ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDROMUNDAN KURTULMAK LAZIM

Bu günlerde ağzında dili olduğunun farkına varanlar kursağındaki zehri kusmak istiyor.

Hâlbuki o kadar hassas bir süreçten geçiyoruz ki ya farkında değiliz ya da ideolojik zehirlenme ile zihinler abluka altına alınmış gibi verilen elektromanyetik dalga ile jimnastik yaparcasına ters köşeden tavır alıyoruz...

Birde cinas yapmaktan alıkoymuyoruz kendimizi. Başta anlattığımız ile ortadaki bir uyum içinde olmazken sonda da ne söylendiğini inanın söyleyen de bilmiyor...

İlimin, bilimin varacağı son mertebe irfan erdemidir. Ayrıştırmadan, uzaklaştırmadan, bütünleştirmek için gayret sarf etmek en temel vazifemizdir. Şucu, bucu diye sınıflama yapmakta afaki bir davranıştır.

Bu gibi tavırlar bizlere, ülkemize ve milletimize bir fayda sağlamaz. Aksine yerinde sayıklamak şöyle dursun geriye gitmemize neden olacaktır.

19. Yüzyılın sonunda yapılan hatalar 20. Yüz yılın başına tesir edip asrın çatışma ve gerileme sürecinde gitmesine vesile olduğu bilinmektedir.

Bu hakikati gördükten sonra aklıselim bir kişinin aynı hataları yapması hiç doğru bir tavır değildir. Çünkü 20. Asır bitti ve 21. Asır şekil almaktadır.

Lütfen içinizdeki zehri içinize kusun ama kamuoyunu meşgul etmeyin.

Sayın Ali Karahasanoğlu’nun bir yazısını okuyunca onun adına çok üzüldüm.

Velhasıl zatı seven bir okur-yazar olarak şimdi bir sitem değil de okkalı bir dost nasihati mahiyetine görüşümü dile getirmek istiyorum.

Sayın Ali Karahasanoğlu; İmam hatip liseleri kimsenin arka bahçesi değildir. Kimsenin üstünden siyaset yapacağı bir mecra unsuru da değildir. Kimsenin kendi ideolojik düşüncesini aşılayacağı bir alan da değildir. İmam hatip liseleri önem arz eden bir eğitim kurumudur. Bunun şuuruna erişip ayrışmadan bir bütün halinde kaynaşmaya odaklanmak temel esas olmalıdır. Ancak ve ancak bu ilke prensipleri içerisinde ilerlersek doğru sonuca ulaşabiliriz.

Bir makalenizde emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için eleştirel bir görüş beyan etmişsiniz. Sahip olduğunuz görüş ve ideolojiye binaen karşılık vermişsiniz. Dilinize sağlık diyelim…

Ama hemen ardından konu ile hiç alakası olmayan ısmarlama bir şekilde hedef alarak emekli bir general üzerinden karalama kampanyası yaparak birde üstelik kanun namına aranan ve akıbeti bilinmeyen birisini sanki övercesine konuyu farklı noktalara çekmek istemişsiniz.

Her insan gibi sizin de hata yapabilme süreciniz var. Ben bu kusuru yoğunluğunuza veya yanlış yönlendirildiğinizi düşünerek şimdilik görmezden geliyorum.

Yazar olmanız bir sorumluluğun icrası ile mükellef olmanızı zorunlu tutar. Kamuoyunu doğru aydınlatmak ve çatışmaya sevk etmemek aslı vazifenizdir.

Sayın emekli korgeneral İsmail Hakkı Pekin hakkındaki yorumlarınız gerçekten çok yersiz ve tutarsız.

Kaleme aldığınız konu ile hiç bir alakası da yok. İmam hatiplerin öneminden girip Mahmut Yıldırım’dan çıkmak ve 30 yıllık siyasi sarsıntıları da bir emekli paşaya yansıtmak Yeşilçam klasikleri filimler de bile olmamıştır.

Yıllardır görevini başarılı bir şekilde ifa eden bir kişiyi sırf sizinle aynı düşünce ve görüşte olmadığını düşündüğünüz için karalama hakkını size kim veriyor?

Emekli paşanın yapığı yorum Habertürk tv.'de yayınlanan bir programda dile getirmişken bunu cumhuriyet gazetesinde okumanız sizin hatanız değil mi?

Bu paşanın görev yaptığı Genelkurmay İstihbarat Başkanlığını işkâl etmiş gibi ifa etmeniz ne kadar âdil?

Her derde deva gibi telaffuz etmeye kalkarken imam hatip liselerini ters köşe gündeme getirmeniz ne kadar doğru?

Lütfen içinizdeki ideolojik zehirleri iman ve ihlas şuuru ile temizleyin artık. Bu gibi hadiseler ile gündemi germeyin.

Siz sordunuz mu hiç imam hatipliler ne istiyor?

Siz sordunuz mu hiç imam hatipliler ne düşünüyor?

Siz araştırdınız mı imam hatiplerin standarttı şuan hangi aşamadadır, ihtiyaçları nedir?

Lütfen buyurun gelin, ben sizlere bu hususta gerekli istatistikleri vereyim.

Öte yandan bir hususa daha dikkat etmek istiyorum. Makam ya da mevki kişiyi sarhoş etmemelidir. Devlet yönetimi devlet ahlakı içerisinde icra olur ve asla bu ilkeler zedelenmemelidir.

Bugün Yalçın Topçu’nun dün muhalif kimlik içindeyken söylediklerini unutup işsiz kaldığında tükürdüğünü yalayarak makam için el pençe durduğu günümüzde haddi ve hakkı olmadan NATO’ dan çıkalım diyerek röportaj vererek bizleri iş yoğunluğu stresi içindeyken güldürdüğü günümüzde…

Bugün İlnur Çevik’in FETÖ uşaklığını yapan ve devlete başkaldıran şuursuz ve satılık olan Nazlı ılıcak ve Altan kardeşler için ‘verilen ceza içimi burktu’ diyerek zihinleri bulandırdığı günümüzde…

Bugün Yiğit Bulut’un ekonomi üzerine verdiği bütün yorumların ve istatistiklerin ters köşe olduğuna üzülerek ve hayal kırıklığına yenik düşerek şahit olduğumuz günümüzde sesinizi çıkarmamışken birde sizin imam hatipleri yanlış izah etmenize gönlümüz razı değil.

Devlet yönetimi, bir ideolojik olgu ile değil, liyakat ve gayret eksenli bir sistemsel mekanizma ile işlevsellik sağlar.

Devlet yönetimi, okuyarak, araştırarak, değerlendirerek her alanda bir istatistik inşa ederek konuyu hassas bir şekilde sonuca ulaştırmak ile olur.

Devlet yönetimi, devlet ahlaki ile şekil alır ve süreç içinde devamlılığı asırlara dayanarak köklü bir şekilde ilerler.

Hele de 15 Temmuz gibi insanları Allah ile kandıranların kalkıştığı ihanetin ıslah edilerek FETÖ örgütünün kırk yıldır sürdüğü hüküm milletin azmi ve devletin gayreti ile püskürtülmüşken milletin refleksleri ile oynanmamalıdır.

Üstelik bu örgüt ile azim ve gayret içerisinde mücadele eden, bunların bedelini de FETÖ’nün kurduğu tuzak ile şerefli bir generalken vatan haini şerefsizler tarafından cezaevine atılan  emekli korgeneral İsmail Hakkı Pekin’e sarf ettiğiniz yorumlarınız gerçekten çok yersiz ve anlamsızdır.

Sizin yufka yürekli ve insancıl tarafınızı bildiğim için ve de yanlış yönlendirildiğinizi düşünerek tavsiyem sayın emekli General İsmail Hakkı Pekin paşa ile tanışıp mülahaza ile aklınızdaki sorulara cevap alacak keyifli bir muhabbete talip olmanız olacaktır.

Bir imam hatipli olarak helallik istemek te öncellikli talebiniz olmalıdır, zira kul hakkı haramdır.

Ve yine bir imam hatipli olarak sizlerden daha reel ve dünya konjonktürünü ele alan ve kamuoyunu aydınlatan güzel konulu yazılar kaleme almanızı ümit ederim.

Araştırmacı Yazar

Serdar Bozdoğan