![]() |
ESED VURUYOR!... BİRLEŞMİŞ MİLLETLER UYUYOR...02 Kasım 2012, 13:55 |
ESED VURUYOR!... BİRLEŞMİŞ MİLLETLER UYUYOR…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.”(Mümtehine Suresi ayet 9) 1920′li yıllardan bu yana Suriye’de Müslümanlar çok büyük bir zulüm ve baskı görmektedir. 1963’te Baas Partisi’nin, 1971’de de Nusayri Hafız Esed’in başa gelmesiyle Müslümanlara yapılan zulüm katlanarak artmıştır. Halkın %75′inin Müslüman, %11′inin Nusayri, %9′unun da Hıristiyan olduğu Suriye toprakları, asırlar süren bir İslami geçmişe ve köklü bir kültüre sahiptir. Bu İslam toprakları pek çok İslam âlimini yetiştirmiştir. Suriye Hz. Ömer zamanında İslam topraklarına katıldı. Sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Eyyübilerin yönetimi altında kaldı. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 1920 yılında Fransızların bölgeyi işgal etmesiyle Suriye Müslümanları için zulüm ve şiddet dönemi başladı. Fransız mandası en çok Şii Nusayrilere yaradı. %11 nüfusa sahip Nusayriler ile %9 nüfusa sahip olan Hıristiyanlar, Fransız yönetimi altında imtiyazlı şekilde yaşadılar. Fransız yönetimi ülkede devlet kademelerine özellikle azınlık olan Nusayrileri yerleştirdi. 1946’da Fransızlar Suriye’den çekildiğinde ülkeyi Nusayrilere (yani bugünlerde Irak’ta olduğu gibi Şiilere) emanet ettiler. Devlet kademeleri tamamen Nusayriler tarafından dolduruldu. Seçimlerle başa gelen Sünni Müslüman hükümetler darbelerle indirildi. 1949 yılında başlayan darbeler dönemi 1970 yılında diktatör Hafız Esed’in gerçekleştirdiği darbe ile son buldu. Hafız Esed yönetimi Suriye’yi kısa sürede bir istibdat ülkesi haline getirdi. Tüm Müslümanlara siyasi, sosyal ve dini yasaklar getirildi. Esed dönemiyle birlikte Nusayriler altın çağlarını yaşarken, Müslümanların büyük baskı ve zulüm gördükleri, Müslüman kadınlara tecavüz edildiği, erkeklerin akıl almaz işkence yöntemlerine maruz bırakıldıkları uluslararası raporlarda geçmektedir. Hafız Esed’in iktidara gelmesinden sonra Şii Nusayriler, Suriye yönetiminde daha güçlü konuma geldiler. Bu durum ülkedeki Müslümanların tepkisini çekmeye başladı. Nusayri Esed rejiminin baskıcı uygulamaları ve İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler Örgütü) gösterdiği tepkiler gerilimi sürekli arttırdı. Nusayri müdahale, Şubat 1982′de Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı Türkiye’ye dost ve müttefik olarak görünerek yıllardan bu yana PKK terör örgütüne üstü kapalı, dolaylı ve gizli bir şekilde yardım ve destekte bulunan ABD’nin kirli oyununu bilmeyen yoktur sanırım. Ayrıca, bölgede Büyük İsrail’i kurmak için her türlü entrikayı çeviren, Filistin Müslümanlarına dünyayı dar etmek için en büyük zulümleri yapan Siyonist ırkçı İsrail devletine açık bir şekilde her türlü desteği vermekten çekinmeyen emperyalist ABD’nin, Müslüman ülkelere karşı düşmanca tavrı da yine herkes tarafından bilinmektedir. Direkt olarak Irak’ı ve Afganistan’ı, dolaylı olarak da Somali’yi işgal ederek yıllar boyu buralarda Müslüman halka en büyük zulümleri icra eden ve bazı İslâm ülkelerine de işgal etme tehdidi ve ambargolarla zalimane metotlar uygulayan ABD’nin zalimliğinde asla ve kat’a şüphe yoktur. “Sakın,Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak,Allah onları(cezalandırmayı),korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor." İbrahim Suresi 42.Ayet Diğer yandan, Suriye halkına insanca yaşama hakkı verilmesini talep etmekten başka suçları olmayan insanları çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden topyekûn ölüme mahkûm eden, onbinlerce sivil insanı katleden ve şehirleri, yaşam merkezlerini, konutları hatta hastaneleri ve camileri bile bombalayarak yerle bir eden Beşar Esed ve çevresi de en az ABD kadar zalimdir. Onun için ABD düşmanlığı yapacağız derken, Beşar Esed zaliminin yanında yer almak ve onbinlerce Müslümanı bir gecede katleden babasının zulmünü bile geride bırakan zalim Beşar’a destek vermek ne büyük gaflettir. Müslümanlar, bu iki zalimden birinin yanında yer alma ve iki zalimden birini tercih etme gafletine asla düşmemelidirler. ABD düşmanlığı, zalim Esed’i desteklemeyi gerektirmez. Suriye’deki bu oyun, bölgede Müslümanları bölüp parçalamak için türlü planlar yapan ABD’nin yeni bir oyunu olabilir. ABD’nin bu oyununu bozmanın yolu Esed’e destek vermek değildir. Bugüne kadar ABD kuklası olan Esed, bugün ABD’nin oyununa geldi ise veya ABD o zalimi kullanıyor ise, Esed’in yanında yer almak, ABD’nin planını bozmaz. Geçmişte bu oyun Irak’ta oynandı. ABD, Saddam’ı bir punduna getirerek Kuveyt’te girmesini sağladı ve bu planın sonu Irak’ın işgaline kadar vardı. Bugün de ABD’nin isteği Beşar Esed’in gitmesi değil gitmemesi ve gitmemek için direnmesidir. Daha dün Saddam’ı bahane ederek Irak’ı işgal eden ABD bugün de Esed’i bahane ederek Suriye’yi işgal etmek isteyebilir. Onun için ABD, Suriye’deki gelişmeleri sadece izliyor. ABD istese anında Beşar Esed’in ipini çeker ve işini bitirir. İstese idi zaten şimdiye kadar Esed çoktan mort olmuştu. Ama bunu yapmıyor. Esed’in ipini çekmek için kılını bile kıpırdatmıyor. Şu anda sadece seyretmekle yetiniyor.NERDEDE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER…NEREDE NATO… HANİ NEREDE OMÜSLÜMANLAR UYUKUDA MI ?...GÖZLER Mİ? YOK KULAKLARI MI?.... ABD, Özgür Suriye Ordusu’nun başarılı olmasını istemiyor. Zira Özgür Suriye Ordusu’nun yönetimi devralması hem ABD’nin planını bozar, hem de ABD Mısır’dan sonra Suriye’de de İslâmi ağırlığı olan bir yönetimin kurulmasına sıcak bakmaz. Şayet ABD’nin planı bozulsun istiyorsak, zalim Beşar Esed’in yanında olmak değil aksine karşısında olmak ve Özgür Suriye Ordusu’nun bir an önce başarılı olmasını dilemek ve bunun için dua etmek gerekir. Zalim Esed bir an önce devrilsin ki, Suriye’ye ve Türkiye’ye huzur gelsin İnşallah. Diğer yandan Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı verdiği mücadele ile Suriye yönetiminin Suriye halkına karşı açtığı savaşı aynı görmek büyük bir bedbahtlıktır, firasetsizliktir. Türkiye, başta güvenlik güçlerimiz olmak üzere çoluk çocuk ayrımı yapmadan bütün sivil insanımızı katleden PKK terör örgütünü bertaraf etmek için çaba sarfederken, Suriye ordusu bizzat kendi sivil vatandaşlarını katletmektedir. Şehirleri, köyleri yerle bir edilen bu insanların tek suçları diğer ülke insanları gibi insanca yaşam arzusundan başka bir şey değildir. Suriye’de baskıdan, tahakkümden ve zorbalıktan uzak insan haklarına dayalı bir yaşam sürmek isteyen insanların katledilmesi ile Türkiye’de zorbalık, teröristlik ve eşkiyalık yapan bir örgütün ortadan kaldırılması için gayret göstermek nasıl aynı şey olabilir? Müslümanlar böylesine büyük bir firasetsizliğe düşmemelidirler. Yeri gelmişken şu hususu da belirtmekte fayda var. Özgür Suriye Ordusu, Alevi anlayışına ve Aleviliğe karşı değil baskıya, zulme ve diktatörlüğe karşı mücadele vermektedirler. Türkiye’deki alevi kardeşlerimiz de şunu bilsinler ki, Türkiye Aleviliği ile Suriye Nusayriliği arasında zerre kadar benzerlik yoktur. Bir olan Allah’ı tek ilah, Kur’anı tek kitap, Hz. Muhammed’i de son Peygamber olarak kabul eden Türkiye Alevi inanışı ile Beşar Esed’i ilah kabul eden ve işgal ettikleri camilere haşa “burada Allah yok, tek ilah Beşar” yazan Suriye Nusayri inanışı arasında nasıl bir benzerlik olabilir? Onun için Alevi kardeşlerimiz mezhepsel bir anlayış ile sakın Beşar Esed zalimini destekleme gafletinde bulunmasınlar. Son söz; ABD düşmanlığı yapacağız derken veya mezhepsel bir anlayış ile zalim Beşar Esed’in yanında olmaktan Allah’a sığınırım. Zalimler arasında tercihte bulunmak Müslüman’ın anlayışı olamaz. Müslümanlık, zulmün her çeşidinin ve zalimlerin tümünün karşısında durmayı gerektirir.Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun.
|
![]() Diğer Haberler |