GÖÇMEN VE MÜLTECİ KADINLARIN SORUNLARI

15 Şubat 2016, 18:57
Göçmen ve mülteci olarak sürdürülen veya sürdürülmeye çalışılan yaşam, birçok sorunu beraberinde getirmektedir.


Bunun yanında göçmen ve mülteci kadın olmak bu çerçevede daha ağır anlamlar barındırmaktadır. Mültecilerin sorunları, daha ülkelerinden kaçışlarıyla başlar ve sanıldığı gibi sığınacak ülke bulunca son bulmaz, aksine hızla artış seyri gösterir. Mülteci olmak nüfusun en çok bağımlı kesimini ağır ve olumsuz etkilemektedir. Bu grupta kadınlar ve çocuklar dezavantajlı olarak sayılabilir. Kadın ve çocuk mülteciler, mülteci hareketliliğinin çoğunluğunu oluşturmaktadır.

Kadınların, diğer mültecilere nazaran daha ağır koşullarla karşı karşıya kalmaları ve mücadele gücünün zayıflığı, öncelikle onun cinsiyeti ile ilgilidir. Kadın mülteciler özel bir durum yaşar ve kadın olmaları sebebiyle pek çok cinsel, sosyal ve psikolojik sorunla karşılaşır. Bu sorunların başlıcaları cinsel ayrımcılık, cinsel taciz, önyargı sebepli zulüm, geleneklerin zarar verici uygulamaları, cinsel şiddet ve aile içi şiddettir. Mülteci ve sığınmacı kadınlar, kadınlar açısından geçerli sayılan tüm göç nedenleri dışında daha farklı nedenlerden dolayı da göç etmektedir; bu zorunlu bir göçtür. Bu konuda daha önce yapılan araştırmalar; kadınların genel olarak, yaşadıkları ülkedeki geleneksel yapının ezici ve ataerkil uygulamalarından kurtulmak için göç ettiklerini ya da sığınmacı talebiyle başka ülkelere geçme yoluna başvurduklarını göstermektedir. Zorunlu olarak değerlendirilebilecek temel sorunlardan dolayı ülkeyi terk eden kadınlar, göç/iltica sürecinde çeşitli saldırı, şiddet ve tehlikelere maruz kalmaktadır.  Geçiş sürecinde ve yerleştirildikleri kamplarda tehdit ve istismar sorunuyla karşılaşan kadınlar, fuhuş ve zorla cinsel ilişkiye sokulmaktadır.

Kadınlar; yurtlarının, evlerinin ve ailelerinin korumasından mahrum kalınca savunmasız duruma düşmekte; böyle olunca göç/iltica sürecinde daha çok istismara ve kötü muameleye maruz kalmaktadır. Mülteci kadınlar, kaçışları öncesi ve sırasında fiziksel ve psikolojik istismara; sığınılan ülkede cinsel saldırı ve istismara, silahlı çatışmaya, zorla askere alınmaya,  fahişeliğe; geri dönüşlerinde yine fiziksel ve cinsel saldırıya maruz kalmaktadır. Kadın mülteciler için sorunlar bir kısırdöngü şeklinde ve her defasında güçlenerek ve karşısında savunma kabul etmeksizin ilerlemektedir.

Kadın mültecilerin ve göçmen kadınların yaşadıkları sorunlar üzerine yapılan çalışmalar sorunları, kaçış öncesi, sığınma ülkesinde iken, geri dönüş sırasında, yeniden bütünleşme süreci olmak üzere ayrı ayrı değerlendirmiş ve geniş bir sorunlar yelpazesi çizmiştir. Buna göre kaçıştan önce; rejim güçleri tarafından taciz edilme, cinsel işkenceye uğrama, toplu tecavüz ve hamile bırakılma, silahlı taraflar tarafından kaçırılma ve rehin tutulma, insan ticaretinin nesnesi olma; sığınma ülkesinde iken rejim güçleri tarafından cinsel saldırıya uğrama, kız çocuklara cinsel tacizde bulunulması, aile içi şiddete maruz kalma, cinsel ilişkiye zorlanma, yasal statü beklerken cinsel tacizle karşılaşma; geri dönüş sırasında zararlı geleneksel uygulamaların tekrar başlatılması, cinsel saldırı ve cinsel istismarla karşı karşıya kalma; yeniden bütünleşme sürecinde geri dönmein cezası olarak cinsel taciz, cinsel zorbalık ve sosyal süreçten dışlanması gibi sorunlar ile karşı karşıya kalmakte ve bunlarla tek başına mücadele etmesi beklenmektedir.

Karşılaştığı sorunlarla tek başına mücadele etmesi gereken kadın, ulusal ve uluslararası örgütlerce de yalnızlaştırılmaktadır. Bugüne değin kadın mülteci/göçmenin sorunlarına odaklanan, sorunları daha oluşmadan engellemeyi hedefleyen ciddi bir topluluk veya toplantıdan söz etmek de mümkün görünmemektedir.

İncelenen çalışmalardaki genel kanı, göçmen/mülteci kadınların, diğer göçmen/mültecilerden daha ağır ve yoğun sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Bu sorunlar genel başlıklandırma yapmak gerekirse; sosyal, cinsel ve psikolojik sorunlardır. Sosyal sorunlar; toplumdan dışlanmalarına ve karar alma süreçlerine katılımlarını engellemeyi anlatır. Cinsel sorunlar; cinsel şiddet, cinsel taciz, cinsel saldırı ve cinsel istismar olarak sıralanabilir. Psikolojik sorunlar daha üst bir başlıktır ve sosyal-cinsel sorunları içerir. Sorunları bu şekilde tanımladıktan sonra dünyadaki mevcut duruma ilişkin bir değerlendirme yapılmış ve durumun pek de olumlu bir görüntüye sahip olmadığı anlatılmaya çalışılmıştır. Mevcut durumun gösterdiği tablo, sorunun bu şekilde sürüp gidemeyecğinin en nesnel göstergesidir.

Kadınlara yönelik şiddetin had safhada olması ve devletlerin çoğunun bu konuda duyarsız kalması, gerekli politikayı üretmekten aciz kalması, savaş ve şiddet olayları dünyadaki kadın mülteci sayısının fazla olmasının önemli bir nedenidir. (http://www.multeci.net/index.php?option=com_content&view=article&id=65:multeci-kadinlar&catid=38:multeci-kadinlar&Itemid=55, 1) Bütün bunların yanında kadınlar dünyanın her yerinde cinsiyetçi bakış açısının kurbanı olmakta ve çeşitli baskı ve zulümlere uğramaktadır. Bu durum mülteci ve göçmen kadınlarda katlanarak devam etmektedir. (http://www.mazlumder.org/tr/main/yayinlar/makaleler/8/multeci-kadinlar-iki-kat-sorunlu/915, 3)

Mülteci kız ve kadınların erkek mültecilere kıyasla özel bir korumaya ihtiyaçları vardır. Kız çocuklarının ve kadınların istismara, saldırıya ve ayrımcılığa karşı korunmaları gerekir. (http://www.multeci.net/index.php?option=com_content&view=article&id=66:multeci-kadinlar&catid=38:multeci-kadinlar&Itemid=55, 1) Mülteci kadınlar çoğunlukla kaygı ve korku duymaktadır. Bu hislerin sebebi olarak da gelecek endişesi ve belirsizlik gösterilmektedir. Bunlara ek olarak dil bilmeme de korkuyu artıran bir faktör olmaktadır.(http://www.multeci.net/index.php?option=com_content&view=article&id=66:multeci-kadinlar&catid=38:multeci-kadinlar&Itemid=55, 3)

Sığınmacı kadınlar, aile içinde çatışma yaşandığını ve bazen de şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Aile içi çatışmanın en önemli sebebini ekonomik faktörler oluşturmaktadır. Çeşitli sebeplerle eşleri tarafından şiddete uğrayan kadınların bu durumu gizledikleri bilinmektedir. Bunun en önemli sebebi de kendi ülkelerine geri gönderilecek olma korkusu ve kaygısı yaşamalarıdır. (http://www.multeci.net/index.php?option=com_content&view=article&id=66:multeci-kadinlar&catid=38:multeci-kadinlar&Itemid=55, 3)

Göç edilen sosyal çevredeki farklı yaşam biçimi, kültür ve farklı kavramlar özellikle kadınlarda psikososyal sorunları belirgin hale getirebilmektedir.  Kaygı, duygu bozuklukları, kronik stres, kimlik krizi bu sorunların başında gelmektedir. (Tuzcu ve Ilgaz, http://dergipark.ulakbim.gov.tr/pskguncel/article/viewFile/5000077960/5000072099, erişim tarihi: 21.12.2015)

Göçmen kadınların genel olarak sağlık sorunları, psikolojik ve jinekolojik sorunlar yaşadığı belirtilmektedir. Göçmen kadınların sağlığının korunması ve iyileştirilmesi için sağlık personeline önemli görevler düşmektedir. Sağlık personelinin bu görevlerini yerine getirebilmesi için eğitilmesi ve bilgilendirilmesi gerekmektedir. (Aksu ve Sevil, 2010, s.133-138)

Göç, bu süreci yaşayan erkek, kadın, çocuk, yetişkin herkesi farklı bir noktada ve farklı bir boyutta etkilemektedir. Süreci yaşayan insanların sosyoekonomik durumları, kültürel özellikleri süreçten etkilenme düzeylerini etkilemektedir. (Çalım, Kavlak ve Sevil, Mayıs Ağustos 2012)

Sümeyye Gülşen SOYLU

Siyaset Bilimci ve Sosyal Politikalar Uzmanı

Diğer Haberler
RUHSUZ KENTLER ve MEDENİYET İHTİYACI