En büyük emanet,aşk...
Aşkı bilmek için,görmek lazım...Aşkı görmek için,dokunmak lazım...Aşka dokunmak için,hissetmek lazım...Aşkı hissetmek için,gözyaşı ve dua lazım... Emanet ve aşk..Verdiğimiz sözden bu yana -elest-i bezm-,bozuk para gibi harcadığımız,değerini gittikçe azalttığımız;ümmet olma şuurunu kaybetmeye yüz tutturduğumuz ve bunun sonucunda ayrımcılığın ve yozlaşmanın hadsafhasına ulaştığımız dönem...Biz ümmet birliğininden ziyade,birliğimizi bozan ayrımcılığımızla uzlaştık.Sen Kürtsün,sen Türksün,sen Lazsın,sen Çerkezsin...vs diyerek ayrılığımızın yarasına tuz bastık.Aslında Adem ve Havva'dan bu yana kalan aşk birliğini ümmet birliğine çeviremeden,modernitenin ve kapitalizmin ağına düştük ve ne kadar çırpınsak da balık gibi oksijene rağmen hava alamadık,havasız kaldık...Çünkü biz balıklar su gibi ümmet birliğinde yaşardık...Tökezledik,tam kalkalım tozlarımızı silkeleyelim derken düştük...Öyle düş'tük ki çocuklarımızı camilerden kovarak,yaramazlıklarına tahammül edemeyerek düştük...Böylece birliğimiz düş oldu...Camilerimizi kendi ellerimizle boşalttık.Yeni nesil gelip zarar vermesin,öylece çeyiz hazırlar gibi temiz kalsın diye boşalttık.Biz ne yaptıysak azar azar yaptık...
Şimdi kalkıp efeler gibi hesap soracak olursak!,Yandık...,Yanıldık...Aşka ulaşamadan,cennetten kovulduk...
Bize bir nazar oldu, cumamız pazar oldu Bize ne oldu ise, hep azar azar oldu!-Arif Nihat Asya-
Aşk ile...Vesselam!