Sevgililer Günü mü?

14 Şubat 2019, 10:00
İsteye bildiğin kadar iste tazarru ve niyaz ile O nun Gani hazinesinden.

S unulmuş sana ikram-ı ilahi o rahmet elinden,

E y insan nedir bu şükürsüz halin çekiyorsun hem elinden hem dilinden hem de belinden,

V er canını cananına ver yükünü Mevlaya kurtar hem kendini sırtındaki yükünden.

G üven ona gayrisine teslim olmaksızın erişeceksin Onun cennet elinden.

İ steye bildiğin kadar iste tazarru ve niyaz ile O ‘nun Gani hazinesinden.

L ayık olursun o vakit, içersen feyiz çeşmesinden.

İ mreniyor tüm mahlukat sana, eğer kul oluyorsan derinden..

Diyordu hal ehli ve sevgiyi anlatıyordu bize..

Ne buyuruyordu o kandilin sahibi : “birbirinizi sevmedikçe gerçek iman etmiş değilsiniz”..

İşte gerçek imanın özüdür sevgi ve sevmek..

Hal vaziyet hakikat (öz)de böyle iken (söz)de Sevgililer gününde birbirini sevme adına işlenen günahların hataların insanların birbirlerine seviyorum diyerek tekme atarcasına birbirlerini cehenneme ittiklerini hakikat ehli görmektedir.

Fena ve çirkin tablolar ile zihnen meşgul olmak da fena ve çirkindir kaidesince malum olan haramlardan bahsetmeyeceğim dua ile hidayet temennilerime devam edeceğim.

Peki sev(mek) nedir, sevgi nedir ki sevgili olsun ve yayılıp çoğaldıkça sevgililer olsun..

Evet sev’ lugatta akmak manasında dır.

Seva kökü ile beraber olma, denk olma manalarına da gelir.

Belki çoğumuz manasını dahi bilmediğimiz bir kavramın kurbanı oluyoruzdur da enjekte edilen yüksek morfin nedeni ile hissetmiyoruzdur. Sevgi adı altında haramlara kurban edilişimiz varıdır, eskilerde putlara sunulan kurban gibi.. Şimdi feda edilen ahretlerimiz eskide putlara yapılan kurbanlardan daha da acınacak bir haldedir esasında.

Bu durumu, insanlarda olan gaflet hali olarak yorumlamıyorum. Zira gaflet bir uyku halidir ve uyanmak ihtimali hep vardır. Öyle ya ameliyatlarda insanın etini derisini keserler dikerlerde insanın canı acımaz hiçbir şey hissetmez ve duymaz. Çünkü ona sırtından yapılan iğne bedeninin acı çekme duygusunu hissettirmeyecek bir teknikle yapılmıştır.

Bazı temsillerde, hakikate gerçeğe hep bir pencere açılır. Ameliyat masasında iken sırtınızdan yani arkanızdan vurulan iğneye bedel, hayatınızda yine arkanızdan sırtınızdan haramlar enjekte edilir ki bir müddet sonra hastalık hükmünde olan işlediğiniz günahların acısını duymamaya başlarsınız. Vicdan azabı dahi çekmezsiniz. Pişman olup tövbe etmek aklınıza bile gelmez. Çünkü manevi kabiliyetiniz olan hislerinizi duygularınızı artık kaybetmişinizdir yani hissedemez hale sokulmuşsunuzdur.

İradeniz ile girdiğiniz yanlışlardan dönmeniz kolaydır fakat iradenizi telkinler ile yönlendiren başka bir iradenin esiri ile hipnoz olmuşsanız içine düştüğünüz hataları iyi bir şey yapıyorum zannederek kurtulmak yerine aynı yanlışı hüner sayıp hatta hayatınızın vazgeçilmezleri kılıp yaşamaya devam edersiniz. Bu vaziyetteki bir insanın hali şarap fıçısına düşüp sarhoş olup kendisini o çöplükte, sarayda zannetmesi gibidir..

Sevgililer günü diye ilan ettikleri 14 Şubat günü esasında ciddi bir ifsad komitesinin işidir. Bu masonik operasyonda maneviyatlar ruhlar kalpler aşklar günah-ı kebairler işlettirilerek öldürülürler insanların bir kısmında da kemalata medar imana dair seciyeleri hala var ise onlarda yaralanılırlar. Ne çirkin bir iştir diye tabir olunan büyük günahlardan zina bugünlerde toplumda özendirilerek teşvik edilir. Flörtler kadınlı erkekli danslar tatlı kaçamak diye tabir ettikleri fuhuşlar içkiler kumarların bin bir çeşidi açık saçıklığın şehvetin esirinde zehirli bir baklava tepsisi şekliyle sunulur buyur edilir. Geçmişte örneklerini gördüğümüz dudak dudağa öpüşme yarışmaları kabilinden öpüştürülür esasında haramlarla. Bu sunulan tepsinden zehirli baklavayı yiyenler yalancı bir afiyet duyup keyif ederken o keyifleri ahiret cihetinde ebedi sancılı hastalıklara dönüşür. Bu tuzağa düşürülenler çok çabuk tövbe ve istiğfar ederek mağfiret temennilerinde bulunmalılardır ki affa nail olabilsinler. Bana sorarsanız Yasin bey durum bu kadarda içler acısı kara bir tablomudur diye. Evet zifiri karanlıklı bir tablodur ki nokta kadar aydınlık ciheti yoktur. Sadece bir yıl içinde sözde birbirlerini severek evlenen yüz binler insanın ve o bir yılda birbirilerinden nefret ederek boşanan doksan bin kişiyi ve mahkemeye müracaat için baş vuran yüz bin kişiyi ve neticesinde anne ve babaları ayrı binlerce masum yavruları davama şahit gösterebilirim..

Demek ki sevgi diye sundukları yahut alın sevin diye gösterdikleri mayolu yarı çıplak kadın objeleri ve onlara kullandırdıkları boyalardan ibaret rujlu kremlerden teşekkül makyaj malzemeleri, çeşit çeşit şehveti tetikleyen parfümler, sarhoş edici içecekler şeytani eğlencelerden müteşekkil yalancı bir cennettir.

Buradan hakiki milliyetçilere sesleniyorum.

Milliyetinizin esası aileye dayanır. Aile ise samimi bir sevgi ve ahlak ile ayakta kalabilir. Toplumda aile çökerse o davasını güddüğünüz milliyetinizi başkaları güderde darmadağın olan aile hayatında savunacak bir milliyetiniz tarih kitaplarında çocuklara ders olarak okutulmaktan ibaret kalır.

Hakiki dindarlara da sesleniyorum.

Sizler bu toplumda hayra davetçilersiniz sesiniz kısılırsa haramların gürültüsü çoğalırda o haramı işleyenlerden önce, o günahların lekesi sizden sorulur ki, niçin emri bil mağruf nehyi anil münkerden geri kaldınız diye mesul tutulursunuz.

Evet önce sevgi nedir bunu öğrenelim öğretelim sonra yaşayarak 14 Şubatta değil her gün her an yaşayalım yaşatalım.

Sevgiyi anlamak için sevmek duygusunu vereni tanımalısın. Sonra o tanıdığın Zat-ı Akdes sana bu sevgi duygusunu neden vermiş hangi maksada binaen ruhuna takmış bunu idrak etmelisin.

Hakikatsız sevgilerden gelen ahu vahları sosyal hayatın içinde çokça işitirsin. Aldatıldım kandırıldım terk edildim sevgime karşılık göremedim şekliyle pek çok şikayetlere şahit olursun.

Halbuki gerçi Sevgi kavramı derya denizdir mahiyetini idrakten beşer aciz kalır fakat o denizden alabildiğin kadar damla seni Sevginin kaynağına ulaştıracak bir sefine-i rahmani olur..

Üstadı muhterem altı bin sayfadan ziyade kaleme aldığı nur eserlerinde üç bin den fazla mevzuyu sevgi konusunu işleyerek ele almıştır ki birkaç numunesini cımbızla seçip aktarayım manalarını ise basiret gözünüze ve kalbinize havale ediyorum:

1- Cenab-ı Hakk’ın hesabına ve onun muhabbeti namına sev," (S: 638)

2- Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mana-i harfiyle sev." (S: 640)

3- Madem Allah’ı seversiniz, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız." (L: 57)

4- “Ve o sevdiği tarz ise, Allah’ın sevdiği zâta benzemelisiniz." (L: 57)

5- “Ve (insan) kendini beladan kurtaranı sevdiği gibi, sevdiklerini de kurtaranı öyle sever." (L: 58)

6- “İnsan, sevdiği zâta eğer benzemek kabil ise, fıtraten benzemek ister." (L: 58)

7- Sâni’-i Kerim ve Rahîm; masnuatı içinde en mükemmel ve en câmi’, en ehemmiyetli ve en çok sevdiği masnuu olan insan"dır (L: 237)

8- “Çünki cemal, kendini sevdiği için, sevmesine mukabil muhabbet ister." (L: 355)

9- İnsan en evvel muhabbetini Allah’a verirse, onun muhabbeti dolayısıyla Allah’ın sevdiği herşeyi sever. (Ms: 73)

10- Bilesin ki, bütün aynalarda gördüklerin ve sevdiklerin ne varsa, ancak O’nun birer âyeti ve alâmetidir." (BMs: 352)

11- Kendinizi ona sevdiriniz." (S: 121)

12- Rabb-ı Rahîm, rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek ister." (S: 329)

13- “Halbuki o kâfir, zâhiren sevdiği kimseyi de samimî ve kardeşane bir muhabbet ile değil; belki ancak nefsinin ondaki menfaatini sever." (BMs: 180)

 

İşte sevginin en öz manasını bize o sevgi mimarı bu ve benzer cümleleri ile anlatmış. Ve demiş ki : Canımdan ziyade sevdiğim kardeşlerim.. (K: 101) ve canından ziyade sevdiğini hayatı ve mematı ile tarihçe-i hayatında körlere de göstermiş. İnsanların ahretini kurtarması Allahın rızasını kazanması yolunda dünya saadetini terk etmiş dünya lezzeti namına hiç bir şey tatmamış.

Şimdi kıyaslayın! Sizi sevdiği için tüm rahatını terk eden bir insan mıdır sizi hakiki seven, yoksa sizi seviyorum diyerek haramları size yedirmeye çalışarak sarhoş ederek ebedi hayatınızı mahfeden kimseler midir?

Başta demiştik sevmek akmaktan gelir evet öyle bir akış ile akınki sonsuz bir aşk deryasına ve birleşin bütün sevgilerin sahibine damla iken artık okyanus olun.

Konu sevgiden açılmışken denizler mürekkep ağaçlar kalem olsa sevgiyi anlatmakla bitiremez Denizde tükenir ağaçlarda biter fakat sevgi anlatılmakla bitmez diyorum ayeti kerimeden ilhamen.. Zira Mevla-i Kerim o Sevgi ve Rahmetinin tecellisi ile yaratır ihsan eder.

Seviyorum demekten maksat beni sev demektir. Seni seviyorum diye ikram edilen her şey aslında kendine mahsus bir lisan ile beni sana ikram edeni sev demektedirler.

Üstadı muhtereme sorulur. Ben annemi babamı eşimi hayatımı işimi tabiatı kısacası pek çok şeyi severim. Nasıl olacakta bütün bu sevdiklerimi tek bir Zat’a vereceğim bu nasıl olur.

Üstadı muhteremin cevabı çok mükemmeldir. Derki bu saydıklarını nefsin için sevme Rabbin için sev diyoruz.

Evet bir düşünün mesela

Anne ve babanı nefsin için seversen ihtiyarlıklarında onların bakımında çok burun kıvıracaksın belki de huzur evine onları huzursuzluğa mahkûm edecek surette yatıracaksın.

Anne ve babanı Rabbin hesabına sevsen diyeceksin bu evebeynlerim benim bütün zahmetlerime katlandılar yetiştirdiler büyüttüler üstümde emek ve hakları vardır şimdi ihtiyar oldular onlara bakmak ve dualarını almak benim evlad olarak Rabbimin hesabına olan sevgimdir diyerek onları kendinden razı etmeye çalışacaksın.

Eşini eğer nefsin için seversen eşin ihtiyar ve çirkin olduğunda ondan yüz çevirip eski ilgi ve alakanı ona göstermeyeceksin belki de çok geçmeden gözün başkalara bakacak surette adileşecek.

Fakat eşini Rabbimin bana cennet misal bir hediyesidir emanetidir diye sevsen eşin ihtiyar olup çirkinleşse bile bu eşim şimdilik yaşlanmış ve ihtiyar olmuşsa da zararı yok ben onu Rabbim hesabına seviyorum hem ebedi hayatta hurilerden de güzel olacaktır diyerekten eşine ihtiyarlığında bile güzel bir huri muamelesi ve alakası göstereceksin.

Diğer sevdiklerini bu misaldeki gibi sen kıyas et hakikati gör.. nefis hesabına sevmek ne kadar çirkin düşüyor ve hakiki sevgi olmuyor anla..

Bayan kardeşlerime de buradan sesleniyorum. Açık saçıklık ile sizi hakiki sevmeyi bilemeyenlere kendinizi göstermeyiniz yoksa dünyada kısacık gülmelerinize bedel ihtiyarlığınızda ve ahretinizde bugünkü güldüklerinize o gün ağlar ve pişman olur vaziyete girersiniz.

Genç arkadaşlara da buradan sesleniyorum helal daire keyfinize kafidir. Haramlara girmeye lüzum yoktur. Nefis hesabına bakıp ilgi alaka duyduğunuz ne varsa Mevlanın hesabına sevip alaka duyarsanız Cenab-ı Allahın, katımda bazı meleklerim gibisiniz övgüsüne mazhar olma fırsatına nail olabilirsiniz.

Ey nefsim sana da derim ki bu hakikatlere şahit oluyorsun dersini iyi al ve amel etki sözünün tesiri olsun, zararın değil faydan dokunsun..

. Ey insanlık unuttuğunuz hakiki sevgiyi Hz.Muhammed aleyhisselamın doğduğu gün ile yeniden doğurunuz. Allah Resulünün doğduğunda ilk cümlesi ümmetim ümmetim demesi onun ümmetine ne kadar düşkün olduğunun ve sevdiğinin en açık hakikatli örneğidir.

Sevgisizliğin en büyüğünü sevgi diye yaşatmaya çalışan bu haram yiyicilere karşı cevabınızı hakiki sevginin Rabbi Rahim hesabına olduğunu göstererek vermeniz temennisi ve duası ile Kandilinizi tebrik ediyorum.

“Ya seversin hakiki !

Ya da olursun her daim aki!!”

Sözün Özü Cancağızım : Seveyim Derken Sevgiden Mahrum Kalma!

 

Araştırmacı Yazar

Süleyman Yasin AKDENİZ

Diğer Haberler
Ak Partiyi Bitirmek için Ak Parti içi Yürütülen Gizli Operasyonlar
Türkiye'de Filistin ve Filistinliler Hakkında Hangi Yalanlar Dillendiriliyor?
Berat İstiyorum
Bu Yükselişe Kimse Yetişemez!
Fetö Frarisi Fuat Avni Lakaplı Aydoğan Vatandaşın Mesai Arkadaşı Mustafa Aydın Dosya Tv Neden Panikledi?
Diriliş Postası Yazarı, Dosya Tv ve Oda Tv İş Birliği İle Ortaya Atılan Bir Kumpas Daha Deşifre Oldu!
Said Özadalı Hakkında Suç Duyurusun'da Bulunmamın Perde Arkası?
Masum İnsanları Adım Adım Nasıl Fetöcü Yaptılar?