GERİYE DÖNÜP BAKTIĞIMIZDA 15 TEMMUZ
15 Temmuz’da ortaya çıkan kahramanlığı unutturmamak ve oluşan birlik ruhunu kurumsallaştırmak için daha fazla rapor, kitap, belgesel, film, çizgi film ve araştırma yapmak şarttır ve görevdir.
Belli bir yaşın üzerindeki Türk insanı için ordunun darbe yapıp yönetime el koyması bilinmedik bir durum değildi. 1960 yılında Cumhuriyet döneminin ilk darbesi yapılarak bu yol açılmış oldu. Daha sonrasında ise, neredeyse her on yılda bir aynı durum tekrarlanır oldu. Her darbe, bir sonraki darbenin tohumlarını ekti. Başımızın bela edilen PKK ve FETÖ terör örgütlerinin mevzi kazanmaya başlaması 1980 darbesi sonrasında olmuştur. Millet iradesini yok sayan bu anlayış karşısında gerek siyaset tarafında ve gerekse halk tarafında 15 Temmuz’a kadar çokta bir şey yapılamamış durum, birazda çaresizlikten kabullenilmişti.
15 Temmuz’a gelindiğinde hem siyaset cephesinde milletiyle özdeşleşmiş, “halkın gücünün üstünde beşeri bir güç tanımam” diyebilen ve dayatmalara karşı dik duran bir lider vardı, hem de o liderin bir çağrısıyla dakikalar içinde “ölümüne” sokaklara, meydanlara dökülebilen darbe karşıtı bir halk vardı. Türk insanını ölümle korkutmak filan mümkün değildi, çünkü onlar ölümü korkutmuş bir ecdadın torunlarıydılar. Bir anda dedelerinin, ninelerinin şanlı mazisini hatırladılar ve aynı ruhla onların yolundan yürüyerek vatanlarını savunmak için meydanlara akın ettiler.
Elinde bayrak, göğsünde iman dışında bir şeyi olmayan millet, bu güçlü liderlik etrafında kenetlenerek uçakları ve tankları durdurdu. Dünya tarihinde eşine az rastlanır bir mücadele ile milletimiz, 15 Temmuz darbeci hainlerine ve ordu içindeki sık sık hortlatılan darbeci damara unutulmayacak bir ders verdi. İşte bundan dolayı milletin büyük bir kahramanlık göstererek kalkışmayı durdurduğu o gün “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak resmi anma günlerimizden biri oldu.
-Milletimizin kararlı duruşunun ülkemizi, Suriye benzeri bir işgalden kurtardığı gibi bir iç savaş tehlikesini de bertaraf ettiğini hatırlıyoruz. Darbeci hainlerin bu niyetini irfan sahibi milletimiz canını ortaya koyarak 250 şehit ve 2196 gazi vererek engellemiş oldu. Millet, canını verdi ama vatanını o hainlere teslim etmedi.
-Erdoğan’ın bir lider olarak halk üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve en zor durumda bile milletin iradesine sahip çıkma konusunda ne kadar tavizsiz olduğunu hatırlıyoruz.
-Erdoğan’ın bir lider olarak çok sevildiği, taraflı tarafsız herkesin malumudur ama o gece yaptığı bir çağrıyla milyonların ölümü bile göze alarak sokaklara çıktığını, onun milletle kurduğu gönül bağının ne kadar kuvvetli olduğunu hatırlıyoruz.
-15 Temmuz sonrası oluşan duyarlılıkla, devlet kurumlarından hainlerin önemli ölçüde temizlediğini ve bu temizliğin hala devam ettiğini hatırlıyoruz.
-15 Temmuz benzeri kalkışma ve ihanet teşebbüslerini tamamen önlemek için “önce ülkem, sonra partim” diyen siyasi hareketlerin ülkenin bekası için bir araya geldiğini hatırlıyoruz.
-Ülkeye zaman kaybettiren, zayıf koalisyon hükumetleri ve siyasi çekişmeler nedeniyle darbelere adeta davetiye çıkaran parlamenter sistem yerine, sadece halkın iradesini önceleyen güçlü ve istikrarlı bir model olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğini hatırlıyoruz.
-Tarihte eşi benzeri görülmemiş 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşanan Çanakkale’den yüzyıl sonra yeniden yakaladığımız “BİRLİK RUHUNU” canlı tutabilmek ve gelecek nesillere aktarabilmek için kalıcı bir şeylerin henüz yapılamadığını da hatırlıyoruz. Şehitlerimizin aziz hatırasını canlı tutabilmek için anıtlar yapıldı, sokakların, caddelerin, meydanların, okulların, hastanelerin, köprülerin adları değiştirildi ama bunlar yeterli değildir.
Yıkım ve kalkışma amaçlı bir organizasyon olan ve marjinal kalan “GEZİ”de, gezicilerin sokakları yakıp yıkmalarına ve mağazaları talan etmelerine, kamu mallarına zarar vermelerine rağmen o kesim; oradan sayısız belgeseller, araştırmalar, raporlar yayımlayarak gezinin sosyolojisi ve psikolojisini ortaya koymaya çalıştılar.
Tarihe geçecek önemli bir mücadelenin parçası olan ve 81 ilde tam 27 gün süren “demokrasi nöbetleri” ve "Milletin Zaferi" ile sonuçlanan "15 Temmuz Destanı" konusunda çok daha fazla çalışma yapılmalıdır. Sendikalar, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, araştırmacılar, düşünce kuruluşları ve devletin tüm kurumları bu konuda detaylı çalışmalar yapmalıdır. Bu işin arka planı, ihanetin boyutu ve arkasındaki güçler ortaya çıkarılmalıdır. 15 Temmuz’da ortaya çıkan kahramanlığı unutturmamak ve oluşan birlik ruhunu kurumsallaştırmak için daha fazla rapor, kitap, belgesel, film, çizgi film ve araştırma yapmak şarttır ve görevdir.
Aziz milletimiz 15 Temmuz gecesi Çanakkale ruhunun ölmediğini, vatan söz konusu olduğunda bu milletin her bir ferdinin tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi tereddüt etmeden canını ortaya koyabileceğini bütün dünyaya gösterdi. Bizden sonraki nesillerin de bu birlik ruhunu kaybetmemesi için 15 Temmuz'u unutmadık, unutturmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!!!
Selam, sevgi ve dua ile…
- DÖVİZ KURLARINDA YAŞANAN HAREK... Unutmamalıyız ki faiz sebep, enflasyon ise onun kaçınılmaz sonu... Eklenme: 23 Kasım 2021
- YEDİKLERİMİZ DEĞİL VERDİKLERİM... Kurban, ne et ne de kandır; iman ve tevhit, ibadet ve şükür, ta... Eklenme: 28 Temmuz 2021
- İÇİMİZDEKİ ÇOCUK Hevâsına uyan Zeliha, kraliçe iken bir anda esir hale gelmiş; h... Eklenme: 30 Nisan 2021
- NE OLDUYSA O KARARDAN SONRA OL... Savunma sanayinin milli olması önemlidir ama bundan çok daha ön... Eklenme: 15 Aralık 2020
- TANK PALETİ FABRİKASI GERÇEĞİ KOÇ’un yarı fiyatı bir teklifle BMC’nin ihaleyi kazanmasından s... Eklenme: 03 Aralık 2020
- AYASOFYA Eskiler hep derlerdi ki, “Ayasofya ancak kendisini koruyacak ve... Eklenme: 24 Temmuz 2020
- MİLLET EĞİLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ 15 Temmuz’un üzerinden dört yıl geçmesine, ortada 251 Şehit ve ... Eklenme: 15 Temmuz 2020
- ELVEDA ŞEHRİ RAMAZAN ELVEDA Peygamberimiz ’in, "Reyyan kapısından cennete girme" müjdesine ... Eklenme: 19 Mayıs 2020