Neydi bizi içten içe kemiren duygu?24 Kasım 2015, 11:01 |
Hiç düşündük mü? Dünyanın oluşumundan bu yana içimizde var olan ve aslında başkasına zarar vermeye çalışırken kendimize zarar verdiğimizin bile farkına vardırtmayan bu hastalığın hayatımızdaki melekleri de yok ettiğini…
Farkında yada farkında olmadan söylediğimiz sözler yada beden dilimizle gösterdiğimiz büyüklenme duygusu, bizleri aslında içten içe kemiren, kendi öz varlığımızdan uzaklaştıran sevgiden de büyük olan o duygu KİBİR. Kelime manası ile kendisini üstün görme ve kendinden başkalarını alçaltma, yerme, kendinden başkasının doğruyu bilmediğini düşünme vb. gibi manaları içeren ve anlamları bakımından da kelimeyi okuduğumuzda içimize güçlü bir hissin doğmasına sebep olan, "zaman böyle olmayı gerektiriyor" veya "güçlü olursam kimse beni üzemez" gibi kelimeleri de bizlere söyleten, o sihirli ama bir o kadar da aşşağlık mana içeren kelime. Bizlere sunulan nimetler karşısında tatmin olamamazı sağlayan, şişirilmiş bir balon gibi benliğimizi kabartan, kendimizden başkasının fikrini önemsetmeyen, karşımıza çıkarılan sevgi ve değerleri yok ettiren, güzelliğimizi çirkinliğe dönüştüren, varlığımızın asıl sahibini unutturan KİBİR... Hiç düşündük mü? Kibrin vücudumuzu her alanda sarıp sarmaladığını ve artık bizleri insan olmaktan çıkarttığını... Hiç düşündük mü? Dünyanın oluşumundan bu yana içimizde var olan ve aslında başkasına zarar vermeye çalışırken kendimize zarar verdiğimizin bile farkına vardırtmayan bu hastalığın hayatımızdaki melekleri de yok ettiğini... Kibirli insan düşünemez... Aklında sadece "ben" vardır. Başkalarının hayatta nasıl yaşadığı pek onu ilgilendirmez çünkü ondan sorumlu değildir. Sinirli bir anımızda, aklımızın başka bir yerde olduğu bir zamanda, psikolojimizin bozuk olduğu zamanlarda hat safhaya varan bu duygu sendromu başkalarını göremez, hatta görmediği gibi direkt olarak hakaret, saygısızlık, sevgisizlik ve merhametsizlik ön plana çıkar ve önünde ne var ne yoksa her şeyi yıkar kavurur. Kalbin kırılması, üzülmesi hiç önemli değildir. Kibri insanı bir anlamda filmlerdeki içine şeytan girmiş kişilere benzetiyorum. Belli bir zaman beslenir sonra bir anda ortaya çıkar gerçek yüzünü gösterir, şeytan da emeline ulaşınca o insanda artık insan namına hiçbir hal kalmaz, görünürde halen insandır belki ama insanı insan yapan değerlerini yitirmiş bir insan... Kibrin sebep olduğu hatalar düzeltilemez derecede zordur. Bir anlamda artık esir alınan bir insan her yaptığı kibirlenme karşılığında da bir ödül almıştır kendi aklınca. Kendisini kazanmış zanneder. İnsanoğlunun doğasında olan bu kazanma hırsı gün geçtikçe büyür büyür ve büyür bir süre sonra da daha fazla zarar verecek potansiyele ulaşır. Böylece kibirli insan günü geldiğinde yapayalnız kalır, etrafında ona inanacak güvenecek kimse kalmaz, zamanında da sevdiklerini incittiğinden dolayı o sevdikleri de artık ona yanaşmak istemez. Sonuç olarak kibirli insan hayatındaki melekleri yok ettiği gibi kendi de yok olur gider....Şimdi sırtımızı bir koltuğa yaslayarak oturalım ve henüz vakit varken vicdan aynasını da elimize alarak, içimizdeki kibir denen hastalıkla nasıl baş edebileceğiz onun muhasebesini yapmalıyız. |
Diğer Haberler |