UNUTULMUŞ UNUTTURULMUŞ YİTİK HAZİNEMİZ; MUDAREBE

11 Nisan 2019, 18:55
Ümmet olarak siyasal, sosyal ve ekonomik krizler, bunalımlar, ihtilaflar, çöküşler ve daha saymakla bitmeyecek sorunlarla, sıkıntılarla imtihan oluyoruz. Bu süreç göstermiştir ki, zamanımızın en önemli vazifesi İttihad-ı İslam’dır. İttihad-ı İslam’ın gerekliliği gün geçtikçe daha da iyi anlaşılmaktadır. Ümmet –i Muhammed olarak bu büyük krizden ancak ve ancak merkezinde Kur’an ve sünnetin bulunduğu yeniden siyasal, sosyal ve ekonomik bir ittihad ile kurtulabiliriz.

Öncelikli olarak değerlendireceğimiz konu ekonomik kalkınma ve bütünlüktür.

Yüce dinimiz İslamiyet,  ticari faaliyetlerin doğru, dürüst, faydalı, yararlı ve güven içerisinde yürütülmesine çok önem vermektedir. Bu sebeple ticari faaliyetlerin yürütülmesinde bazı kurallar koymaktadır. Bu kurallar Müslümanların hem dünyevi hem de uhrevi saadetini temin etmektedir. Bu kuralların tamamı Müslüman iş adamları ve ticaret ehli tarafından hakkıyla öğrenilip benimsetilip ihlaslı bir şekilde amel edilmelidir. Böylece ticari faaliyetlerimiz güven içerisinde yürütülecektir. Ancak ve ancak bu şekilde piyasada görülen bozukluklar, aksaklıklar, olumsuzluklar ve mağduriyetlikler düzelecektir.

Yüce dinimiz İslamiyet’te ticaret, ahlaki değerlerle iç içedir. Bu değerler vasıtasıyla kişiler, kurumlar, kuruluşlar, firmalar ve devletler yücelmektedir. Bu değerlerin terk edilmesiyle ve bu kurallara riayet edilmemesiyle piyasada rüşvet, yolsuzluk, haksız kazanç, riba (FAİZ), dolandırıcılık, tefecilik gibi kötü ve çirkin durumlar bir hayli artacaktır. Dolayısıyla kişilerden devletlere kadar hem zahiri hem de manevi çöküşler gerçekleşecektir. Nitekim unutulmamalıdır ki ticari ahlaksızlıklar ve haksızlıklar birçok milletin devletin çöküşüne ve yıkılışına sebep olmuştur. Dolayısıyla Müslüman bir tüccar, bu gibi ahlaksızlık ve haksızlıklardan var gücüyle sakınmalıdır. Haksız bir kazanca asla ve asla tenezzül etmemelidir. Müslüman bir tüccarın ticari ve ekonomik hayatını kuran ve sünnet merkezli ahlaki prensipler belirlemelidir. Müslüman bir tüccar helal ve meşru işlerle meşgul olmalı, helalinden kazanmalı, haram gıdalarla beslenmemeli ve aile efradına haram yedirmekten sakınmalıdır.  Yaptığı ticari ve ekonomik faaliyetlerde ahlaki değerlere ve dinimizin getirmiş olduğu kurallara riayet etmeyen kişiler hem ibadetlerinin amellerinin kabulünde hem de sosyal hayatlarının huzur ve güveninde sıkıntılar yaşayacaklardır.

Ticari ve ekonomik faaliyetlerinde ahlaki değerlere ve yüce dinimizin getirmiş olduğu kuralara riayet ederek faaliyet gösteren tüccarlara cennet müjdesi verilmiştir. Hatta kendilerine nimet verilen peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaklardır. Efendimiz (sav) Tirmizi’de geçen  bir hadis-i şeriflerinde şöyle müjde vermektedir :

Doğru ve güvenilir tüccar, cennette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.

  Ümmet-i Muhammed in Merkezinde Kuran ve sünnetin bulunduğu yeniden ekonomik bir kalkınma ve ekonomik bir bütünlük nasıl sağlanabilir? Geçmişte bu nasıl sağlanmıştır? Ümmet-i Muhammed için ekonomik kalkınma ve bütünlüğün önemi nedir? Kur’an ve sünnetin merkezde bulunduğu ekonomik kalkınma ve bütünlüğün şartları nelerdir? …

Yukarıda zikredilen sorular ve arayışlar içinde Ümmet-i Muhammed olarak  büyük krizden kurtuluş reçetemiz aynı zamanda da  yitik hazinemiz MUDAREBE …

Peki, nedir bu kurtuluş reçetemiz ve yitik hazinemiz olan MUDAREBE?

Mecelledeki tarife göre mudarebe; bir tarafı sermaye koyan diğer tarafı emeği ile çalışan olmak üzere bir tür şirket ortaklığıdır. Sermaye koyana  “rabbül –mal ” emeğini koyana ise  “mudarib”  denir.

Mudarebe şirketi akdinin kurulması icab ve kabul ile olur. Bu icab ve kabulün konusu sermayenin miktarı ile karın sermayeyi koyan taraf  “Rabb-ül -mal” ile emeğini koyan taraf  “Mudarib” arasında bölüşmesi konusunda olmalıdır. Taraflar arasında sermaye miktarı ve karın bölüşümünde anlaşmış ise mudarebe akdi kurulmuş olur.

Mecelle, mudarebe akdinin iki türü olduğunu belirtir ve bunları misal vererek açıklar. Buna göre, mudarebe akdinde taraflar arasında kar bölüşümü dışında kayıt-şart yok ise buna  “Mudarebe-i Mutlaka” denir. Ancak mudarebe akdinde, kar bölüşümü dışında ayrıca zaman ve mekan, ticarete konu eşya türü, kimden alınıp  (bayi), kime satılacağı(müşteri) gibi kayıtlar da varsa bu tür mudarebe akdine  “mudarebe-i mukayyede” denir.

Mudarebe İslam hukukunda karşılıklı kar paylaşımına dayalı emek sermaye ortaklığıdır. Ortak olacak şahıslardan birisi sermaye ortaya koyarken diğeri emeğini ortaya koyacak ticari faaliyetten kazanılan kar ise ortaklar arasında paylaşılacaktır. Bu ortaklık sistemin İslam’dan önce de var olduğu bilinmektedir. İslam’ın ilk devirlerinden itibaren devam ede gelmiş bereketli bir kazanç kaynağımızdır. Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur. Üç şeyde bereket vardır: vadeli satış, mukaraza (mudarebe), satmak için değil de evde yemek için buğdayla arpayı karıştırmak. (İbn-i Mace , Ticaret 65). Ayrıca şu önemli noktanın altını çizerek belirtmek istiyorum ki Mudarebe, faize bir alternatif olarak, bugün meşru olarak neredeyse her alanda kullanılmaya müsait bir ortaklık şeklidir ve dinimizce teşvik edilmiştir.

Mudarebenin  yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’den delili olarak , İslam hukukçularımız Müzzemmil Süresi 20. ayetindeki  kimileri Allah’ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerini dolaşacaklardır. İfadesini mudarebe ortaklığının delili olarak görmüşlerdir. Mudarebeye dair yüce kitabımız Kuran’dan getirilen ikinci delil ise, Cuma süresinin 10. ayetindeki “Yeryüzüne yayılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın.” Evet, ayetlerimizden anlaşılacağı üzere yeryüzünde rızk aramak amacıyla seyahatlerin yapılacağı açıkça görülmektedir. Bu arayışlar ise birlik ve beraberlik içinde ticari ortaklıklarla çok daha faydalı ve bereketli olacaktır.

Mudarebe’nin sünnetteki delillerinden örnekler vererek önemini açıklayalım. Hazreti Abbas b. Abdülmuttalib (r.a.), bir malı mudarebe usulüyle bir şahsa (işletmeciye) vermiş, ona malını deniz yoluyla götürmemesini, bir vadide konaklamamasını, canlı hayvan satın almamasını, eğer bunları yaparsa malını tazmin etmesi gerektiğini şart koşmuştur. Daha sonra bu mesele efendimiz (sav) iletildiğinde  bu şartları istihsan buyurmuştur. (Beyhaki, es-sünenül kübra c.6, s. 111, (11945)) Efendimiz (sav) bir hadis i şeriflerinde “Rızkın onda dokuzu ticarettedir, geri kalan onda biride hayvanlardadır.” (Münavi , Feyz-ül Kadir Şerhu Camius-sağir). Efendimizin beyanından, ticaretin ne kadar önemli ve gerekli olduğu açıkça anlaşılmaktadır ayrıca Hazreti Abbas b. Abdülmüttalip (ra)’ın yapmış olduğu ticarete ve koyduğu şartlara istihsan buyurması yani bu olaya güzel bakması güzel karşılaması açıkça ticaretin ve ticarette ortaklığın önemini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak emek-sermaye ortaklığından ibaret olan mudarebe, dinimizce meşru görülmüştür. Helal bir kazanç kapısı olarak teşvik edilmiştir. Mudarebe, faiz için önemli bir alternatiftir. Faizde paradan para kazanma söz konusu iken mudarebede, parayla ticaret yapılmaktadır. Ticaret ise rızkın büyük bir kısmını teşkil etmektedir. Ayrıca Mudarebenin faiz sistemine önemli bir alternatif olması ümmet için faiz lobisi bankalardan kredili sistemlerle ticari faaliyetlerine son verip emek-sermaye-ortaklığından oluşan mudarebe sistemine geçmeleri için çok önemli bir sebeptir.

Mudarebe günümüz dünyasında ümmet i Muhammed için bir ihtiyaçtan ziyade bir zarurettir. İlerleyen teknolojik gelişmeler gösteriyor ki eski tabiri ile kölelik modern tabiri ile işçilik sona ermektedir. Herkesin bir işletmesinin olduğu ya da işletmelere ortak olduğu yeni bir dönem başlamaktadır. Dolayısıyla geriye sadece ortaklık kalmaktadır. Herkes kendine işletme kurup yönetecek kadar sermayeye sahip olamayacak bu durum ortaklığı zorunlu hale getirecek. Küçük sermayeye sahip olanlar birleşerek ortaklık kurarak yeni işletmeler açacaktır.  Ve yahut sermaye sahibi şahıslar parasını işletemeyecek ve sermayesinin pasif kalmaması için onu işletecek emeğini ortaya koyacak ortaklar arayacaktır. Bu durum insanlık için kaçınılmaz olacaktır. Açıkça görülmektedir ki ümmet i Muhammed in faiz banklarından lobilerinden kurtulmasının ve kalkınmasının en önemli yolu mudarebedir. Yüce dinimiz İslamiyet bu durumu baştan belirlemiş ve mensuplarını oraya doğru teşvik etmiştir.

Sonsöz olarak söyleyecek bir tek şeyimiz var

KURTULUŞ REÇETEMİZ KALKINMA HAMLEMİZ YİTİK HAZİNEMİZ MUDAREBE…

 

                                                                                     ÖMER DEMİR

                                                              RİZE RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ

                                                           FINDIKLI UYGULAMALI BİLİMLER YÜKSEK OKULU

                                                                   ULUSLARARASI TİCARET VE LOJİSTİK

                                                                        (İSLAM EKONOMİ PLATFORMU)

Diğer Haberler
NOOR INAYAT KHAN
TACİRLER VE FÂCİRLER