CAĞALOĞLU KOMİTESİ

27 Mart 2021, 10:21
İLK DEFA DEŞİFRE OLUYOR!

Arkadaşlar soruyorlar bu konu ne için gündeme geldi? Ve ne için yazıyorsunuz? 

Evet haklı olabilirler fakat birbirine en zıt iki cereyan olan Nurculuk ve fetö  ( birisi yani nur talebeleri ehl i imanın şahs ı manevisini temsilen süfyaniyetle manevi mücahede  eder, diğeri ise yani  fetö ise nifak cereyanın ehl i imana musallat ettiği şer cereyanıdır. Fetöya Vaktiyle sessiz kalındığı ve tam dikkat ile mukabele edilmediği için nerede ise Nurculuğa mal edilip seyyiatlarına günahlarına, cinayetlerine nur talebeleri ortak edilmek istendi. Allah’a şükür Üstadımızın talebelerinin ortaya koyduğu net tavır ve Reisicumhurumuzun gösterdiği ferasetle ucuz atlatıldı. İnşallah.

Demek doğruyu hakkı söylemek ve muktezası ile amel etmek nur talebelerine vacibdir. 


Bu mesele çok detaylı tahlil edilmesi gereken ehemmiyetli bir  konudur.  Müdakkik kardeşlerimizden böyle bir çalışma yapmasını ümit ediyoruz. 

NOT: Bu gelecek yazıda gördüğünüz kusurlar bana aittir. İkinci üçüncü kişileri müttehem tutanlar suizan günahına gireceklerini hesap etsinler. Hususan Üstadımızın mutlak vekil ve varisi manevi evladı Hüsnü ağabeye atıfta bulunanlar gıybet ve iftira günahına düşeceklerini hatırlatmakta fayda var zannediyorum. Şu ana kadar ağabeyin haberi olmadı. Yazı neşrolduktan sonra  birileri okumadı ise..


CAĞALOĞLU KOMİTESİ


Yıllarca Yeni Asya ve Yeni Nesil gibi gazetelerde yazarlık yapmış, son yıllarda ise FETO ve şakirtlerine tetikçilik yapan bazı elemanların, Nur Talebelerini iğfal etmeye çalışarak yıllarca ecnebiye çalışan mason teşkilatına alet etmeye çalıştıkları gibi bugünlerde de aynı senaryoyu icra ettiklerini müşahede etmekteyiz.
Pennsylvania’dan himmet alarak sahaya inen bu adamların güya nur hizmeti adına açılan sitelerde, meslek-i nuriye ve imaniyeyi tahripte önderlik yapan Cağaloğlu komitesiyle aynı rezaleti ve hıyaneti icra ettiklerine şahit olmaktayız. Demek aynı komitenin merkezinden kuvvet ve emir alıyorlar bu adamlar.
Nur talebeleri olarak…


Bazı kıdemlı ve tecrübeli komite elemanlarının, İmani ve Kur’ani davayı, esas hedefinden saptırarak müstevlilere ve harici cereyanların maksat ve gayelerine uyumlu bir hale getirme gayreti içinde olan ve hayatları müddetince bu icraat ve kastlarından tevbe etmedikleri, efalleri ile sabit olan ölmüş komite elebaşlarının faziletlerine dair, hiçbir mesnedi olmayan rivayetlerle haksız bir vaziyette neşretmesi, hamiyetli ve feraset-i kalb ve istikamet-i nazar sahibi nur talebelerini ve umum ehl-i iman insanları rahatsız etmektedir.


Efkâr- amme nazarında, kendinden menkul rivayetlerle halka takdim edilen uydurulmuş malumat, en başta Risale-i Nur davasına zarar verdi/vermektedir.


Bu vesileyle saf zihinleri idlal eden bu çetelerin şerrinden muhafaza etmek maksadıyla   كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ  hakikati beyan ve münkeri izale etmek niyetiyle ve bu fitneden kurtarmak maksadıyla bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz.


Üstadımızın dar-ı bekaya irtihalinden itibaren çeşitli fitneler çıkararak 60’lı , 70’lı yıllarda ve Seksen İhtilali öncesi ve sonrasında mümin taifelere  karşı savaş açarak  nur cemaatinden kendilerine göre tabi olanlarını aldatıp nev’i beşerin başına gelmiş en dehşetli musibet olan Süfyaniyete ve onların putperest taklitçilerine alet yapanlar ve yapmaya çalışanlar kim ise, bu günlerde de fitneyi uyandıranlar aynı kişilerdir.


Hiçbir mukaddesatı nazara vermeden meydana çıkan bu tayfanın, FETO ile aynı mahfiller tarafından sevk ve idare edildiği tescil edilmiş durumdadır.


Gizli bir komite namı hesabına çalışan yaşlı elebaşlarının tarihten ders almadığı ve Kur’an’ın زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ ayetine göre şeytanın, onların batıl amellerini güzel bir surette göstermesiyle iblise tabi olmaktan vazgeçmediği görülmektedir.


Biz bu gibi menfilikler ile meşgul olmak istemiyoruz fakat Üstadımızın dediği gibi:
“Fakat yalnız bir cihet var ki, beni düşündürüyor. Nasıl bir parmak yaralansa; göz, akıl, kalb ehemmiyetli vazifelerini bırakıp onunla meşgul oluyorlar; öyle de: Bu derece zarurete giren sıkıntılı hayatımız; yarasıyla kalb ve ruhumuzu kendiyle meşgul eder. Hattâ dünyayı unutmak lâzım olduğu bir zamanımda, o hal beni masonların meclisine getirdi, onları tokatlamakla meşgul eyledi. Cenab-ı Hak bu gaflet halini de bir mücahede-i fikriye nev'inden kabul etmek ihtimaliyle teselli buldum.”(Şualar s.301)


Bu vesileyle  KOMİTENİN BİRKAÇ TAHRİFATINI TAKDİM ETMEYİ BİR VECİBE BİLİYORUZ.


1-Cağaloğlu komiteleri, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Ahmediyye aleyhissalatu vesselama istinad eden Nur’un hakikatlerini tebdil ve tağyir edici telkin, tevil ve yorumlar  ile manasını tahrif ederek en büyük darbeyi, evvela Şeriat-ı Ahmediyye aleyhissalatu vesselama vurdular. Zaten onların ana hedefi, Şeriat-ı İslamiyyeyi izale etmekti.


2- Komitenin önde gelenleri zahiren Nurcu göründüler ancak gizli mahfellerde Üstadımızın zındıka cereyanı diye tabir ettiği Siyonist ve mason komiteleri ile beraber oldular. Veya maksatlarına bilerek veya bilmeyerek alet oldular. Böylece iman davasına çok büyük zararlar verdiler ve kudsi davayı tahrif etmeye çalıştılar ve hala tahrip etmeye devam ediyorlar.


3- Muhtelif entrikalar ile Kur’an’ın hakikatlerine susamış olan ehl-i iman tayfaları,  Nurlara düşman yapmakla füyuzatından mahrum ettiler.

4- Müslüman tayfaları küstürerek Risale-i Nur’a düşman ettiler. Onlar da İslami kaynak açığını kapatmak niyetiyle mahiyeti meçhul İran, Mısır hatta Amerika, İsrail ve İngiliz menşeli sözde İslami eserlerin tercümelerine yöneldiler. O tercüme edilen eserlerin çoğu Kurani ve Şer’i ölçülerin  muvazenelerini  muhafaza edemediği gibi, asrın getirdiği çok ihtiyaçlara cevap vermektende çok uzak kalıyordu.

Birçoğu Komünizm, Marksizm, Yahudi ve Hristiyan  kaynaklarından aktarılmış batıl ve dalalet ve küfre zemin hazırlayan bilgilerden ibaretti. Bu tercümelerle yüzbinlerce insanın dalaletine ve manen zehirlenmesine vesile oldular. Bu günah onlara yeter, denizlere bile dökülür.

5- Ümmetin kalb-i müşterekine yerleşmiş ve memleket insanlarının teveccühünü kazanmış olan Risale-i Nur’a halkı düşman yapmakla, Yahudiye çalıştığı bilinen İran mollalarının kucağına ittiler. Türkiye düşmanlığı ve İran sevgisini aşılayarak, İslamiyet ile beraber ülkeye de hıyanet ettiler.

6- Cağaloğlu komitesinin en büyük cinayetlerinden birisi de Üstadımızın; Hulusi, Tahiri, Hüsrev, Sungur ve Hüsnü gibi has ve halis talebelerini itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapmakta ısrarla çalıştılar. 

7- Milyonların başköşesinde yer almayı hak eden Nur Külliyatının imani, umumi, şümuli ve Kur’ani hizmetini akamete uğratmak İçin uyguladıkları desiseler saymakla bitmez elbette... Netice olarak hizmete çok büyük  zarar verdiler. 

Fakat asla muvaffak olamadılar Allah’ın izniyle olmayacaklardır. 
8- Kur’an’dan safi olarak süzülmüş olan o eserleri, halk nezdinde müttehem bırakıp masonluğa hizmet eden eserler haline sokmakla büyük bir fitneye sebep oldular.

9- Cemiyeti ifsad etmekle yetinmeyen Yeni Asya, Yeni Nesil ve Söz Yayınevleri; Risale-i Nur’u hedef aldılar. Haşiyeler vasıtasıyla iman hakikatlerini küfrün safsatalarıyla tebdil ettiler.

10- FETO ile kanlı bıçaklı olduklarını ilan ederek halkı aldattılar. Halbuki gizli kapılar ardında beraber çay ve kahve sohbetlerinde hep birlikte oldular. Risale-i Nur’a karşı saldırı  operasyonlarını birlikte icra ettiler. 

11- En büyük cinayetlerden birisi de Nur talebeleri arasına fitne ve fesat soktular. Batılıların, Avrupalıların veya gizli komite olan mason teşkilatının hurafeleri ile o safi iman hazinesini bulandırarak gençleri ifsad ettiler. Birçoğunu dalalet çukurlarına sürüklediler.

12- Komitenin en büyük zarlarından bir tanesi de başta Üstadımızın vekil ve varis talebelerini çeşitli yalan ve iftiralarla susturmaya çalıştılar. Bu günlerde ise aynı taktikle sahte sosyal medya hesaplarıyla Nur talebelerine karşı algı operasyonlarıyla yıldırmaya çalışıyorlar.

13- Yahudilerin içimize yerleştirdiği komitelerden olan Cağaloğlu komitesinin mimarları ve sergerdeleri tek tek huzur-u İlahide hesap vermek üzere kabre irtihal ettiler.

Bu günlerde ise onların vekil ve varisleri, müminleri ifsad etmek maksadıyla kollarını sıvadıklarına şahid oluyoruz. Bu hıyanet şebekesinin ektiği menfi tohumlar ve miras bıraktığı elemanlar, tahribata devam edeceklerinin sinyalini veriyorlar.

Bu yüzden ehl-i iman gençleri teyakkuz halinde olmalarını istiyoruz.  

Kur’an-ı Kerim, Sünnet-i Seniyye ve Risale-i Nur’da yazılı olan hakikatler haricinde meydana atılan hurafe ve safsataları def etmeye ve itibar etmemeye davet ediyoruz.

“Elde Kur'an gibi bir mu'cize-i bâki varken, başka bürhan aramak aklıma zaid görünür.   Elde Kur'an gibi bir bürhan-ı hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” (25. Söz)

Mahmud İŞGÖREN

Diğer Haberler
HADDİNDEN TECAVÜZ EDENİN HADDİNİ BİLDİRMEK
Dr.Maksut BELEN'den Ahmet AKGÜNDÜZ'e 'ULAN' Reddiyesi Geldi
Gazeteci Süleyman Yasin AKDENİZ'i Tehdit Edenin Said ÖZADALI olduğu Ortaya Çıktı
Bediüzzaman'ın Mutlak Vekil ve Varisi Mustafa Sungur Merhumun Gerçek Vakıfları Nurcuları Uyardı
ABDURAHMAN DİLİPAK VE FETÖ
AHMET AKGÜNDÜZ MÜRTED Mİ?
Metin Külünk'ten Açıklama : FETÖ Bir Risale-i Nur Hareketi Değildir!
Tüm Gerçekliğiyle Bediüzzaman Said Nursi Kimdir ?