MEHMET FIRINCI ABİ’YE SALDIRAN FETÖCÜLER(!)

17 Ekim 2020, 17:53
Bir çok roman yazıp Yeni Asya ve Yeni Nesil Yayınları vasıtasıyla neşreden

Yavuz Bahadıroğlu Bey, bir makalesinde, ahirete irtihal eden ağabeyi M. Fırıncı’yı müdafaa etmek maksadıyla: “Böyle bir sadakat timsalini ajanlıkla suçlayabilecek kadar çizgiden çıkmış küçük bir zümrenin cemaat içinden olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Zira böyle Nurcu olmaz, olsa olsa bunlar maskeli FETÖ kalıntıları” diye buyurmuş.

Yavuz Bey’in “küçük bir zümre” dediği insanlar kimler, biliyor musunuz?

Said-i Nursi’nin katiyen müsaadesi olmadığı halde, haşiyeler vasıtasıyla Risale-i Nur’a binlerce dalalet ve küfür tohumlarını ilave eden tayfaya reddiye yazan hamiyetli insanlar…

İfadesine göre, Risale-i Nur’un hukukunu müdafaa edenler, Nurcu bile olamıyormuş…

Ya ne oluyormuş peki? Derin tespitlerine göre(!) “maskeli FETÖ kalıntıları” oluyormuş…

Hakikati söylemek gerekirse...

Bugüne kadar Sayın Fırıncı hakkında neşredilenlerin iftira olduğunu söyleyemediler. Hiçbir zaman şer’i delillerle karşımıza çıkmadılar/çıkamadılar. Medine münafıkları gibi sinsi bir şekilde saman altından su yürütmeyi tercih ettiler.

Cevaplarında sadece “ağabeyimiz beyefendidir, ona saygı gösterin” dediler.

Nasıl yani?

Bir insan çok nazik olursa, İslam’a saldırma hakkını mı elde ediyor?

Hâlbuki bir insanın beyefendi olması, şeriatın hükmünü değiştirmediği gibi onun mesuliyetini de ortadan kaldırmaz.

Olmayınca…

“Fırıncı Abimiz, Üstadımızı evinde misafir etmiş bir zattır” iddiasıyla milleti aldatmaya çalıştılar. Hâlbuki Fırıncı’nın evinde kalma meselesi, Hollandalı Profesör Ahmet Akgündüz tarafından gerçek vesikalarla tekzip edildi.

Belki de Akgündüz’ün hayatı boyunca ilk defa doğru yaptığı bir işti bu.

Diyelim ki Sayın Fırıncı’nın evinde kiracı olarak kaldı, bu durumda onun, küfr-ü mutlaka tekabül eden dinler arası diyaloğu savunarak İslamiyet’e hücum etme hakkını elden edip bundan muaf mı tutulacak?

Susmayınca…

Eski tüfek tetikçilerini ve kadın tüccarlarını üzerimize saldırttılar. Çeşitli yalan ve iftiralarla, algı operasyonlarıyla bizleri susturmaya çalıştılar.

O da tutmayınca…

Aylarca mahkemeye vermek ve Cimer’e şikâyet etmekle tehdit edip susturacaklarını zannettiler.

Bu tehditleri de beş para etmeyince…

Bu sefer zengin iş adamları kanalıyla mesajlar gönderterek bizleri tehdit edip yıldırmaya çalıştılar. Film yapımcılarından pornografik film senaristlerine varana kadar birçok sahada hizmet veren(!) yoldaşlarını üzerimize saldırttılar. Eski vekil, tekstilci, lokantacı, tornacı hatta seyyar satıcı ne varsa cümbür cemaat üzerimize saldılar.

Cümlesine itibar etmeyince…

Bu sefer bizleri ölümle tehdit ettiler. Telefonda kükreyen o aslanlar, hâkim karşısında nasıl bir hal alacak acaba? Bizleri suikast ve zehirleme gibi gizli entrikalarla öldürmeseler şayet, yakında hep beraber müşahede edeceğiz, inşallah…

En son…

Sayın Yavuz Bahadıroğlu vasıtasıyla bizleri susturmanın şansını deniyorlar. Hani Arapların; “ya nasip” dediği at yarışları, piyango ve falcılık oyunları gibi, ya tutarsa…

Bugüne kadar Yavuz Bey ile hiçbir münasebetim olmadı. Hiçbir ittifakım olmadığı gibi ihtilafım da bulunmamaktadır. Şayet bizim gibi korkmadan hakikati söyleyen zatları susturmaya çalışmak maksadıyla böyle bir algı operasyonuna müdahil olup destek veriyorsa, şahsi tercihidir.

Bu taktikle Fırıncı ağabeylerine reddiye yazmaktan bizleri vazgeçireceğini ümit ediyorsa, bunu yapmak onun da hakkıdır elbette…

Şans eseri bu taktikleri tutarsa veya bizler de susarsak; sırada kâfir-i mutlak olan FETO’yu temize çıkarıp “veliyyullah ve kutup” olarak takdim eden Ahmet Akgündüz vardır. Bu da hak u pak edilirse sırada diğer FETÖ’cülerin önü açılacaktır.

Nurcu olmamak ve FETÖ kalıntıları suçlamalarıyla hızını alamadığı görülen Yazar Bey, bir de hamiyetli insanları “küçük bir zümre” olarak tabir etmiş…

Doğrudan Rabbimize, dinimize ve kitabımıza hücum eden elemanlara karşı amansız mücadele verenler olarak evet, çok ufak bir zümreyiz, doğru. Belki de dünya tarihinde en küçük zümreyiz.

Allah’ın inayetiyle FETO, Yeni Nesil, Akgündüz ve kardeşleri gibi çok büyük zümreleri duman edip perişan etmiş durumdayız.

Kaderin hükmü de böyledir zaten.

Çünkü كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ ayetinin şehadetiyle; ihlasla Cenab-ı Hakk’ın ipine sarılıp sabreden nice küçük topluluklar, Allah’ın izniyle büyük topluluklara karşı galip gelerek o koca tayfaları mağlup ederler ayet-i kerimenin hükmünün vukuu bulduğunu müşahede ediyoruz.

İşte bu sırra binaen Başkan Recep Tayyip Erdoğan, belki de farkına bile varmadan bir avuç kahramanla, sayıları yüzbinleri bulan FETÖ’cüleri mağlup edip bertaraf etti.

Yavuz Bey, bir iyilik yaparak Fırıncı Bey’e saldıran FETÖ’cülerin listesini savcılığa verirse ve o listeye ilk olarak benim ismimi yazarsa hem vatandaşlık görevini yapar, hem sevap kazanır, hem de bizleri memnun eder.

Niye bunları söylüyorum biliyor musunuz? Çünkü o listeye bizim de ekleyeceğimiz çok şeyler var.

Devletin resmi kayıtlarında terör olarak anılan örgütlere eleman yetiştirenler, Pennsylvania Tapınağında beddua seansında hazır bulunup âmin diyenler, mahalleden görünüp, yabancı istihbarat örgütlerine çalışan adamlarla gençleri tanıştırıp darbeye eleman devşirenler, 15 Temmuz Gecesi evlerinin balkonlarında sevinçten kutlama yapıp pasta kesenler…

İşte o zaman, kimlerin FETO kalıntıları olduğu ortaya çıkacaktır. O müjdeli şikâyet haberleri dört gözle bekliyoruz…

Muhammed Ramadan

Diğer Haberler
F. GÜLEN VE KARDEŞLERİNİN HELAKI
NİYET OKUMA MAHARETİ
ABDURRAHMAN DİLİPAK VE KARDEŞLERİ