SÛ UYUR ABD UYUMAZ
........
ABD savaş politikalarında her zaman 4 aşamalı plan ve programlar çizerek kısa orta ve uzun vadeli değerlendirmeler eşliğinde konuyu her anlamda ham halden kurtarıp kıymetlendirilmiş bir şekilde ele alır.
1. politika uygulanırken muhatap olduğu ülke, bölge veyahut grup mücadele verebilmek için karşı hamle yapma aşamasındayken aslında ABD için 2. hamle belli bir seviyeye getirilmeye başlanmıştır.
Dolayısıyla birinci hamle her zaman iyimserlik, politika, siyaset, yardımlaşma, dayanışma ve stratejik ortaklık gibi görünen sanal ve gerçekten uzak bakış açıları ile yol alırken aslında 2. hamle belirli bir bütün oluşumunu parçalamak ve bölmek üzere hummalı bir şekilde harekete geçmiş ve ilerleme sağlamıştır.
3. hamlelerinin oluşumlarını düzenli bir şekilde işlerken, düzenli bir plan içerisinde ilerlerken yıkıcı ve yok edici olan 4. Hamlenin alt zeminini hazırlamak üzere girişimden asla geri kalmazlar.
4 hamle ise yok ediş teorisidir.
Bizler ise alanında uzman bilgi birikim ve deneyim sahibi olan devlet kökenli bürokratlar kullanmak yerine sahayı tanımayan teori üretemeyen kişilerden oluşursa düşman 4. aşamaya gelmesine rağmen biz hala 1. aşamanın tanısını yapmak üzere gayret sarf ediyoruz olacağız.
Akıl akıldan üstündür.
Hangi Akıl akıldan üstündür?
Düşünen, sorgulayan, araştıran, istişare eden akıl, düşünmeyen akletmeyen, sormayan, istişare etmeyen, dayatmaları doğrultusunda hareket eden akıllardan üstündür.
21. yüzyılı tanımak ve aynı şekilde denge politikalarını analiz edebilmek için devlet refleksinin fabrika ayarlarına dönmesi gerekmektedir.
Kabilecilik, akrabacılık, lobicilik gibi faaliyetler birer sivil toplum unsuru olarak işlevsellik göstermeli ve orada kalmalıdır.
Asla ve asla devlet kadrolarına bu virüs intikal etmemelidir. Aksi takdirde kenetlenen, bütünleşen birlik ve beraberliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın ana temasını oluşturan milli güvenliğimiz tehlikeye girebilir.
Devlet refleksi içerisinde oluşan devlet kadrolarının mutlak suretle kimlik ve liyakat ekseninde bütünlük sağlaması gerekmektedir.
Aksi takdirde tüketen toplumların üretmekten yoksun kaldığı ve dışa muhtaç olduğu günümüzde 3. dünya ülkelerinin yaşadığı sömürge politikalarıyla muhatap olmak zorunda kalabiliriz.
Bunun olmaması için tüketen değil üreten bir toplum olabilmek için genç nüfusun atik, dinamik ve milli bir doktrin öncülüğünde bilgi ve birikim sahibi olarak deney ve gözlem içerisinde gelişmelerine olanak tanımak gerekmektedir.
Dünya değişiyor, değişen dünya içerisinde küresel dengeler de değişiyor. Ulus değerleri her zamankinden daha fazla önem arz ediyor.
Dostlarımız azalıyor, düşmanlarımız çoğalıyor.
Düşmanlar bir bütünlük sağlarken dostlar birbirini kırma arayışına giriyor.
Birliktelikler diplomatik gülümsemekten ibaret olmamalıdır.
Kenetlenip tek vücut halinde geleceğe yön verecek kapsamlı bir plan ve program içerisinde çağın zorluklarına boyun eğmeden ve çağın zorluklarına diz çökertecek bir şekilde milli bir refleks içerisinde Stratejik planlamalarımız hazır hale getirilmelidir.
Bugün gördüğümüz üzere Ortadoğu'da ülkelerin talan edildiği, kaynakların harap olduğu, insanların mağdur, eşlerin kocasız, kocaların eşsiz, çocukların yetim ve öksüz veyahut da sakat bırakıldığı, yaşayan kesimin ise psikolojik bunalımdan ve depresyon içerisine gömülmekten kendisini alı koyamadığı görülmektedir.
Bugün baktığınızda daha bir kaç seneye kadar İslam'a leke sürecek şekilde örgütlenen DAEŞ'in hastalıklı bir rehabilitasyon aşamasından sonra beyinleri yıkanıp şuurları zehirlenip, akıldan yoksun bıraktıktan sonra zihinlerine sadece intikam duygusu yükleyip sahaya sürülerek yine Müslüman toplumlarına yönelik katliamların yaptırıldığı bilinmektedir.
Düşman kadar acımasız olmamak gerekirken, düşmandan daha akıllı, düşmandan daha kararlı, düşmanını daha azimli, gelecek vaat eden bir vizyon içerisinde Barış’ı inşa edecek, bütünlüğü sağlayacak güçlü bir konsepte muhtaç durumdayız.
Bu kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcutken dostum, arkadaşım diyerek hitap etmek ile birlikte başkalarından yardım beklemek acizliktir.
Tarihin hiç bir döneminde namerde boyun bükmeyen Türk milleti hiç bir hileli dostluğa ve küresel esarete boyun eğmemiştir ve eğmeyecektir. (Bu böyle biline…)
Tarihin tekerrür ederek intikal eden onure nişanesi (ilahi adalet) Türk milletinin diz çökmeyeceğinin bir işaretidir.
Serdar Bozdoğan
Stratejist
- MAVİNİN İÇİNDE SİYAHI GÖRMEK ............. Eklenme: 24 Şubat 2020
- DÜŞÜN VE BAŞAR ................. Eklenme: 31 Ocak 2020
- CUMHUR CUMHURBAŞKANINDAN NE İS... ................ Eklenme: 28 Haziran 2019
- EY AMERİKA ................ Eklenme: 12 Haziran 2019
- SÖZ KONUSU VATANSA LÜTFEN AYKI... ................ Eklenme: 28 Mayıs 2019
- VAKİT SEHER VAKTİ ............... Eklenme: 19 Mayıs 2019
- İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE B... Ufkun ötesinde ferah istiyorsak felah adımlarla emin bir şekild... Eklenme: 09 Mayıs 2019
- NE YAPMALI NE YAPMAMALI ................. Eklenme: 09 Nisan 2019