TARİH YENİDEN BİZİ ÇAĞIRIYOR
UYAN VE KENDİNE GEL
Bilginin olmadığı yerde birlik, bilgenin olmadığı yerde dirlik olmaz. Bilge olmadan da bilgi olmaz. Bilgi olmazsa teori üretemezsin. Teori üretemezsen stratejiyi ithal etmek zorunda kalırsın.
Ülkemizdeki sorun tamamen bundan ibaret. Ehil olmayan baş ve baş olma liyakatine sahip olmayan taş anca kafa yorar, sorun çıkarsa da kim yaptı diye sorar.
Teknolojinin hızla hayatımızı ele geçirdiği günümüzde akıllı telefonların, bilgisayarların, tabletlerin vb. ürünlerin yaşamın bir parçası olduğunda samimiyetin günden güne ne kadar zedelendiği bariz ortada. Maalesef bu hengâmeden ülkemiz, milletimiz ve devletimiz de çok ciddi bir şekilde etkilenmektedir.
Hâlbuki tarih tekerrürden ibarettir diye ibret alınası büyük bir söz varken bu büyük mirası yok saymak ne kadar da acı bir gerçek.
Bugün yetersizlik, tutarsızlık, aymazlık, bağnazlık, tek görüş zihniyeti toplum ve milletin düşünce kodlarına o kadar sirayet ediyor ki çatışmanın kıvılcımları kendiliğinden hareketleniyor.
Sistem döngüsüne sahip olmak için yukarıda belirttiğimiz olumsuzluklardan uzak durmalıyız. Gücün, paranın ve makamın cilvesine kapılıp bizlik şuurunu yok sayarak ben demeye başladıklarında elbet bir de sen diyen çıkarak tek kutupluk içerisinde kaosa doğru hızla sürüklenmeyi sağlayanlar olacaktır.
Her asrın sonunda bir denge değişimi yaşanırken boy gösteren bu dalkavuklar sanatını icra ettikten sonra köşesine çekilirken geriye sadece bir enkaz kalır.
Bu olumsuz hadiseden etkilenmemek için adım atılmalı.
Bu adımın adı liyakat hazinesidir. Bilindiği üzere bu hazine gömülü ya da saklı değildir. Dış güçler falan da alıp götürmedi. Gözümüzün önünde ama göremeyecek kadar kör olduğumuz için sığ bir köşededir.
Ülke olarak bir secimden çıktık. Sistemsel bir değişim yaşadık. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçtik. Amaç ve gaye dış güçler ile mücadele etmek, statükoyu bitirmek, bürokratik oligarşiye son vermek ve şeytani üst akıl ile savaşmaktı. Ey diye haykırırken hey gidi günler hey dememek için aklıselim hareket etmek lazım.
İki yumurtayı kırıp omlet yapacak el becerisine sahip olmak için zihinsel gücün farkında olmayan dalkavuklara makam teslim ederek egemenliğin zarar görmesini engellemek adına liyakat ekseni içerisinde devletin bekası ülkenin selameti ve milletin refahı temel ilke olarak ele alınmalı. Bu ilke ekseninde kurumsallaşmalıdır.
Tek tip düşünce tarzı önce tembelliği sonra körlüğü ve sonra başarısızlığı tetikler. Bununla da yetinmez seni düşman olduğun, gayret sarf ettiğin rakibine muhtaç eder ve kurtuluş için ondan akıl aldırıp medet umdurur. Sana da bu hikâyeye güzel bir kılıf uydurmak kalır.
Tezin anti tezi yoksa sentez de olmaz. Sentez olmadan hipoteze asla ulaşılmaz.
Görüş ve düşünce çatışması güdülmeksizin bir an önce iyimserlikten samimiyete level atlayarak liyakat ile buluşmamız lazım.
Türkiye cumhuriyetinin 21. Yüz yıl da sınavı liyakattir. Bu sınavı geçmek için liyakat ilkesine sahip olmak ve bu minvalde kabile şuurundan sıyrılıp kurumsal bir yapıya sahip olmak gerekmektedir.
Binlerce yıllık tarihi olan bir medeniyetin devamı olan bir millet olarak henüz bir kaç yüz yıllık devletlerden akıl almaya muhtaç olacak duruma geldiysek şanlı ceddimizin ruhu ve aziz mirasları yüzünüze tükürecek haberiniz olsun.
Devleti bir şirket gibi düşünen sadece kar amacı güder ve kâr olduğu sürece kalabalık bol olur. Devleti bir ocak gibi düşünen yanan ateşin sönmemesi için her türlü fedakârlığı sarf eder ve ata mirası ile varlığının devamlılığını sürdürür.
Bugün siyasi mecralara şirin görünmek bir kurtuluş neşesi değil sadece terfi etme arzusu güden küçük insanların arzlarını yerine getirme çabasıdır. Görev icabı adı sanı bilinmemesi gerekenlerin bugün belediye ve sivil toplum kuruluşlarında kol kanat gezip birde poz vererek sosyal medyada yer almaları çok büyük bir kabahat ve tembelliğin acı gerçeğidir.
Ama unutulmaması gerekilen bir gerçek varsa dünya dönüşüm içerisinde yenilenirken bizler gazoza sıkılmış gaz ile önce şişip sonra gürlerken fotoğrafa geniş kareden bakanların gülmesine sebep olmamalıyız.
Bir kaç kişinin aklına tabi olmuşçasına hareket etmek hüsranın hızına kuvvet katar. Kimse kutsal değildir ve kimse kendisini ulvi olarak görmesin.
Artık akledip düşünerek sonuca odaklanmalıyız. Dramadan, arabeskten dem vurup geçmişte kaybolmak yerine ufkun ötesindeki geleceğe odaklanmalıyız.
Uyanın…
Ayılın…
Tarih bizi çağırırken bu çığlıklara kulak tıkamak aklıselim iş değildir.
Araştırmacı Yazar
Serdar Bozdoğan
- MAVİNİN İÇİNDE SİYAHI GÖRMEK ............. Eklenme: 24 Şubat 2020
- DÜŞÜN VE BAŞAR ................. Eklenme: 31 Ocak 2020
- CUMHUR CUMHURBAŞKANINDAN NE İS... ................ Eklenme: 28 Haziran 2019
- EY AMERİKA ................ Eklenme: 12 Haziran 2019
- SÖZ KONUSU VATANSA LÜTFEN AYKI... ................ Eklenme: 28 Mayıs 2019
- VAKİT SEHER VAKTİ ............... Eklenme: 19 Mayıs 2019
- İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE B... Ufkun ötesinde ferah istiyorsak felah adımlarla emin bir şekild... Eklenme: 09 Mayıs 2019
- NE YAPMALI NE YAPMAMALI ................. Eklenme: 09 Nisan 2019