Dil, bir milletin kültürünün oluşabilmesi için olmazsa olmaz ikna edici ve müdâfa aracıdır. Bu araç, ortak gönülde olduğu insanlarla muhabbet oluşması konusunda olmazsa olmazlardandır. İyilikte de, kötülükte de belirli rol oynayıcı bu unsur dildir. Aklımızdaki ve gönlümüzdeki yangının dış dünyaya vururken munisleşmiş halidir dil... Dil bir milletin sınırlarının çizilmesi kadar önemli bir olgu, doğru kullanılması da bir o kadar önem arz eden olaydır. Zerreden arşa, arştan ferşe kadar her şey dille şekillenir. Çünkü gönül denizinde hangi hal mevcutsa dil kıyısına o vurur, dil ile varlığını sürdürür. Dil hem beladır, hem kurtuluşa vesiledir. Kemiği olmayan bu organ her yere çekilebilir. Bu yüzden akıl düşünür, kalp düşündürür, dil şekillendirir. Her değerimiz, her varlığımız gibi coşkularımızı, mutluluklarımızı, sevgilerimizi, öfkelerimizi iletmek için ikna edici bir iletişim aracıdır, iletişme biçimidir.Dilin o kadar çeşidi ve biçimi vardır ki bunlar beden dili, tatlı dil, gönlün dili, aklın dilidir... Ne anlatacaksak, hangi olayları alevlendireceksek, neyi söndüreceksek her şeyin altında yatan bir sessiz çığlıktır dil. Bülent Akyürek ?'Türkçe dünyanın en tatlı dilidir, hangi dilde sevilene canımın içi diye hitap edilir...'' der. Bir milletin kullandığı dil, dilin içerdiği kelimeler o toplumda neyin, nasıl olduğuyla paraleldir. Örneğin; ?' ...bir Eskimo bebeğiyle bir Arap bebeği... ?baba'yı ve ?anne'yi telaffuz ettikten sonran ?kar'ı öğrendiler, ?deve' yi öğrendiler. Ne çok kar vardı kutuplarda, ne çok deve sahrada'' der ve ekler Ural; ?'Eskimolar otuz kelime bulmuşlar kar için. Araplar yetmiş kelimeyle anlatamamışlar ?deve'yi. Zimbav' deki Şona dilinde 'gitmek' iki yüz farklı kelimeyle söylenmiş. Demek Afrika' da 'gitmek' her şeyden önemli der Ali Ural Ejderha ve Kelebek' te. Aslolan okurken, konuşurken, dinlerken görmektir kelimeleri. Dile sahip olmak, ağzımızdan çıkan sesleri duymakla değil, seyretmekle alakalıdır. "Khrysippos' un yalancısıyım "Sözler ağızdan çıkar. Birşey diyorsan bu senin ağzından çıkıyor. Ve sen, bir at arabası diyorsun; şu anda senin ağzından bir at arabası çıkıyor." (1) Her toplumun kendine göre dil kuralları ve dile verdiği değer söz konusudur. Bizim toplumumuzda dilin önemini atalarımız özellikle vurgulamışlardır fakat bununla beraber toplumuzdaki yeni nesil ve teknolojinin gelişmesi dilin yozlaşmasına sebep olmaktadır. 50 yıl önceki yazılmış yazıları şu anda okumakta o kadar zorlanıyoruz ki bu bizim toplumsal değerlerimize olan bağlılığımızın ne derecede olduğunu ortaya koymaktadır. Son zamanlarda özenti yönüne kayan gençliğin asimile olmasıyla birlikte Türk Dili, Türkçe ?Turkche'leşme yönünde ilerlemektedir. İnsanların, milletin, toplumun bu yönde önlem almaması sonucunda oluşacak olan şey milletin ar damarlarından birinin kopmasıyla birlikte ilerleyecektir. Bir ulus milletsiz, devletsiz, dilsiz olamaz. Bununla birlikte gelen toplumumuzdaki çok dillilik meselesi de önem arz etmektedir. Ulus devlet olma yönünde ilerleyen devletler özellikle resmi dilin ortak yönünde önlemler almaktadır. Bu nedenle ortak olan bir resmi dilin belirlenmesi milletin ilerlemesi için önem arz etmektedir. Peki bunun sonucunda oluşacak olan azınlıkların ana dillerinin yozlaştırılması, onların asimile edilmesi ve yok sayılması problem oluşturmayacak mıdır? Sorusu aklımıza gelmektedir. Bu yüzden kaygan zemine sahip olan dil sürekli değişim içindedir. Değişimin yozlaşmaya dönüşmemesi ve milletin bu değerinin yoksullaşmaması bu değerin korunmasıyla doğru orantılıdır. (1)Ali Ural Ejderha ve Kelebek