PİREYE KIZIP YORGAN YAKILMAZ24 Mart 2019, 23:33 |
Karar verdiğiniz şeyler için duyduğunuz pişmanlık zamanla geçebilir ama kararsız kaldığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık ömür boyu geçmez.
Milleti yanıltmak ve halkın iradesini istedikleri yere yönlendirmek için ısmarlama seçim tahminleri açıklayan ama bu tahminleri hiçbir zaman tutmayan anket firmaları, suçu “karasız” seçmene yıkmak için bu konuyu köpürttükçe köpürttüler. Güya sandığa gidecek seçmenlerin beşte biri kararsızmış. Hatta bu karsızların önemli bir kısmı da AK PARTİ seçmenleriymiş. Dolayısıyla da seçimin sonucunu kararsız seçmenler belirleyecekmiş. Bugüne kadar hiçbir seçim sonucunu doğru tahmin edemeyen bu anketçilerin tezine göre, son 40 yılda iktidar yüzü görmemiş ve millete 1 gram hizmeti dokunmamış CHP’nin seçmenleri çok kararlıymış ama 17 yıldır iktidarda olan ve ülke insanına maddi manevi her alanda çağ atlatan, sayısız hizmetler yapan AK Parti seçmeni kararsızmış! PEKİ, AMA KARAR VE KARASIZLIK NE DEMEK? Karar: Yetişkin bir kişinin tecrübelerine, değerlerine, inançlarına, bilgisine ve ilgisine göre seçim yapması demektir. Yani neyi isteyip neyi istemediğini bilmesi demektir. Daha öz bir ifadeyle kendini tanımak ve ona göre karar vermektir. Yetişkin olmanın bir gereği de, karar almak ve bu kararların sonuçlarına katlanmak hatta bazen de bedelini ödemektir. Kararsızlık: Karar tanımının tam tersidir. Yani kişinin neyi isteyip neyi istemediğini bilmemesidir. Daha öz bir ifadeyle kendini tanımamak ve dolayısıyla da karar verememektir. Lakin kararsızlığın sonunda ödenen bedel çok daha ağır ve yıpratıcıdır. Karar verdiğiniz şeyler için duyduğunuz pişmanlık zamanla geçebilir ama kararsız kaldığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık ömür boyu geçmez. Karar vermekte zorlanılan durumlar olamaz mı? İki durumda karar vermek biraz zor olabilir. 1-Seçeneklerin denk ve çok olduğu durum: Birbirine denk çok sayıdaki seçenek içinden sadece birini seçmek hakikaten zordur ve karar vermek biraz zaman alabilir. Lakin bu seçimde onlarca parti yarışmıyor. Önümüzde sadece ve sadece iki seçenek var ve bu iki seçenek kesinlikle denk değiller. İki seçenek içinden ya Cumhur ittifakının adayını, ya da Millet ittifakının adayını seçeceğiz. İnanç ve değerlerimizi göz önünde bulundurarak bir karar vermemiz çok zor olmasa gerek. 2-Seçeneklerin kötü olduğu durum: Hangi seçeneği seçersek seçelim, eğer içimize sinmeyecek kötü bir sonuç oluşma ihtimali varsa, karar vermek zor alabilir. Lakin bu seçimlerde öyle bir durum yok. 31 Mart seçimleri için yarışan iki ittifakın birbiriyle ne iyilikte, ne de kötülükte kıyas edilmeleri mümkün değil. Cumhur ittifakı, bu ülkenin bekasını dert edinen yerli ve milli adaylarla ve de bugüne dek yaptığı sayısız hizmetleriyle milletin karşısına çıkmış oy istiyor. Millet ittifakının beka diye bir derdi yok. Onlara göre PKK, YPG, FETÖ Türkiye’ye asla saldırmaz. Millet ittifakını oluşturan partilerin bugüne kadar ortaya koyabildikleri ve millete anlatabilecekleri bir başarı hikâyeleri yok. Böyle olunca da üç-beş il belediyesini kazanabilmek için HDP’den medet umuyorlar. HDP’nin desteğini alabilme adına PKK bağlantıları tespit edilmiş 300’ün üzerinde kişiyi, ittifakı oluşturan parti kontenjanlarından belediye meclisi adayı bile yapabiliyorlar. HDP ile yaptıkları örtülü ittifakı gizlemeye çalışan parti başkanlarının aksine HDP eş başkanları “seçimi kazanırsanız bileceksiniz ki, HDP’nin oyuyla kazandınız” diyerek onları açık açık tehdit ediyor. Bu tehditlere bugüne kadar ne Kılıçdaroğlu, ne Akşener, ne de Karamollaoğlu bir cevap verebilmiş değil. İçişleri bakanlığı verilerine göre Millet ittifakından belediye meclisi adayı gösterilenlerin 29’u İYİ Parti, 78’i SAADET Partisi ve 224’dü de CHP’den olmak üzere toplam 331 kişinin PKK terör örgütüyle ilişkileri olduğu tespit edilmiş durumda. Millet ittifakına açık destek veren FETÖ terör örgütüne mensup kaç kişinin CHP, SAADET ve İYİ Parti listelerinden belediye meclisi adayı yapıldığı ise henüz ortaya çıkarılabilmiş değil. Millete 1 gram hizmeti olmamasına, son yıllarda yapılan tüm seçimleri kaybetmesine ve bunca karanlık ittifak ilişkilerine rağmen CHP seçmeninin sandığa ilgisinde bir azalma yok. Girdiği tüm seçimleri kazanmış ve millete sayısız hizmetler yapmış AK PARTİ seçmenlerinden bazıları, 1000’lerce hizmet içinden birini beğenmediği için partisine küsmüş ve sandığa gitmeyeceğini söylüyor. Garip ama etrafımda az da olsa bu tür insanlarla karşılaşmıyor değilim. Neymiş efendim “Reis iyiymiş ama onlarca aday içinden onun bizzat seçip aday gösterdiği belediye başkanları iyi değilmiş. Dolayısıyla AK Parti’ye bu seçimde bir ders vermek gerekiyormuş…” Bu tarz düşünenlere diyeceğim şey şudur: Eğer sen bir AK Partili olarak oyunu CHP’ye verirsen, AK Partiden 1 oy eksileceği ve CHP’ye 1 oy ekleneceği için aslında CHP’ye 2 oy vermiş gibi katkı sağlamış olursun. Sandığa gidip oy kullanmazsan da, AK Partiden 1 oy eksileceği için CHP’ye 1 oy vermiş gibi katkı yapmış olursun. Atalar der ki, pireye kızıp yorgan yakılmaz! -Cumhur ittifakına mensup belediyelerin 15 Temmuz gecesi ve demokrasi nöbetlerinde ifa ettikleri kritik görevleri hatırla! -Darbecilerin kışlalardan çıkamaması için belediye araçlarını kışla önlerine ve yollara yığan Cumhur ittifakına mensup belediyeleri hatırla! -Gözlerini kapat. Senin verdiğin ya da vermediğin bir oy ile hangi sonuca katkı sağlayacağını ve canından daha çok sevdiğin ülkende neler yaşanabileceğini bir hayal et. -Gönlünün sesine kulak ver. Sana sandığa gitme diyenlere inat o sandığa mutlaka git ve gönlünün sesi istikametinde oyunu kullan. Selam, sevgi ve dua ile… |
Diğer Haberler |