NOOR INAYAT KHAN

11 Nisan 2019, 20:24
Yazan: Melek KARADENİZ Yazılma Tarihi: 01.08.2018

25 Kasım 1943 akşam saatleri…

_”Hay Allah” dedi  dudaklarını  ısırarak…

Sokak çıkmaz sokak ve ucu Alman askerleri tarafından tutulmuştu.

İkinci kez kaçma girişimiydi Nur’un. İlkinde kendisini tuvalete kilitleyip pencereden kaçmaya çalışırken, diğer pencereden Vogt tarafından içeri çekilmişti. Oysa şimdi  her şeyi  mükemmel planlamışlardı Britanyalı Yüzbaşı John A.R.Storr ve Fransız Albay Leon Faye  ile ... Beşinci kattan aşağıya battaniyelerden yaptıkları halatlarla hücrelerini terk ettikten sadece birkaç dakika sonra, müttefiklerin hava bombardımanı gerçekleştirmesi, Almanların mahkumları kontrol etmesine neden olmuştu. Kaçtıkları anlaşılmıştı ama onlar sokağa çoktan varmışlardı. Eğer çıkmaz sokak olmasaydı…

Kieffer ,  Noor’dan hoşlanıyordu. Kaçmaya çalışmayacağını taahhüt eden bir kağıt imzalarsa onu yanında tutacaktı. Siyah , iri gözleriyle önce kağıda baktı Noor , sonra bakışlarından hiç hoşlanmadığı Kieffer’e ,reddetti…İmzalamayacaktı.

Kieffer onu Almanya’da güvenli bir hapishaneye sevk etmeye mecbur kaldı.

Noor 27 Kasım 19437te soğuk yüzlü, karanlık, duvarları kasvetli, işkencelerin çığlık sesleriyle hıçkırıyor görüntüsü veren ,  Karlsruhe  Gestapo ’su kontrolündeki  Pforzheim hapishanesine gönderildi. Krauss, kendisine verilen ağır talimatları en ince detayına kadar uyguluyordu. Noor sürekli elleri ve ayaklarından kelepçeli olarak yatağında oturtuluyor ve sadece haftada bir gün hücresinden dışarı zincirli olarak çıkmasına izin veriliyordu.

Pis kokulu, daracık oda… Işık,  paslanmış pencere parmaklıklarından sızarak Noor’un hüzünlü yüzünde geziniyordu. Elleri, kelepçenin acıttığı elleri…Kardeşi Hayrunnisa’nın saçlarını okşayan elleri…Gözünden akan belli belirsiz bir damla ,kim bilir kaçıncı mahkumun üzerini örtmüş , lekeli ve ağır kokulu battaniyenin üzerine düştü.

Ağzından hafif tonda bir şeyler söylüyordu.

-“Hasbünallah ve nimel vekil ,  nimel Mevla ve nimennasir…

Babası Hazrat Inayat Khan  öğretmişti…Hintli Müslüman soylu bir aileden gelmekteydi. Aynı zamanda Evrensel Sufizm’in kurucusu ve Batı’da yayılmasını sağlayan ilk ruhani liderdi.

_”Her bunaldığında bu duayı oku demişti “ babası sanki ileride yaşayacağı sorunları hissedercesine…

Müslüman bir ailenin İngiliz casusu kızı… acı acı tebessüm belirdi yüzünde…Aylarca işkence yapıldı. Dövüldü, aç bırakıldı… Ama konuşturulamadı, tek bir kelime bile bilgi vermedi…Yan hücredekiler geceler boyu ağlama sesinden tanıdılar onu…

 Annesi Pirani  Ameena  Begum , Mysore Krallığının başı Tipu Sultan’ın soyundandı…Asil ailenin babasına benzeyen kızıydı…12 yaşında babasını kaybetmek mi onda hayata karşı bu cesareti vermişti ,yoksa damarlarındaki kanın gücü mü bilinmez…Şu gerçek ki çocuk hikayeleri yazan, müzikle uğraşan , nahif bir insandı…Casusu olacak kondisyona ve ruh yapısına sahip değildi.

Alman ordularının Fransayı işgali öncesi Bordeax’ya, oradan da 22 Haziran 1940’da İngiltere’ye kaçmıştı.

19 Kasım 1940’ta Women’s Auxiliary Force’a (Kadınlar Yedek Hava Kuvvetleri, WAAF) en düşük rütbeli havacı personel olarak katılmış ve telsiz operatörü olarak eğitim almıştı.1941 Haziranında bölüm yardımcı subayı olmuştu.1943’te Hava Bakanlığı, Hava İstihbarat Direktörlüğüne atanmış ve SOE okullarında eğitim görmüştü. Henüz eğitimini tamamlayamadan , ajan eksikliği nedeniyle 16 Haziran1943’te Madeleine kod adı, Nurse (Hemşire) çağrı kodu ve Jeanne-Marie Regnier sahte kimliğiyle Kuzey Fransa’ya inmişti.

Tekrar Alman işgali altındaki Fransa ’ya geldi. Nazi işgali sırasında Fransa ’ya giden ilk kadın ajandı ve telsiz operatörüydü.

Görevi ise İngiliz ve Fransız direniş hareketlerine kodlanmış mesajları göndererek iletişimi sağlamaktı.

Almanların çok sayıda stratejisinin deşifre olmasını sağladı Noor Khan. Fakat 1 ay sonra bu casus ağı farkedildi ve büyük tehlike kapıdaydı artık. Komutanları acilen geri dönmesini istedi, o reddetti…

3 ay boyunca sürekli olarak kimlik değiştirdi ve Almanlar tarafından yakalanmaktan kaçtı. Savaşın en acımasız, Nazilerin en amansız döneminde yakalanmasının ne anlama geleceğini iyi biliyordu fakat ülkeyi terketmedi.

Ve yakalandı…Bir başka ajan olan Fransız arkadaşı Emile Henri Garry’nin kız kardeşi tarafından ihanete uğrayarak 13 Ekim 1943 ’te Almanlar ’ın eline geçti.

Yakalanmasına çok sert karşı koyduğu ve uzun süre askerlere direndiği kayıtlara geçti. Sorgularda tüm işkencelere rağmen tek bir bilgi bile vermedi. Ayrıca Sorgu sırasında ve gönderildiği hapishanede kaçma girişimlerinde bulunduğu için Alman askerleri onu “son derece tehlikeli” olarak etiketledi.

13 Eylül 1944 sabahı…

Gece karışık rüyalar görmüştü ve gülümseyen babasını…12 yaşında ona en çok ihtiyacı olduğu anda kaybettiği ve bir kız çocuğu için babanın koruyucu kanatlarından yoksun büyüdüğü babasını…Gülümsüyordu ve elini uzatmıştı babası…Tam elini tuttuğu sırada uyandı Noor…

Hücrenin kapısı Nazi askerleri tarafından gürültüyle açılmıştı. Rüyayı bitiren de demir kapının çirkin kilit sesiydi. İki asker kollarına girerek hücreden çıkarttılar. Dışarıda kendisi gibi SOE ajanı olan Yolande Beekman, Eliane Plewman, Madeleine Damerment da vardı.Başka bir hapishaneye götürüldükleri fısıltısı vardı…Ajanların yüzlerinde işkencelerin  ,gözlerinde vakur duruşlarının izleri vardı. Avlunun arka tarafında kameraların olmadığı tarafa götürüldüler. Yan yana dizildiler. Konuşma yoktu. Havada ses bile yoktu. Ürkütücü bir sessizlik vardı…

Kulakları sağır eden bir kurşun sesi ve Beekman yüzü koyun yere düşmüştü. Diğerleri başlarını çevirip bakmadılar bile. Noor rekleks hareketi ile irkildi sadece. İkinci ve üçüncü silah sesleri Plewman ve Damermenti yere düşürdü. Son silah sesi Noor için olan ses hala duyulmamıştı. Noor’un çilesi henüz bitmemişti…Nazi askerleri tarafından sopalarla dövüldü Noorr…İçinden son dualarını ediyor. kelimei şehadet getiriyor ve acının işkencenin bir an önce bitmesini diliyordu. Çığlıkları babasına ulaşmış mıydı? Babası da acısını hissetmiş miydi acaba?

Son sessizlik ve sonra…

30 yaşında onu da sessizliğe götüren merminin sesi duyuldu. Ensesinden giren mermi boğazından çıkarken sustu kainat bir hayatın susuşu ile beraber…Son sözleri “Liberte” olmuştu…

Cesetler derhal krematoryumda yakılarak yok edilmişti. 

Noor Inayat Khan’a ölümünden sonra 1949’da George Cross ve gümüş yıldızlı Fransız Croix de Guerre madalyası verilmiştir. SOE’de görev yapan kadınlardan sadece üçü bu madalyanın sahibi olmuşlardır: Odette Hallowes, Violette Szabo ve Noor Inayat Khan. 8 Kasım 2012’de evine yakın olan Gordon Square Gardens, Londra’da Hintli prenses Noor Inayat Khan’ın büstünün açılışı Prenses Anne tarafından yapılmıştı. Büst bir Hintli kadının, ayrıca bir müslümanın Britanya’daki ilk heykeliydi. 

 

Fakat bazı kaynaklara göre ,  Nur Inayat’ın İngiliz derin devleti tarafından özellikle Almanlara verildiği ve kasıtlı olarak ölüme gönderildiği anlaşılmıştır.81 İngiliz derin devleti, kendi kirli operasyonlarını gizli tutmak için, kendi adamını harcamaktan her zamanki gibi çekinmemiştir. Durumun örtbas edilmesi için ise ölümünden sonra Noor Inayat’a, İngiltere ve İngiliz Milletler Topluluğu’nun sivillere verdiği en büyük madalya olan George Cross madalyası verilmiştir.

2014’te Enemy of the Reich adıyla bir TV filminde Noor Inayat Khan’ın hayatı yayınlanmıştır.

Kaynaklar:

Görkem SARAÇ /Noor Inayat Khan (Nur İnayet Han) /10 Ocak 2017 Salı

 

Mert KAYA/ Londra’da Heykeli Dikilen İlk Müslüman Noor Inayat Khan; Nam-ı Diğer Casus Prenses /13 Mart 2017

 

By Samantha Dalton/Noor Inayat Khan: The Indian princess who spied for Britain

 

Noor Anayat Khan: The princess who became a spy/ The Independent Culture/ Monday 20 February 2006 01:00 


Diğer Haberler
UNUTULMUŞ UNUTTURULMUŞ YİTİK HAZİNEMİZ; MUDAREBE
TACİRLER VE FÂCİRLER