Sevgili Kardeşlerim!

Bu hadisi kutsi hakkında yazmamın sebebi, bazı ehli bid’a insanların bu kutsi lafıza uydurma demesinden dolayıdır. Kaynakları nefsi olan ve küçücük aklına yatmıyor diye bu hadise manasızca saldıran insanlar görüyorum. Fikir babalarının şeytandan aldıkları dersi, saf kardeşlerime aktarmaları ve o insanlarında Peygamberi(a.s.m.)-haşa ve kella- hor görürcesine, sanki İslamın temellerini o atmamış, bu dünyanın yaratılmasında hiçbir payı yokmuş gibi davranmaları gerçektende ağlamama sebep oluyor. Belki de kafama çok takıyorum. Ama gayr-ı ihtiyari olarak kalbim hüsranla doluyor.Neyse lafı fazla uzatmadan sadede gelelim ve bu hadisi kutsinin muazzam manasını inşallah sizlerle de paylaşmaktan büyük mutluluk duyacağım.

Aziz Kardeşlerim!

Bir kula, Rahmeti İlahiyeden cennetin gelmesi için, o kulun Efendimiz(a.s.m.)’i dinleyip ona iman etmesi ve salih amel işlemeye başlaması ve son nefesine kadarda böyle yaşamasıyla mümkün olur. Lakin sadece zahiri olarak değil, batıni olarakta, yani sadece dıştan değil, kalbende iman etmesi farzdır. Binaenaleyh bu imanın mertebeleri vardır. Başka bir vakitte inşallah bunu yazılarımda belirteceğim. Sadede bakacak olursak Peygamberimiz(a.s.m.)’e iman etmemiş birinin cennete girmesi mümkün değildir. O yüzden Cennet ile Cehennem arasındaki nur Peygamberimiz(a.s.m.)’dir. Başka bir hadiste Peygamberimiz(a.s.m.) buyuruyor:’Sebeb olan işlemiş gibidir.’ Diye. Bu sözden de anlayacağımız üzere Efendimiz(a.s.m.) sebebiyle dünya Allah’ın nuruyla nurlanmıştır. Şöyle bir sual akla gelebilir:’Peygamberimiz(a.s.m.) olmasaydı Allah(C.c.) başka birini peygamber olarak gönderir ve bizi yine de hidayete erdirirdi. O halde neden o olmasa dünya yaratılmasın ki?’

El-Cevap: Azizim! Peygamberimiz(a.s.m.)’i peygamber yapan onun sıradan bir insan olması mıdır, yoksa onun dünyanın en güzel ahlaklı oluşu, onun en çok Allah’tan korkan insan olması, onun eşine en iyi davranan biri olması, saymakla bitmez güzel hasletlerinin bulunması mıdır? Soruyorum size. Vicdanı olan herkes onun mükemmel bir insan olmasıyla Peygamberliğinin vuku bulmasını görecektir. Çünkü o zamanda yaşayan bir Hazreti Ebubekir-i Sıddık(R.A.) veyahut Hazreti Osman-ı Zinnureyn(R.A.) veyahut Hazreti Ali(R.A.) gibi(peygamberimiz(a.s.m.) kadar olmasada) mükemmel sahabeler vardı. Peki Allah niye Muhammed-ül Emin(a.s.m.)’i seçti? Çünkü en güzel ahlaklı O’dur. İmanı en yüksek O’dur. Allah’tan en çok korkan O’dur. Eşlerine en iyi davranan yine O’dur. Çocuklarına en iyi davranan yine O’dur. Uzun lafın kısası en iyi O’dur. O yüzden sevgili kardeşlerim, Peygamberimiz(a.s.m.) olmasaydı gibi bir düşünce aklınıza gelmesin. Bu hadis-i kutsinin manasından da şüpheniz olmasın. Çünkü Peygamberimiz(a.s.m.) o kadar değerli bir zat ki, makamı emin olun bizim bu küçücük aklımıza sığmaz. Sadece bu dünyanın değil, kainatın yaratılmasında dahi peygamberimiz bir sebeptir. Hani kıyametin kopma sebeplerinden biride yeryüzünde Allah’a iman eden kimsenin kalmamasıydı ya, Efendimiz(a.s.m.) vesilesiyle İslam inkişaf etti. Yani yükseldi. O halde İslam’ın olmadığı bir dünya düşünülemeyeceği gibi Peygamberimiz(a.s.m.) olmadan da bu kainat dahi düşünülemez.

Aziz Kardeşlerim!

Son olarak belirtmek istediğim bir husus bu. Gerçekten de İsm-i Nur her müşkülümüzü halleder. Yani Peygamberimiz(a.s.m.)’daki o nuru görmek, Sahabelerdeki o nuru görmek, Tabiin, Tebe-i tabiin’deki o nurları görebilmek emin olun bütün yapılan taarruzlara karşı nefsimizin de onlara uymasını engelleyecektir. Bizler Allah’ın Rızasını kazanmak uğrunda çalışalım ki onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmeye kalksınlar. Onlar istemese dahi Allah nurunu tamamlayacaktır.

Hepiniz Allah’a emanet olun bitanecik kardeşlerim. Vesselam…