MESAJDAN ÖNCE MESAJI GÖNDERENİ İNCELEMEK27 Ocak 2019, 01:22 |
ABD’nin, tıpkı bizim bazı bölgelerimizi yıllardır kaşıdığı gibi, Çin üzerine kurguladığı oyun kapsamında, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sorunlarını kullanarak kendine oradan bir fırsat oluşturma hevesi olabilir. Lakin “ABD bu sorunu kullanacak” diye Çin’in, Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik “yok etme” adımlarını görmezden gelelim diyor değilim.
İletişimin oldukça hızlı olduğu günümüzde kundaktaki bebekler dışında herkesin en az bir “akıllı” telefonu var. Başta sosyal medya olmak üzere çeşitli kanallardan bu telefonlara her gün sayısız mesaj yağıyor. Ne hikmetse bu mesajlar hep önemli ve acil ve de hemen yayılması gerekiyor. Mesajlar, öyle bir yazım tekniğiyle hazırlanıyor ki, okuduğunuz anda işi gücü bırakıp o mesajı hemen paylaşmalısınız gibi bir duygu oluşturulmaya çalışılıyor okuyan kişi üzerinde. Bazen dini duygular, bazen milli duygular, bazen ideolojiler, bazen siyasi konular ve bazen de toplumları derinden etkileyebilecek sosyal patlamalara sebep olabilecek irili ufaklı çeşitli konular çok itinalı bir şekilde serpiştiriliyor bu mesajlara. Ustaca hazırlanmış mesaj içerikleri, çoğu insanın aklını daha mesajı okurken devre dışı bırakıyor. Akıl devre dışı kalınca da duygular devreye giriyor. Göndericinin isteği doğrultusunda öncelikle okuyan kişinin sosyal medya hesabında paylaşılıyor mesaj. Bu “çok önemli mesaj” paylaşımından eşi, dostu, akraba ve arkadaşları mahrum bırakmak doğru olmayacağından aynı mesaj onlara da anında iletiliyor. O, ona; o da, diğerine derken bu mesaj trafiği bir çığ gibi büyüyor ve inanılmaz paylaşım sayılarına ulaşarak kitleleri etkiler hale gelebiliyor. Hatta bazen gündem olup yetkililere sorulan bir soru veya sorun dahi olabiliyor. Bu durumu gerçek sanıp mesajın içeriğinden etkilenen bir sürü insanın kafası karışıyor. Oysa bu tarz mesajların neredeyse tamamı koca bir yalan veya bir algı çalışmasından ibaret. Yani birileri, farkına vardığımızda çok pişman olacağımız bir yerlere doğru bizi yönlendiriyor. Uyanık ve akıllı olmalıyız. Gönderilen bir şeyi incelemeden, irdelemeden, arka planını ve doğruluğunu araştırmadan asla paylaşmamalıyız. Velev ki gönderen kişi, tanıdığımız ve güvendiğiniz biri bile olsa. Çünkü o çok güvendiğiniz kişiye de bu mesajı birileri göndermiş ve o da incelemeden bu mesajı size iletmiş olabilir. Tıpkı sizin, arkadaşlarınıza ilettiğiniz gibi. Yüce Rabbimiz, Hucurat suresi 6. ayette: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” buyuruyor. Yani buradan anlayacağımız, gönderilen mesajdan önce mesajı göndereni inceleyin. Mesajın neye veya kime hizmet ettiğini iyice bir düşünün diyor. Bu mesajı yayanlar; düşman, yalancı, hain, sahtekâr, makam sevdalısı, fırsatçı, sinsice pusuda bekleyen birileri olabilir. Emin olmadığınız kaynaklardan gelen haber ve mesajlara asla itibar etmeyin. Bu kaynakları kısa bir süre kontrol altında tuttuğunuzda, bunların kime hizmet ettiğini ve neyi hedeflediklerini kolayca anlarsınız. Diyeceğim o ki, bu tarz mesajları ya benim gibi hiç paylaşmayın, ya da illa paylaşacaksanız doğruluğunu teyit ettikten sonra paylaşın. Size her ulaşana, ulaştırana, kulağınıza her fısıldanana, önünüze her getirilene mutlaka şüphe ile bakın. Böyle yaparsanız daha az yanılır, daha az pişman olur ve daha az günaha ortak olmuş olursunuz. Son günlerde telefonlarımıza gönderilen Doğu Türkistan konulu mesajların haddi hesabı yok. Bu hepinizin malumudur. Hazır konu açılmış ve yeri gelmişken Doğu Türkistan konusuna kısaca bir değinmemek olmaz. Geniş halk kitleleri üzerinde huzursuzluk, kargaşa ve karmaşaya yol açabilecek bu ve buna benzer mesajları yayanlara özellikle daha bir dikkat etmek lazım. Telefonlarımıza gönderilen mesajlardaki içimizi sızlatan fotoğraf ve videolar, ne hikmetse hep batılı kaynaklar tarafından servis ediliyor. Hatırlayın DAEŞ’in o korkunç kafa kesme videolarını da batılı kaynaklar servis etmişti. Çok geçmeden bunların film stüdyolarında çekildiği anlaşılmıştı ama anlaşıldığında iş işten çoktan geçmişti. Doğu Türkistan konulu videoları yayan ABD ve Batılı kaynaklar, Müslümanların haklarını savunur olmuşlar da bizim haberimiz olmamış meğer! Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları katledenlerin ABD ve batılı güçler olduğunu adımız gibi bildiğimiz halde aynı ülkelerden maksatlı olarak servis edilen yalan haberlere itibar etmekte nedense bir beis görmüyoruz. Hepinizin malumu olduğu üzere ABD ve Çin arasında dünyanın süper gücü olma konusunda amansız bir rekabet var. ABD, bu rekabette Çin’i durduramasa bile en azından yavaşlatmak için elinden geleni yapıyor. Özellikle Çin’in başlatmış olduğu ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı “Kuşak ve Yol Projesi” ki bu proje Asya ve Avrupa’daki yaklaşık 60 ülkeyi birbirine bağlayacak. Bu proje güzergâhındaki neredeyse tüm ülkelerde sorun çıkarıp bu projeyi baltalamak için ABD harıl harıl çalışıyor. Çoğunuzun malumu olduğu üzere Doğu Türkistan, bu güzergâhın en kritik yerinde yani başlangıç noktasında bulunuyor. ABD’nin, tıpkı bizim bazı bölgelerimizi yıllardır kaşıdığı gibi, Çin üzerine kurguladığı oyun kapsamında, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin sorunlarını kullanarak kendine oradan bir fırsat oluşturma hevesi olabilir. ABD’nin geçmişte bu projesini zaman zaman devreye soktuğunu ve sonuç aldığını iyi biliyoruz! Lakin “ABD bu sorunu kullanacak” diye Çin’in, Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik “yok etme” adımlarını görmezden gelelim diyor değilim. ABD ve İsrail, Çin'den daha mı az zulüm uyguluyor Müslümanlara? Ya da geçmişte Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan, Çin’den çok mu farklı davrandı Müslüman topluluklara? Avrupa ülkelerinin birçoğunda hala Müslümanlara baskı yapılmıyor mu? Müslüman kardeşlerimize Çin tarafından uygulanan zulmü görelim ama Batılı kaynakların ve özellikle ABD’nin yaydığı haber ve videolardan değil. Türkiye olarak kaynağında yapacağımız kendi tespitlerimizle görelim. Bu sorunu çözmek için fırsatçı ABD ile değil, Çin ile masaya oturup konuşalım. ABD, sorunları çözmek için değil, daha bir karmaşık hale getirmek için gündeme getirir. Hatta ihtiyaç duyduğunda o sorundan istifade edebilmek için kendi çözmediği gibi, çözmek isteyenlere de müsaade etmez. Yıllardır süren Filistin, Afganistan, Irak, Suriye, Karabağ ve Kıbrıs sorunu gibi daha birçok sorun, ABD tarafından özellikle kangren haline getirilmiş ve çözülmesi istenmeyen sorunlardır. Selam, sevgi ve dua ile… |
Diğer Haberler |