Rahman'a Hicretin Adı Kuddüs

22 Eylül 2013, 16:33
Farkındalıklar arttıkça her bir zerresini Hakka ulaştırmak için silahlarını kuşanan ruh nihayet hicretine başlar

Her sabah uykudan uyandığımızda, penceremizden bakıp çevreyi gözlemlediğimizde mis gibi kokan bir hava, cıvıl cıvıl sesleri ile doğaya eşlik eden kuşların sevinci ve bir önceki günde olup bitenlerin izinin bile kalmadığı bir alem içerinde buluruz kendimizi. 

 

Toprak aldığı ilahi emirle yenilemiş olarak, üzerinde bulunan bitki, hayvan ve pek tabii ki bizler için sunar enerjisini. Gecenin büyülü ahengi ile bedenimiz de tamamen kendini dinlendirmiş ve yenilemiş olarak sabaha ulaşır.

 

Her nereye bakarsak bakalım, yeni gün her bir zerre üzerinde pırıl pırıl, eksiksiz, noksansız ve kusursuz bir şekilde çıkar karşımıza.

 

İnsanın penceresinden bu zincirin halkalarına baktığımızda ise her bir gününü bir pazara benzetebiliriz, bu pazarda kişiler sadece dünya ve ahiret hayatını satın alır. Ancak bu alışveriş sanıldığı kadar kolay olmamaktadır. Her ikisinin de bir karşılığı mevcut olup dünya hayatının arzularını isteyen kişi dünya nimetlerine yönelir ve bu nimetlerin sağlam yada çürük olduğuna bakmaksızın sadece sahip olma arzusu içerisinde bulunur. Ahiret hayatını isteyen kişi ise dünyadaki tüm tezgahlarda bulunanları farklı bir şekilde seçer ve ahireti için en iyisini bulur. Aslında her iki durumda da tek bir gerçeklik zuhur edecektir, çeşitli duygular içinde yaratılan insanoğlu ruhundan gelen fısıltıya kulak verdiğinde;

 

“Beni arındır, temizle ve beni Hak’ka ulaştır!...” nidasını duyacaktır.

 

Tüm sancıların farkında olan bizler ruhumuzun bu isteğini ancak hislerimizle davranmaktan vazgeçtiğimiz anda sahip olacağını ve yine tüm olumsuz zincirleri kırarak saf, duru, temiz ve kusursuz olanı tercih etmeye doğru yönelmekle elde edeceğinin farkındadır. Lakin karşı tezgahın ardında duran; şaşalı bir dünya, istekleri bir türlü bitmeyen bir nefs ve tatmin olmayan bir hırs ile bulunmaktadır. Varlık bu süreçteki tüm taşlara ve dikenlere rağmen yola devam etmeyi arzular çünkü her zaman bir yerlerde bir eksiklik vardır ve hiç birşey tam olamamaktadır. Nasıl ki kötü işler yaptığımızda iç huzurumuz kalmayıp vicdani yönden ezik duruma düşüp ruhumuzun kirlenmesine sebep olabiliyorsak, yaptığımız en ufak iyilikler de ruhumuzu tedavi edecek ilaç olacağını bilmektedir.

 

Farkındalıklar arttıkça her bir zerresini Hak’ka ulaştırmak için silahlarını kuşanan ruh nihayet hicretine başlar. Yapılan iyiliklerle tohum atılır, verilen sadakalarla filizlenir, sevgi ile büyür, tövbe ile gelişir, sabır ile güçlenir ve namaz ile ruh artık zaman tünelinde saf-i olarak tertemiz ve duru hale gelir. Artık bundan sonra ruhun hicreti aşk ile istikamete yönelir. Kudsiyete yönelen ruhunu tüm kirlerden temizler. Bu öyle bir hicrettir ki; hicretin sonunda artık insan birçok lütfa mazhar olacağı gibi hayatın her anında “Kuddüs” ismi azamın nurunun tecellisine de ulaşacaktır.  

 
Nasıl ki kanımız her nefeste temizleniyorsa, her nefes alışımızda da Rahman’a hicret ettiğimizde, hayatımızın her anında ruhumuzun tüm güzelliği ortaya çıkar ve temizlenenlerle muhabbete dalar.

 

Aşk ile…Meşk ile…Şevk ile…Sevgi ile…

 

 

Diğer Haberler
Vedud'un Hakkını Vedud'a Vermek Gerek!...
FİTNECİ OLABİLİR MİSİN?
Tezatlıklarda Boğulma
İbrahim’in duası, İsa’nın müjdesi, annesinin rüyası
İslam Öncesi Mekke'de Sosyal ve Siyasal Yapı
Oryantalistlerin Hz. Peygamber Algısı
Bir kadın düşünün ki
Neydi bizi içten içe kemiren duygu?