Peki, Neden Çağımızda Kendi Kendini Öldürür Kadınlar?

13 Kasım 2015, 15:44
Yaşamak insanın kendi kendini tedavi etmesi ve her gün yenilenmesi demektir.

Yaşamak insanın kendi kendini tedavi etmesi ve her gün yenilenmesi demektir. Kendini bulmak ve yeniden fethetmektir yaşamak. Bir yaradılış şuurudur kendinin farkında olmak. Ne istediğini bilmek, nereye yakıştığını bilmek! Hata ise bir uyku halidir, debelenmek bir yanılgının içerisinde ve eğer hatanın dersini aldıysanız bir uyanıştır tövbe. İsyandan sıyrılma, yeni bir sayfa açma! Akıştadır hayat, sular gibi insanlarda değişir. Takılı kalmak niye bir pervasız hevese?

Ne kadar da zavallı insan var! Günlerdir bunu düşünüyorum. Hayata niçin geldiğinin sırrını çözmeye çalışması gereken insanın kimlikler edinmek için değerini ayaklar altına alma çabasını gördükçe hüsrana uğruyorum. Kendisi için oluşturmaya çalıştığı profil için insanın ödemesi gereken diyet en fazla ne olmalıdır? Kendini var etmek uğruna bir başka insanı harcamaya kalkan insanın dünyaya imza atabilecek değerde olduğuna kim inanan bir kalbi inandırabilir? Kimi kandırma çabası bu? Yazılan afilli sözlerin, giyilen kıyafetlerin, edinilen etiketlerin hepsini sıyırdığınızda geriye kalan birkaç gram kan, birkaç kilo kemik ve değersiz et yığının ötesindeki ruhunuzun kıymetinden ne kadar söz edebilirsiniz?

Çalıntı düşler, çalıntı sözler, çalıntı hayaller sizi siz mi yapıyor gerçekten? Mukaddes olan bir evliliği yerle yeksan eden bir kadının telafisini toplum nasıl giderecek? Alın teri ile günlerce evine helal lokma getirmeye gayret eden bir adamın onurunu kim işaret edecek? Nikâh sadece bir kâğıt üzerinde atılan imzadan, toplumun ağzını bağlamak maksadı ile niyetlerinizi örttüğünüz bir çatıdan ibaret mi? Nerede kaldı insanımızın samimiyetleri, kutsalları? Bir kadını anne, eş yaptıktan sonra daha da yücelten değerleri o kadın neden bir çırpıda ayaklar altına alır? Bir başka adam neden buna fırsat tanır?

Tanık olduklarım, yaşadıklarım beynimde hiç durmadan zonklayan bir saat gibi beni ele geçirirken anlıyorum insanlar yanlışları sorgulamak ve düşünmekten kaçarak yaşamaya çalışıyor bu hayatı! Pişkin, sersefil, umarsız… Duyguların adı var, özü yok şimdilerde. Evlilikten söz eden binlerce yığının içerisinde gördüğüm onca şey midemi bulandırıyor. Kadını, kadın kılan gerçeğin sol yanında taşıyacağı merhamet, şefkat ve inanç olduğunu savunacağım şiddetle! Erkeklerin ihanetinden söz eden toplumun yığınla ihanete meyleden kadınlarının sinsi zekâları ile çocuklarının masumiyetini çiğneye çiğneye kendilerine bin kez haram olan adamlarla muhabbet etmelerinin alışılagelmiş yasak bir masal tadı vermesini kimse süsleyemez! Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu’yu neden kaleme aldığını çok daha iyi anlıyorum şimdilerde. Sorgulamak, işaret etmek ve muhakeme yapılmasını sağlamak! Dünyadaki tüm hatalar bir adam için çok fazla! Bihter olmak yerine, Zeynep Bint-i Cahş da olabilirsiniz. Olmadığı yerde nokta koymayı bilmelisiniz, erdemli bir hayat için. Çünkü bir kadın için birden fazla adam çok fazla! Havva’nın bildiği tek tefsir Âdem! Kadının tabiatında iki eşlilik asla olamaz! Kadının dünyasında eş olduktan sonra başka bir adama dostluk muhabbeti asla olamaz, olacaksa eşinin var olduğu mekânda merkezde yine de bir sınır dairesinde olur! Kadın duygusal yaratılmış, sakınılmış, esirgenmiş ve korunmuş olarak var edilir. Tüm kutsal kitaplar bir zincirin halkaları gibi inerken hep buna işaret eder. Peki, neden çağımızda kendi kendini öldürür kadınlar?

Biraz daha başarılı olmak için, biraz daha onure edilmek için, ben başarılıyım edaları ile salınabilmek için bunca yığınla, lüzumsuz adamı ekseninde toparlamak sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçası mı bir kadın için? Yahut sorun yığınla insanın arasında olmakta mı yoksa o yığınla insanın arasında kendini unutmak mı? Unutmayınız kendinizi! Kendi, kendinizi aldatmayınız! O süslü ve yasak muhabbetlerin örtüleri kalktığında yaşayacağınız buhranın ruhunuza ödeteceği diyeti kaldıramayabilirsiniz! Bu yazıyı kadınlar için yazıyorum. Bilhassa evli kadınlar için… Gençliğin cazibesi ve masumiyeti ile duygularına kepenk indiremeyen ve kendini var etmek isterken hatalar yapan kızlardan daha büyük sizin sorumluluğunuz! Sizler genç kız değilsiniz! Sizler hata basamaklarını en aza indirgemelisiniz. Siz annesiniz her şeyden önce! Siz evinizdeki mutfağın saltanatında size biçilen rızkın ışığı ile soyadını taşıdığınız adama akşam yemekleri hazırlarken sultansınız! Siz çocuğunuzun merakla etrafınızda döndüğü, yavaş yavaş büyürken şekillenen ruhunu inşa ettiğiniz zaman güzelsiniz! Siz her ne olursa olsun bu toplumu ayakta tutabilmek için başka kadınların hatalarına örtücü olup onlara güzeli işaret edecek örnek evlilikler için mücadele ederken başarılısınız. Siz klavye başında cazibeli duran dışarıdaki adamla muhabbet ederken değil, evliliğin sorumluluğu altında yorgun argın evine gelen eşinize gülümserken kadınsınız!

Siz İslam erlerini köşe yazılarına dönüştürürken değil, onları çocuklarınıza anlatarak vaktinizi harcarken değerlisiniz. Tüm bunları yaparken ille de topluma imza atacak bir eser bırakacaksanız toplumun içinde olacaksanız önce anne ve eş olduğunuzu unutmayacaksınız! Size ne yaradılışınız ne Kur’an bu hakkı tanımıyor! Hayatınızı oturup karşınıza almalısınız. Ne istiyorsunuz ve ne yaşıyorsunuz? Yaşadığınız hayat sizin ruhunuzdaki hayat ile ne kadar uyuşuyor? Bunu hesap etmelisiniz! İhanet kişinin kendisine yaptığı en büyük zalimliktir. Karşınızdakine ihanet etmezsiniz! Eğer yaşadığınız hayat size uymuyorsa, anneliğiniz için kadınlığınız için bir adım atın! Bir imza ile başlayan evliliğinize bir imza ile nokta koyun! İşte bu size Allah’ın tanıdığı en büyük hak! Memnun değilseniz, kendinize memnun olacağınız bir hayat inşa edin! Başkalarının güvenini sarsmayın, umudunu kırmayın!

Ne bir isim ne bir ayıp ifşası bu ne de bir yargılama duygusu ile yazılmış bir metin değil bu! Duymasaydım dediğim, tanık olmasaydım dediğim toplumsal bir yaranın kalbimi ele geçirmesinin neticesi bu! Settar örtücü olmayı emreder, örtünün ardına uzanmıyorum. Kimseyi incitmek için değil ama incitenin daha fazla incinmemesi için yazıyorum. Eğer bu yazıyı anne olan bir hem cinsim okuyorsa sosyal iletişim araçlarının özgürlüğünün evliliklerine gölge olmasına izin verip vermediğini sorgulamalarını istiyorum. Dışardaki adamın evdeki adamdan daha merhametli olmayacağını ısrarla savunuyorum. Bırakın yapan yapsın ama siz kalbinizi sizi yüceltecek olana verin. Bir kadın için evlilik müessesesinin içerisindeki dik duruşu, cennetten pay almasına en büyük vesile olacaktır. Ve bu metni okuyan beylere sözüm evli kadınlardan uzak durun, özel muhabbetlere, ilgilere girerken hem cinsinizin varlığını çiğnemeyin! Yusuf peygamberi örnek alın! Unutmayın ki bekâr bir kızı kendinize eş yapabilirsiniz ama evli bir kadının katili olursunuz! Onunla birlikte kendi şerefinizde!

Evliliğini kutsal bilen kadınlara ve kadınları kutsal bilen adamlara dünya cennet olsun! Evliliği imtihanı olan kadınlara Allah merhamet etsin!


Eda BİLDEK

Diğer Haberler
VİCDAN AYNASINDA SUÇ VE CEZA
KADINLARI ANLAMADINIZ
SEVDİ, YANDI, SUSTU KADIN
NEDEN HZ. MUHAMMED (s.a.v)
Aşkını Kaybetmekten Korkuyorum
ÜMMET DARAĞACINDA RESULÜN EMANETİ YASTA
BERKİN DE BURAK DA BENİM EVLADIM; BİZ BİR YERLERDE HATA YAPTIK
GÜNLERDEN 28 ŞUBAT VE O ARTIK TOPRAK KOKUYOR