Sevgiye Dair...
Gözüm ilişti geçenlerde,çocuklar oyun oynuyorlardı...Durdum,izledim...Oynadıkları oyunlar genel oyunlardan çok farklıydı.Kredi kartı geçerliydi,hizmetçileri vardı ve evcilik oynarken baba olan çocuk anne olan çocuğu aldatıyordu...Bu kadar masum oyunun içinde o kadar yapaylığın ne işi vardı?O kadar yapay ve anlamsızdı ki,sanki ayrı dünyalardı.Sevginin anlamı,saygının bütünü,çocukluğun içtenliği oynun dışında kalmıştı sanki...Çocuk olsalarda sanki bir büyümüşlükleri vardı ve o büyümüşlüğü yaşayıp tekrar küçülmüş gibiydiler...Oyun vakitlerini sokaklarda çığlık atarak,koşarak,saklambaç oynayarak geçirmeyişleri hayli uzun zaman olmuştu.Dört duvar arasında sadece kabloların bağlantılarıyla oyunlarını oynuyorlar,birbirlerinden uzaklar ve iletişimleri artık kopacak durumdaydılar.
Yalnızdılar...Yalnızlığın verdiği rehavet üzerlerine çökmüştü...Sanki sobaharda dalları yaprak dökmüş ağaçlar gibi sevgisizdiler,baharın gelmesi onlar için mutluluk demekti.Ama kapitalizmin evlerimize kadar girdiği,modernitenin içimize kadar işlediği bir dönemde sevgiden bahsetmek pamuk ipliği kadar inceydi...Daha ne kadar doğru olabilirdi ki?Birbirleriyle ilişkilerini kesmiş insanların aralarındaki bağlar ne kadar sıkı olabilirdi?''Eskiden internet yoktu,telefon yoktu biz sevdiklerimizle,komşularımızla,bizim için değerli olan insanlarla çok zaman geçirir,muhabbetimize dem katardık...''diyen babannelerimiz var artık sadece.Sevginin adını bile ağzımıza alıp da konuşamıyoruz şu zamanlarda.Artık sevgi de,saygı da para gibi ağzımızda palesenk olmuş durumda.İçtenliğini yitirmiş bir duygu ve sadece konuşuyoruz.Susalım,duralım,düşünelim!Ağzımızda sevgi,saygı gibi yalan varken susalım,konuşmayalım...Duralım,düşünelim...Elektiriği bulduğumuzdan beri sevginin elektiriğinin nereye kaybolduğunu düşünelim...''Bir türkümüz vardı,şöyle başlardı ve devam ederdi :''Ben ahlakını beğendim/Cemalinde gözüm yok.''İşte bu anlayıştan nasıl 90-60-90 gelindi?Bunu tartışmamız ve düşünmemiz gerekli...''Sevgi ve selam ile...