MİLLET EĞİLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
15 Temmuz’un üzerinden dört yıl geçmesine, ortada 251 Şehit ve 2194 Gazi olmasına rağmen hala bu olaya kontrollü darbe veya tiyatro demek artık gaflet veya delalet değil hıyanettir.
Türkiye’yi zayıf düşürmek ve kontrol altında tutmak için küresel güçler tarafından finanse edilen çeşitli terör örgütlerinin koordinasyonunu sağlayan, onları yöneten, yönlendiren, yeri geldiğinde onları taşeron olarak kullanan, yeri geldiğinde onlara göstermelik operasyonlar yapan ve yeri geldiğinde de onları güvenlik güçlerinden ve yargıdan koruyan şeytani bir terör örgütüdür FETÖ.
YPG veya DEAŞ aracılığıyla Türkiye sınırına bomba getirende, sınırda bombayı teslim alıp içeri sokanda ve o bombaların nerede ne zaman patlatılacağını planlayanda aynı örgüttü. Bombanın nerde, ne zaman ve hangi terör örgütü tarafından patlatılacağına karar veren de oydu. Bomba patlatma işi duruma ve konjonktüre göre terör örgütlerinden birine FETÖ tarafından ihale ediliyordu.
Şöyle azıcık geriye dönüp baktığımızda bu ülkede neredeyse her hafta kritik bir yerde bir bombanın patlatıldığını ve faillerinin çoğu zaman yakalanamadığını dün gibi hatırlıyoruz. 15 Temmuz sonrası o patlamaların bir anda kesildiğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz 2016 tarihine kadar sınırlarımızdan sürekli içeri sızıp vatandaşlarımızın canına kıyan terör örgütlerine sınır ötesi operasyon yapılamadığını da iyi hatırlıyoruz. TSK’nın karar mekanizmalarını etkileme gücüne sahip FETÖCÜ subaylar, hükümetin sınır ötesi operasyon ısrarına rağmen çeşitli bahanelerle buna engel oluyorlardı.
Başta silahlı kuvvetler, polis ve yargı olmak üzere devletin kritik tüm yerlerine yerleşmeyi ve oraları zamanla kontrol altına almayı başarmıştı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst komuta kademesi olan general/amiral seviyesine kadar ulaşabilmiş 150’yi aşkın FETÖCÜ subay vardı. 15 Temmuz sonrası TSK’dan ihraç edilen bu general/amirallerden 130’u hakkındaki davalar sonuçlandı ve mahkeme kararlarıyla FETÖ irtibatları kesinleşti. Bu hainlerin general/amiral seviyesine gelebilmeleri için her şey yolunda gitse dahi en az 28 yıl, normal şartlarda ise 35-40 yıl gerekiyor. Yani birilerinin dediği gibi bu terör örgütü son yıllarda türemiş ve devlete sızmış bir örgüt değildir. Bu terör örgütü, küresel güçler tarafından bu devletin kurumları içine 1960’lı yıllarda yerleştirilmiş ve uzun yıllar boyunca oralarda yeşerip serpilmesi ve güç haline gelmesi için büyük bir ihtimamla korunup kollanmıştır.
FETÖ, sadece Türkiye’de değil, dünyanın 165 ülkesinde örgütlenebilmiş uluslararası bir terör örgütüdür. Güvenlik vb. durumlar dolayısıyla bunca ülkede elçilik açmak, koca koca devletler için bile oldukça zor ve masraflı bir iş iken bu terör örgütünün dünyanın dört bir yanında çok kolayca örgütlenebilmiş olması, küresel güçler tarafından korunup kollandığının ispatıdır.
Bu örgüt, öylesine çok yüzlü bir örgüttür ki, duruma göre dindar, duruma göre laik, duruma göre liberal, duruma göre milliyetçi, duruma göre sosyal demokrat veya muhafazakâr olabilmektedir. Yani şartlar neyi gerektiriyorsa anında o şekle bürünebilmektedir. Duruma göre namaz kılan kişi, duruma göre viski de içebilmektedir. Bu çok yüzlü kişilikleri sayesinde her kesime sızmayı ve orada yıllar yılı kendilerini gizlemeyi başarabilmişlerdir.
Manidar bulduğum ve yadırgadığım şey, 17-25 Aralık 2013 tarihinde gerçek yüzünü gösterene kadar bu örgütün karşısında olan kesimlerin, o tarihten sonra bu örgütün yanında yer alması ve onları koruyup kollamaya başlamasıdır.
Bu örgütle ilgili benim tespitim: Sağ veya sol ayrımı yapmaksızın tüm iktidarlar, kırk yılı aşkın bir süre bu örgütü kanaatimce çokta farkında olmadan büyüttüler. Tıpkı toprağa atılmış bir tohumun önce çimlenip kök salması sonra da gövde ve yapraklarının yeşerip ürün vermesi için yıllar yılı sulanması gibi. Uzun yıllar çeşitli iktidarlarca sulanan ve küresel güçlerce korunup kollanan o tarlanın hasat mevsiminin AK parti iktidarına denk geldiği şeklindedir.
Bu hain terör örgütü bu ülkeyi Suriye benzeri bir iç savaşa sürüklemek ve belini kırarak felç etmek istedi ama bunu başaramadılar. Bu olay birilerinin ifade ettiği gibi sadece Erdoğan’a veya AK parti iktidarına karşı yapılmış bir kalkışma değildir. Bu olay uluslararası bir terör örgütü kullanılarak insanımızın birbirine düşürülerek çatıştırılması ve en sonunda da ülkenin işgal edilmesi ve parçalanması için düşmanlarımızca planlanmıştır.
Çok şükür ki Allah’ın yardımı, istiklal ve istikbalinden hiçbir şekilde taviz vermeyerek sokakları, caddeleri, meydanları dolduran milletimizin desteği ve Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği ile bu belayı def etmeyi başardık. Türk milleti tarihte defalarca olduğu gibi bir kez daha “MİLLET EĞİLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ” diye tüm dünyaya haykırdı. Terör örgütlerine ve onların arkasındaki güçlere ardı ardına sınır ötesi operasyonlar yaparak ayağına vurulan prangaları kırıp attı.
15 Temmuz’un üzerinden dört yıl geçmesine, ortada 251 Şehit ve 2194 Gazi olmasına rağmen hala bu olaya kontrollü darbe veya tiyatro demek artık gaflet veya delalet değil hıyanettir.
Selam sevgi ve dua ile…
- DÖVİZ KURLARINDA YAŞANAN HAREK... Unutmamalıyız ki faiz sebep, enflasyon ise onun kaçınılmaz sonu... Eklenme: 23 Kasım 2021
- YEDİKLERİMİZ DEĞİL VERDİKLERİM... Kurban, ne et ne de kandır; iman ve tevhit, ibadet ve şükür, ta... Eklenme: 28 Temmuz 2021
- İÇİMİZDEKİ ÇOCUK Hevâsına uyan Zeliha, kraliçe iken bir anda esir hale gelmiş; h... Eklenme: 30 Nisan 2021
- NE OLDUYSA O KARARDAN SONRA OL... Savunma sanayinin milli olması önemlidir ama bundan çok daha ön... Eklenme: 15 Aralık 2020
- TANK PALETİ FABRİKASI GERÇEĞİ KOÇ’un yarı fiyatı bir teklifle BMC’nin ihaleyi kazanmasından s... Eklenme: 03 Aralık 2020
- AYASOFYA Eskiler hep derlerdi ki, “Ayasofya ancak kendisini koruyacak ve... Eklenme: 24 Temmuz 2020
- ELVEDA ŞEHRİ RAMAZAN ELVEDA Peygamberimiz ’in, "Reyyan kapısından cennete girme" müjdesine ... Eklenme: 19 Mayıs 2020
- DİYANET HAK'KIN SÖZCÜSÜDÜR... Müslümanlar olarak tüm kalbimizle inanıyoruz ki, İslam neyi har... Eklenme: 29 Nisan 2020