09 Ekim 2020, 18:20 -

TOPLUMUN ÖLÜMÜ
Milleti yeniden inşa etmenin yegane yolu erdemlere sarılmak onu yeryüzünde haykırmaktır. Erdem aslında ne kavga etmek ne de cedellleşmektir. Erdem sevmektir. Erdem ile ruhlarını azat eden büyük ruhlar insanlığa yeniden yön verecek olan medeniyetin daim silahşörleridir. Ne mutlu erdemler ile kendilerini bütünleştirip aydınlık meşalelerini yakanlara!
İnsanların ekserisi bir genelleme ile düşünürler. Toplumu bir arada tutan şey aynı Düşünce/Sevgi/hissiyattır. fakat bütün düşüncelerin aynı yapı ile temellendirilmesi büyük bir arızadır.
Toplumun bütünü maddiyatı ön plana atmış ve ona değer veriyorsa toplumun gözünde bütün cömertler ahmaktır/salaktır.
Yada toplumun hiyerarşik bir anotomisi varsa o zaman tahakküm etmek normalleştirilmiş demektir. Böyle toplumlarda zayıf kimseler ezilir. Nezaket ve letafet (centilmenlik) zayıflık olarak sayılır. Cömertlik ve nezaketin toplumca yadırganması toplumun büyük bir cehalet içerisinde olduğunun toplum içinde sapkın bir güruhun egemen olduğunun göstergesidir. Sapkınlık o dereceye varmıştır ki erdem sahipleri bile bundan yılmış, yıkılmışır. Vicdan hapsedilmiş, akıl ve kalp yani düşünmek ve sevmek maddiyata peşkeş çekilmiş, toplum bir hastalık halini almıştır. Erdemliler yalnız ve kimsesiz, aşağılık kimseler ise yüce makamlara getirilmiş küçük insanlar olarak toplumu kıskaca almıştır. İyiliklerin yadırgandığı, öne çıkarıldığı ve çokça anıldığı toplumlarda kötülükler normalleşmiş demektir. Kötülüklerin normalleştirilmeye çalışıldığı toplumlarda ise işlenen cürümler eskiden daha çok bile olsa toplum karşısına çıkarılıp çokça ifşa edilir. Toplumun kızgınlıklıkları ve sevgisi elinden alınır. Bunu yapmak için egemen bir propaganda aracı ile sürekli algıları değiştirmek, dün dündür, bu dün bu gündür gibi bir zihni yapıya toplumu sürüklemek gerekir. Toplumda sevgileri/nefretleri sürekli değiştirmek toplumun değerleri üzerinde oynamak bir süreden sonra onu ruhsuz bir sürü haline getirir. Toplum artık Millet olmaktan çıkmış ve karaktersiz bir insan gibi yapmacık olmaya başlamıştır. Bütün herşey çıkarlar üzerine kurulmuş, toplumda orman kanunları hakim olmaya başlamış, yaşatmak için yaşamak/ölmek mottosunun yerini yaşamak için öldür anlayışı almıştır. Toplum artık bir enkazdır. Medeniyet ocağı sönmüş, Sanat ruhunu yitirmiş, Din ise bir sömürü aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. İnsanlar kalpleri yerine menfaatlerini birleştirmiş, Sevgi ve nefretler sadece çıkarlar üzerine inşa edilmeye başlanmıştır. Artık toplum değil bireyler vardır. Üretim değil, tüketim; Paylaşmak değil biriktirmek vardır. Böyle toplumlarda nicelikler niteliklerin yerini almıştır. İlim ve düşünce ayaklar altına alınmış gerçek aydınlar bile toplumda yetişmez olmuştur. Toplum buhran içerisinde bile değildir. Üstünde ne duman vardır ne güneş. Toplumsal değerler artık bir sembolik bir değer ifade eder. Mabetler mürailerin, Çarşılar sahtekarların, Makam ve mevkiler ise aşağılık ruhlu insanların tutunduğu yerler olmuştur. Bu toplumların içerisinde bundan rahatsız olan pek az insan kitlesi bulunur. Onlar sayıca az olduklarından ellerinden bir şey gelmez. Sadece büyük bir kurtarıcı gelmesini beklerler. Vicdanlara su serpen, gönülleri yeşerten, zihinleri aydınlatan büyük bir ruh memleketi bir tımarhane halinden kurtaracak tabiri caizse bir mehdi beklemektedirler. Mürailer sevgi kaleleri inşa etmek yerine riya kulelerini şehrin ortasına koyarlar. Kurduklarını Dünya cennetinin üzerinde bir süre oyalanırlar. Erdem sahipleri ise yeis içerisinde kıvranmaktan başka bir çare bulamazlar. Aslında erdemli kişilerin aradığı kurtarıcı yine onların içinde yatmaktadır. Oda erdemin ta kendisidir. İnsan erdemleri olduğu için insandır. Yoksa hangi güruha (din-mezhep-ideoloji) aidiyet hissi ile yaşarsa yaşasın onun niteliği erdemleri ile ölçülür. Milleti yeniden inşa etmenin yegane yolu erdemlere sarılmak onu yeryüzünde haykırmaktır. Erdem aslında ne kavga etmek ne de cedellleşmektir. Erdem sevmektir. Erdem ile ruhlarını azat eden büyük ruhlar insanlığa yeniden yön verecek olan medeniyetin daim silahşörleridir. Ne mutlu erdemler ile kendilerini bütünleştirip aydınlık meşalelerini yakanlara!
YORUM YAZ
BU HABER İÇİN HENÜZ YORUM EKLENMEMİŞTİR.

DİĞER İbrahim Yazıcı HABERLERİ
YAZARLARIMIZ
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
KONUK YAZARLARIMIZ
ÖZEL RÖPORTAJ
CEMALEDDİN HOCANIN ARDINDAN..
Bizler Cemalettin Bal Hocamızın muvahhid bir mümin; Kur'an Hizmetkarı bir müftü olduğuna aynel-yakin şahidiz. Kur'an talebelerine verdiği önem, inşa ettirdiği Hafızlık Kurslarının işleriyle bizatihi ilgilenmesi, personelinin derdinde sıkıntısında varıyla yoğuyla koşan,kendisiyle uğraşan ona iftira edenlere dahi beddua etmeyen yine onları dualarıyla uğurlayan bir hocamız olduğuna şahidiz.
E-POSTA LİSTESİ
ANKET