SİYASİ GERİCİLİK

17 Haziran 2018, 23:06
Depreme dayanıklı ve konforlu bir evde yaşama imkânı olan birinin yıkık-dökük bir gecekonduda yaşamayı tercih etmesi ne ise; ödenmiş ağır bedellere ve yaşanmış onca tecrübelere rağmen hala parlamenter sistemde ısrar edilmesi de odur.

Eskimiş, ömrünü tamamlamış olanın yerine daha iyiyi, daha güzeli ve daha yararlı olanı koyma girişimlerine İLERİCİLİK denir. Bunun tersini savunmaya yani eskimiş, ömrünü tamamlamış olanın korunmasında ısrarcı olan ya da eskiye, dönüşü isteyen, kısaca yeniliklere karşı çıkan oluşumlara ise GERİCİLİK denir. Düne kadar, kendileri dışındaki herkesi haksız yere “GERİCİLİKLE” itham eden çevreler, bugün karşımıza en büyük gerici olarak çıktılar. Bu malum çevreler, Parlamenter sistemin çok daha ileri bir adımı olmasına rağmen, başkanlık sistemine karşı çıkarak eski düzeni korumaya ve önceki şartlara dönmeye çalışarak bilerek, isteyerek SİYASİ GERİCİLİK yapıyorlar.

 

Gündeme dair bu yazımı, son yıllarda sıkça duyduğumuz ve hemen hemen herkesin az-buçuk fikir sahibi olduğu, bir kentsel dönüşüm projesi örneği üzerinden anlatmaya çalışacağım. 

Yıllardır oturmakta olduğunuz dedenizden, babanızdan kalma eski bir eviniz var. Ekonomik imkânlarınız eskiye nazaran iyileşmiş, çoluk çocuğunuz da okulu bitirip iş-güç sahibi olmuşlar ve artık evlenme çağına gelmişler.

Kısa bir zaman öncesine kadar bu eski ev, ihtiyaçlarınızı karşılarken bugün artık ihtiyaçlarınızı karşılamaya yetmiyor. Çocuklarınız bu eski evde bedava oturmak yerine, kira vererek daha konforlu evlerde yaşamayı planlıyorlar. Aile reisi olarak, çocuklarınızı bir arada tutabilmek ve onlara güvenli bir gelecek inşa edebilmek için, depreme dayanıksız bu dökük evi kentsel dönüşüme vermeye karar veriyorsunuz.

İhtiyaçlarınız karşılaması için piyasa tecrübesi olan, alanında uzman, yaptığı projelerle USTALIĞINI ispatlamış bir mimara güzel ve size özel bir proje çizdiriyorsunuz. Daha sonra bu projeyi hayata geçirmek için de SÖZÜNÜN ERİ, DEDİĞİNİ YAPAN kısaca GÜVENİLİR bir müteahhit bulma arayışına başlıyorsunuz.  Bulduğunuz müteahhit adayları, karşınıza geçip bu projeyi nasıl hayata geçireceklerini tek tek anlatmaya başlıyorlar. Duyduklarınız karşısında bir anda şaşkına dönüyorsunuz. İşi yapmaya talip dört müteahhit adayından sadece biri, beklentilerinize göre özel olarak tasarlatmış olduğunuz projeyi birebir uygulayacağını ve belirlenen süre sonunda evi size teslim edeceğini taahhüt ediyor.

 

Diğer üç müteahhit ise, sizin özel olarak tasarlattığınız projenin gereksiz olduğunu ve onun yerine kendi kafalarına göre tasarladıkları projelerini uygulamanın daha doğru olduğunu öneriyorlar. Yani parasını verip çizdirdiğiniz o özel projeyi çöpe atacaklarını ve gereksiz olduğunu söylüyorlar. Bu üç müteahhide göre, 60 yıllık her tarafı dökük ve ilk depremde yıkılacağı muhtemel eskimiş binanın dökülen yerlerini tamir edip, boya badanası yenileyerek mevcut haliyle kullanmaya devam etmek en doğrusu. Ailenin gençlerinin başka başka yerlerde kirada oturmalarının da bir mahsuru yok.

Ayrıca binanın bulunduğu geniş bahçede düşünülen, binaya değer ve güzellik katsın diye tasarlanan peyzaj düzenlemeleri, bahçe aydınlatması, çocuk oyun alanı, otopark, spor alanı, yürüyüş yolları, güvenlik amaçlı kamera sistemi, otomatik sulama sistemi ve kamelya gibi birçok düzenlemeye de hiç ama hiç gerek yok.

 

Peki, soruyorum size böyle bir durumunuz olsa, bu dört müteahhitten hangisini tercih edersiniz?

Gecekondusunu kentsel dönüşüm için müteahhide verip, belli bir süre sonunda yine gecekondu olarak almayı aklı başında kaç kişi tercih eder bu ülkede?

 

24 Haziran seçimleri arifesinde adayların seçim meydanlarında vaat ettikleri, üzerinde gecekondu ev olan arsasını kentsel dönüşüm için müteahhide veren mal sahibine, süre sonunda müteahhidin yine bir gecekondu teslim etmesine benziyor. Erdoğan dışındaki üç aday, 1950 yılından beri ülkemizde olan uygulamasında, ülkeye zaman kaybettirmekten ve patinaj yaptırmaktan başka bir işe yaramayan parlamenter sistemi geri getirmeyi vaat ederek insanlardan yetki istiyorlar. Milletin adaylardan beklentisi sosyal donatısı yüksek, depreme dayanıklı konforlu evlerde yaşamak ama adaylar, millete “sizin aklınız ermez, biz daha iyi biliriz. Size depremde yıkılması çok kolay olan gecekondu evler yapacağız” diyorlar.

Milletin kararıyla bir yıl önce geçilen Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminden tekrar eski parlamenter sisteme geri dönmeyi vaat etmek, en hafif ifadeyle SİYASİ GERİCİLİKTİR. Bu aynı zamanda, referandumla tecelli eden millet iradesine karşı büyük bir saygısızlıktır. Milletin kararını yok saymaktır, tanımamaktır. Millete, senin aklın bu işlere ermez, sen bilmezsin, ben daha iyisini bilirim demektir. Yarım asırı aşkın süredir ülkemizde uygulanan parlamenter sistem; krizler, darbeler, koalisyonlar ve geri kalmışlıktan başka bir şey veremedi ülkemin güzel insanlarına.

Depreme dayanıklı ve konforlu bir evde yaşama imkânı olan birinin yıkık-dökük bir gecekonduda yaşamayı tercih etmesi ne ise; ödenmiş ağır bedellere ve yaşanmış onca tecrübelere rağmen hala parlamenter sistemde ısrar edilmesi de odur. Millet, 24 Haziran'da bu işe son noktayı koyacaktır.

Selâm, sevgi ve dua ile…

Diğer Haberler
DÖVİZ KURLARINDA YAŞANAN HAREKETLİLİK
YEDİKLERİMİZ DEĞİL VERDİKLERİMİZ BİZİMDİR
İÇİMİZDEKİ ÇOCUK
NE OLDUYSA O KARARDAN SONRA OLDU
TANK PALETİ FABRİKASI GERÇEĞİ
AYASOFYA
MİLLET EĞİLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
ELVEDA ŞEHRİ RAMAZAN ELVEDA