bağrına...
Yüzleşme vaktidir. En değerli hazinenin başucunda; insanı esir alan, dönülmez hatalara sürükleyen nefis belasıyla... "Dil mi kalbi esir alır yoksa kalp mi dili " bir tarih yazılır; müebbet kalp kırığı...
Yaralar çarşaf gibi örterken anıların üzerini, yana yana gözlerin, kalırsın yıkılan sarayların başucunda... Öyle sessiz, öyle yorgun, öyle kırgın... Yüzleşirsin... Yüzleşirsin Dünyalık bir hayat için kırılan ahiretlik kalpler ile... Yüzleşirsin biçtiğin tüm değerlerin silinen yüzüyle... Kaf dağına doğru yürürken, vadilerde yolcular ile soluklandık. Yolda yalnız yürümek gerekirken, ah bu yürek yine nefse aldanır.
Üşüyor yine içimdeki küçük kız... Yine çok mu güvendik? Gölgeler düştü yine üzerimize... Karanlık, silik yüzler... Bir bilinmeyenli denklemden bin bilinmeyenli denkleme... Biliyorum... Hatalısın sen ey nefsim. Hatalı. Beklentin olduğu sürece hatalı. Beceremedin yine sade ve sadece "Allah rızası için bir yaşamı." Olamadın yine hakikate sadık bir kul. Sadık kullar aradın durdun hep ömrünün kıskacında...! Nefsi şımartan bir bahanemiydi ki bu? Kusur gösteren, kusurlarla karşılaştıran, kusurlarla yaşatan... "Kusura bakma" kelimesini bertaraf edip kusura baktıran... Düşmandan gelen taşla değil, dosttan atılan gülle yaralanan... Düşündümde böyle nasıl yaşanacak? Yıkılan sarayların enkazı kalkacak, tozu ömrüme dolanacak.
Peki?
Duaların gücü miktarınca,
Kalbe değen yağmur ıslaklığında,
Bir saray daha!
Geçmişin ne izi ne tozu kalsın gönül sarayımda,
Tövbe kapısında,
Nefis belasına bir şamar daha...!
Dua ile...